İnsanoğlu olarak biz en iyi neyi yönettik?
Şirketleri...
Şirket aslında bir süreç. Yani iki kişinin faaliyet gösterdiği her alanda bir süreç olmalıdır. O zaman aile de bir süreç gerektirir. Tek başına iken yapmakta bağımsız olduğumuz her konuda ikinci kişinin varlığında bağımlılığımız başlar. Buna da süreç deriz, usül deriz.
Usulünce, usul usul, usülden, usulüne uygun olarak, usulsüzlük deyişlerimiz ortak dilimiz. Bu dilin deyişlerini kendi yaptıklarımızda ne kadar uyguluyoruz! Kendi yaptıklarımın usule uygunluğu ne kadardır, ben biliyor muyum, önemsiyor muyum, saygılı mıyım usulüne, uyarılar alıyor muyum?
İşte buna benzer soruların cevapları, kişiden kişiye değişiyor. Kişiye göre olunca da cevaplar, işlerin yürüyüşü de kişiye bağımlı oluyor, sonuçlar da kişiye bağlı kalıyor.
Süreç sekteye uğruyor, maalesef!
Topluluk halinde yapılan işlerde usul veya süreç önem kazandıkça, uygulama kuvvetine kavuştukça topluluğun sonuçlardan elde ettiği ve duyduğu memnuniyet artıyor. Yapılacaklar belliyken yapılmayacaklar da biliniyor.
Bu memnuniyetin adına da gelişmişlik deniyor.
Konuyu indirelim otobüs sürücüsüne. Şehiriçi taşımalarda kullanılan yolcu otobüslerinin kazalarını her gün duyuyoruz. Durumu genellikle “sürücü hatası”na, ondan da “araç hatası”na bağlıyoruz. Sürücünün bilmeksizin sürdüğü aracın hata yapmasının da olağan olduğunu kendimize de söylemiyoruz, başkası da hatırlatmıyor. Sonuçta her gün kaza, hasar, kayıp yaşayıp gidiyoruz. Konu ettiğimiz otobüslerin yüzde 70'i dünyanın kullandığı ortak parçalar. Otobüslerin maliyetini oluşturan benzer veya aynı olan parçaların oranı yüzde 80.
Freni boşalmaz, gazı takılmaz, havası kaçmaz, vitesi atmaz, dumanı kokmaz çağdaş ürünler. Bu güncel ürünler bizden şikayetçi, bizden. Hakları geçiyor, yani. Sürücüsü de otobüs gibi güncel, çağdaş olsa, sürücüyü süren işletmeciler de güncel, çağdaş olsa bu otobüslerden duyduğumuz memnuniyet artacak.
Şehirlerarası otobüslerin de duası aynı.
Yani; toplu taşımacılığımızın karayolu kesiminde gelişmişlik sorunumuz var. 2 yıl kadar önce gündeme giren TürkiyeKart bize toplu taşımacılığımız hakkında röntgen verecek. Şehiriçindeki toplu taşımacılığın bütünleştirilmesi israfı kesecek, hizmeti arttıracak.
Yerel seçim vaatleri içinde, adayların toplu taşımaya verdikleri önemden, bunun halk nezdinde bir büyük beklenti olduğu da anlaşıldı.
İstanbul'u boydan boya sadece 105 dakikada geçen Halkalı-Gebze şehir treni toplu taşımaya verim ve tasarruf getiriyor. Demiryolu taşımacılığımızda çağdaş örneklerimiz artıyor.
* * *
Başlıktaki fikri, insanlığa genellesek sanki doğruluk payı yükselecek. İnsanlığı memnuniyetli veya hakkaniyetli yönetmediğimiz besbelli. Bugünkü Uruguay Devlet Başkanı Mujica, 10 yıllık hücre hapsinden bir ders aldığını söylüyor, dünyaya: “İnsanlığı; mutluluğunu aklında bulan, yalın yaşayan, üretken olan, uzlaşan insanlar kurtaracak.”
Her satın aldığımız şeye aslında hayatımızdan bir parçayı veriyor, özlemleri ihtiyaç sanıyoruz. Oysa uzlaşmak, insanlığın daha çok yapması gereken davranış...
