Şekil 5. 1980-2010 Yılları Arasında 15-19 Yaş Grubu Ehliyetli Sürücülerinin Genel İçindeki Payı
Eğer ki nüfus patlaması kuşağının gelecek on yıllarda araç sürüşünün düşmesinde olduğu gibi yakın geçmişteki eğilim devam eder ise karayollarında daha az araç olacaktır. Şekil 5’te görüldüğü üzere 2009 yılında 16-19 yaş ve 20-34 yaş arası insanlar için ehliyetli sürücü başına ortalama yıllık milde kat edilen önemli bir düşüş ise bu söz konusu grupların araç sürüş oranlarındaki düşüşe katkı sunacağı düşünülmektedir. Eğer ki bu trend korunur ise bu söz konusu kullanıcılar hiçbir zaman yüksek araç kullanım oranlarına ulaşmayacak olup bu da tipik olarak pik sürüş yılları boyunca (35-54 yaş) sergilenen yaşlara tekabül etmektedir. Bu da sürdürülebilirlik açısından olumlu bir trenddir ve fakat her iki grup da ilgili hareketlilik gereksinimlerinin karşılanması için diğer türlerdeki ulaştırmayı gerektirmektedir. Toplu ulaştırma olarak anılsalar da diğer sürdürülebilir alternatifler şunlara bağlı olacaktır: (1) yoğun ve toplu ulaştırma dostu topluluklarda yaşıyor olmak ve (2) söz konusu nüfusun değişen ulaştırma gereksinimlerinin karşılanması için yeni altyapı inşası adına çaba verilip verilmediği.
Birçok eski sürücü hareketliliklerini muhafaza etmek için sürücü ehliyetlerini ellerinde tutmaya devam etmektedir. Bununla beraber her geçen gün daha fazla sayıda genç insan ehliyet lisansı almakla uğraşmaktan sıkılmaktadır. Bu genç insanlar ne sürçü lisansı ve ne de bir otomobil satın almakla ilgilenmektedir. Sonuç olarak lisanslı sürücü başına araç sayısı ise 1980’li yıllardan beri en düşük seviyesinde seyretmektedir. Bu eğilim; kısıtlı finans koşullarını da yansıtmaktadır fakat bu nesil, okul sonrası erken dönemlerinde parasal sıkıntılar yaşayan ilk nesil de değildir. Burada daha ziyade bir kültürel değişim okunmaktadır. Bir sürücü ehliyeti almak, Amerikan haklar manzumesinin bir paçası olarak telakki edilir iken 30 yaşın altındaki insanlar ise günümüzde yetişkinliğe ilk adım olarak artık şimdilerde başka şeyleri gündemlerine almaktadır. Bu neslin çoğu araçlara olan ilgisini kaybetmiştir.
1980’li yıllarda 15-19 yaş bandının yarısından fazlası sürücü ehliyeti sahibi iken bu oran 2010 itibari ile söz konusu yaş grubu için sadece %45,3’e düşmüştür. İlgili detaylar Şekil 5’te görülmektedir. Şu da ayrıca not edilmelidir ki söz konusu düşüşün bir kısmı da asgari öğrenme yaşının 15’ten 16’ya yükselmesi ile ilgili olup bu yaş sınırları aynı zamanda mezun olma yaşlarıyla da ilintilidir, bu minvalde genç sürücülerin sürüş tehlikesinin azaltılmasına yönelik olarak çeşitli vurgularda bulunan bir program da olup bu program aynı zamanda söz konusu süreci daha sıkı bir hale de getirmektedir.
Sürücü lisanslaması ve sürüş oranlarındaki (taşınan araç mil) son düşüşler bir yaygınlık kazanmaya başlamış ve karayolu kullanımının 20.yüzyılın ikinci yarısı boyunca olduğu üzere büyümesi olgusunu da derinlemesine kökleştirmiştir. Bazı yakın dönem çalışmalar henüz, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) zirve seyahate ulaşmış olduğu araç mil taşımacılığın daha fazla artamadığı erken 1990’lar boyunca yorumlamalarda bulunmuş ve yakın tarihteki araç kullanım eğilimine dayalı gelecek planlaması için bu bir hata da olabilir. 2006 yılında ise toplu ulaştırma araştırmacısı Polzin; Amerika Birleşik Devletleri’nin ulusal hareketlilik gereksinimlerine göre kritik bir eşiğe ulaştığının görüldüğünü ve bunun da gelecekteki araç kilometre taşımacılığı yıllık büyüme oranını daha makul bir şekilde sonuçlandıracak olan yolculuk davranışları ve sosyo ekonomik koşulların altını çizdiğini önermektedir. Söz konusu bu değişimler de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ulaştırması için bir dönüm noktası olup demiryolu ulaştırması ve toplu ulaştırmanın lehine olan bir eğilimi ortaya koymaktadır.