Avrupa ve Asya’da birçok ülkede ise fiyatlarda ortaya çıkan yüksek gaz vergileri, fosil yakıtların gerçek maliyetlerini daha iyi yansıtmaktadır. Söz konusu bu ülkelerdeki yüksek sürüş maliyetleri hem hükümet ve hem de kamunun toplu ulaştırma, demiryolları, yürüme ve bisiklet de dâhil olmak üzere ulaştırma alternatiflerinin kullanımı ve geliştirilmesi yönünde teşvikini temin etmektedir. Büyük ölçüde otomobilin doğuşundan sonra inşa edilmiş olan Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ise hareketlilik adına daha az sayıda seçenek söz konusu olmaktadır. Dahası hükümet araç sürüşünü kolay ve fiyat yönünden de makul kılmakta olup bunu, otoyolların bedava olmadığı hissini verecek kadar bir ücrete tabi tutulması ve uzun vadede de otomobile olan güvenin ne çevresel sürdürülebilirlik ne de ekonomi politikaları ya da akıllı enerji tabi tutulmaması yolu ile gerçekleştirmektedir.
Yüksek hızlı demiryollarına (YHD) olan dikkate değer bir karşıtlığa karşın, otomobillere ve uçaklara olan güveni içselleştirmiş bir toplumun yekpareliği de buna terkip edilince ulaştırma türü için ilginin işaretleri dâhilinde yüksek hızlı demiryolları (YHD) seçeneği, kamunun yolculuğu için ortaya çıkmaktadır. Özellikle de genç Amerikalılar, araç sahibi olma ve kullanma yönünde ilgilerini kaybetmekte olup buna karşın; konvansiyonel trenlere binmekte, otobüsleri kullanmakta, araç paylaşımından faydalanmakta ve bisiklet kiralamaktadırlar. Nüfus patlaması döneminin kuşağı otomobil bağımlı hayat tarzını sorgulamakta olup bu kesim otomobil bağımlı alt kentlerde büyümüş ve akabinde kentlerde yaşam sürdürme eğilimine girmiş olan bir toplum kesimidir. Bu söz konusu iki büyük demografik grup daha fazla ulaştırma seçeneğine erişimi istemekte olup bu ise planlamacıları, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ulaştırma sisteminin hâlihazırdaki yetersiz denge halini yenide düşünmeye itmektedir.
Hareketlilik önceliği ile seçeneklerin uygunluğunun ifade edilmesi, araçlara olan yüksek bağımlılık oranı ile trenler ve yüksek hızlı demiryolları da (YHD) dâhil olmak üzere, alternatif türler paralelinde uçakların yüksek çevresel maliyetleri ile yer değiştirilmesi sureti ile gerçekleştirilmektedir. Karbon ağırlıklı ve verimsiz bir ulaştırma sisteminden yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisine kadar stratejik olarak ikame edilebilen yüksek hızlı demiryolu (YHD) işletimine geçmek hâlihazırdaki orantısız sistemin yeniden dengelenmesi için gerekli olacak olup bu söz konusu sistem, ayakları kırılmış tabure gibi tehlikeli bir şekilde sadece iki ayağı üzerinde (otomobiller ve uçaklar) durur iken dayanım ve dengede hayati olacak olan üçüncü bir sabit ayağın (trenler) ihmal edilmesi söz konusu olmaktadır.
Bu tarz çalışmalar kapsamında Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ortaya çıkan seyahat eğilimleri sınanmakta ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ulaştırmanın yeniden keşfine destek için yüksek hızlı demiryollarının (YHD) sahip olduğu potansiyel ortaya konmaktadır. Önemli değişim işaretleri görülmekte olup bunlar hâlihazırda kamunun seyahatlerinden ortaya çıkmakta iken, kamunun seyahat davranışları hâlihazırdaki ulaştırma ve verimli ulaştırma sistemleri gibi daha sürdürülebilir ulaştırma alternatiflerine artan talep dâhilindeki memnuniyetsizliği yansıtmaktadır.