* * *
Bir karşılaştırma ile biraz moral bulalım:
İhracatımız yüzde 0,5 arttı. Mart ayının ihracatı rekor kırdı. Artan ihracatın yanında ithalatımız azaldı, yüzde 17. İlk çeyrek ihracatımız da tarihi rekorda… İhracatımız ithalatımızın yüzde 90'ını karşıladı. ■İstanbul Ticaret Odası’nda 23 nolu Meslek Komitesi toplantısını 5 Nisan Cuma günü gerçekleştirdik. Bu toplantıda host, hostes ve muavin eğitimlerine yönelik talebimiz gündeme alındı. Bu konuda meslek komitesinin desteği alındı. Özellikle Karayolu Taşıma Kanunu çıktıktan sonraki süreçte sektörümüzün hizmet kalitesi ve birikimi dünyanın birçok gelişmiş ülkesinden de çok daha ileri bir noktada. Sektörümüzde ara elamanların (banko personeli, host, hostes, muavin) eğitimini sağlamak bizim öncelikli hedeflerimiz arasında. Sektörde genellikle bu ara elamanlar firma veya otobüs sahibinin akrabası olması anlayışından çıkmalı. Belli bir kurumsal kimliğin ara elaman noktasında oluşturulması gerekiyor. Geldiğimiz noktada yolcu ile kurulan iletişim köprüsünde kaliteli hizmetin en ana unsurlarından biri de ara elamanların eğitimi konusu.
Mesleki yeterlilik sınıflandırılması
Mesleki yeterlilikle ilgili iki üç sınıflandırma var. Bunlardan birisi SRC belgesi. Ehliyetin yanı sıra istenen SRC belgesi için de kurs görmeleri gerekiyor. Bizim Yönetmelikteki mesleki yeterlilik sınıflandırılmasına yönelik bir değişiklik talebimiz bulunuyor. Orta Düzey Yönetici (ODY) ve Üst Düzey Yönetici (ÜDY) belgeleri var. Biz banko elamanlarının eğitimler alarak ODY belgesi alması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun bir zorunluluk olması gerektiğine inanıyoruz.
Hostes ve muavin belgesi
Hostes ve muavin için Servis Elemanı Belgesi (SEB) gibi bir sınıflandırma olmasını ve eğitimler verilmesini talep ediyoruz. Sektör olarak çıtayı daha yukarı taşımak istiyoruz. Mevcut personele birkaç saatlik eğitimle bu belge verilebilir. Ancak yeni istihdam noktasında bizim hesaplamalarımıza göre 56 saatlik bir eğitimle belge verilebilir. Bu eğitimleri verebilecek 7-8 kurum arasında TOFED de yer alıyor.
Bunun altyapısını oluşturup yazılı hale getirerek Bakanlığa sunmak ve yönetmeliğin mesleki yeterlilik kısmına ekletilmesini talep etmek istiyoruz. Biz, bu eğitimlerin müfredatını da hazırladık. Servis elamanlarının İŞKUR’da tanımlamaları yoktu, bunun da tanımlamasını yaptık. Bunun ilk adımı olarak İTO’da 23 Nolu Meslek Komitesi’nde bir tavsiye kararı aldık. Şu veya bu kuruma yetki tanınsın diye bunu istemedik. Biz mesleki yeterlilik kısmında bu belge sınıflandırılmasının olmasının sektöre çok önemli bir kalite standardı getireceğini de düşünüyoruz. Eğitimli ve sertifikalı olmayan kişilerin sektörde çalışmasının da önüne geçilmesi gerekiyor. TOFED ve TOF olarak birlikte teklif hazırladık ve oybirliği ile Bakanlığa, Yönetmelik değişikliğinin yapılması yönünde kararın iletilmesi kararı alındı. TOBB Karayolu Yolcu Taşımacılığı Sektör Meclisi’nin yeni yapısı da oluşunca Bakanlığa, TOBB üzerinden de sektör meclisi aracılığıyla bir kez daha başvuracağız. Hiçbir kurum için imtiyaz talep etmiyoruz. Bu eğitimin sektörümüze çok önemli kazanımlar getireceğine inancımız tam.
İyi haftalar. ■