Enerji, dünyanın en önemli sorunlardan bir tanesi. Bir taraftan enerji kaynaklarının hızla tükenmesi, diğer taraftan alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesi- nükleer enerji, kömür enerjisi, doğalgaz, HES’ler ve RES’ler- her şeye rağmen dünyanın enerji ihtiyacını karşılamaktan çok uzak. Türkiye petrol ülkesi olmadığı için enerji konusunda dışa bağımlı bir ülke. Türkiye bütçesini en çok zorlayan ve dış ticaret dengesini allak bullak eden en önemli unsur petrol.
Tabii yenilenebilir enerji konusu da dünyanın gündeminde. Nihai enerji kaynağı ise güneş enerjisi. Çok uzun bir geçmişi olmayan güneş enerjisinin gelişimi henüz yüzde 15’ler seviyesinde. Ancak özellikle Almanya ve İspanya başta olmak üzere güneş enerjisinden daha fazla yararlanmak için önemli araştırmalar yapılmakta ve uygulamaya dönüştürülmektedir.
HES’ler ise doğaya ve çevreye çok olumsuz etkileri olduğu için geleceği olmayan bir enerji yatırımı. İnsanlık giderek güneş enerjisini çok daha yoğun şekilde kullanacak. Güneş enerjisinin kullanılmasıyla ozon tabakasının ve dünyadaki kara deliklerin tedavi olacağına inanıyorum. Bugün yaşanan iklim değişiklikleri ve dengesiz doğa olayları; sellere, doğal afetlere, tsunamilere neden olmakta ve dünyanın birçok bölgesinde insan hayatını tehdit etmektedir. Özellikle hızlı kalkınan ülkelerin ve hızlı büyüyen ekonomilerin en önemli sorunlarından bir tanesi de enerji açığıdır.
Türkiye güneş enerjisi ve yer altı zenginlikleri açısından önemli bir enerji koridorunda bulunuyor. Ülkemiz jeopolitik konumuyla ve doğusundaki petrol ve doğal gaz ülkeleri ile enerji talebi her geçen gün artan Avrupa ülkeleri arasında enerji transferinde köprü konumunda. Bu da enerji konusunda Türkiye’nin önemini her geçen gün artırıyor. Türkiye’nin son 30 yılda enerji talebi yüzde 15 civarında arttı. Ancak her şeye rağmen enerji talebi her geçen gün artan Türkiye, dışa bağımlılığını azaltmak için enerji verimliliğini artırmak zorundadır.
HES’ler, RES’ler ve termik santraller konusunda yatırımlar hızla sürüyor. Ancak Türkiye güneş enerjisi konusunda orta kuşakta bulunmanın avantajı ile güneş enerjisini daha yoğun kullanmalı ve bunu teşvik etmelidir. Teknolojisi her geçen gün gelişen güneş enerjisine yönelik yatırımcıları harekete geçirmelidir. Lisanssız güneş enerjisi 500 kilowat’dan, en az 5 megawat’a çıkarmalıdır. Daha da ötesi güneş enerjisinin önündeki tüm bürokratik engeller kaldırılmalıdır. Bu konudaki otoriteler gerek ülke için, gerek insanlık için, gerek yaşadığımız evren için güneş enerjisinin kullanımını sınırsız desteklemeli ve yasal düzenlemeleri yapmalıdır.
Türkiye ithal ettiği petrolün yüzde 60’ından fazlasını ulaşımda kullanmaktadır. Esas mesele de yazının içinde değindiğimiz verimliliktir. Ulaşımda kullandığımız enerjinin verimli kullanılmadığı çok açıktır. Ulaşımdaki kapasite kullanımı yüzde 55’ler düzeyine inmiştir. Bu demektir ki, ulaşımda kullanılan petrolün yüzde 45’i boşa harcanmaktadır.
Gerek kapasitesinin, gerek enerjinin daha verimli kullanılması için yapılacak çok şey olduğuna inanıyorum. Bunları yasal düzenlemeler ile yapmak mümkün. Daha az enerji ile daha çok iş görmek, kapasiteyi maksimum kullanmak için düşünün bakın aklınıza neler gelir?
Gerek yolcu, gerek yük taşımacılığında kapasite kullanımınızı artırın, bakın enerji tüketiminde ne kadar fayda sağlarsınız, çevreye ne kadar daha az zarar verirsiniz, karlılığı ve verimliliği ne kadar artırırısınız.
Zor mu bunları yapmak!
Tabi ki değil.
Yeter ki isteyin.
Herkese iyi haftalar diliyorum... ■