Dünya kurulduğu günden itibaren sürekli bir devinim halindedir. Yağmur, rüzgâr, güneş, akıntılar, sıcak soğuk, sürekli arz küre üzerinde değişime neden olur. Bu etkenlerin oluşturduğu etki yavaş seyrettiği için fark edilmeyebilir. Ancak yok olarak değerlendirilemez. Tabii, doğayı tahrip eden en büyük etmenlerden biri insandır. O kadar hoyrat ve acımasızca tahribat yapar ki sonuçlarından da en çok o etkilenir ve şikâyet eder. Bunun yanı sıra doğada oluşan stres ve birikim sonucu ani boşalımlar hızlı ve de yıkıcı hareketlere neden olur ki buna deprem diyoruz.
Bu son dönemde oluşan gündemin oluşturduğu depremler sonucu “Y kuşağı” diye bir oluşumdan söz edilmeye başlandı. Bu kuşağın algılaması, değerlendirmesi daha farklı olduğunu ifade ediyor sosyologlar. Y kuşağının yoğunluğu arttıkça her alanda eski, klasik, geleneksel yöntemlerin bu insanları tatmin etmediği konusunda herkes fikir birliği içerisinde.
Siyasette, sporda böyle olan durum ticarette ve şirket yönetiminde farklı mıdır? Asla…
Bu alanlar birbirinden farklı görünse bile gerçekte olimpiyat halkaları gibi iç içedir. Nasıl ki insanın iş hayatı, özel hayatı ve aile hayatı gibi alanlar iç içe ise ve hepsi birbirinden bir şekilde etkilenirse makro anlamda da değişik alanlar birbiriyle sürekli temas ve etkileşim içindedir.
Bu bağlamda, sektörümüzle ilgili bir süredir yaşanan sıkıntıları doğum sancıları olarak değerlendirip yakında yepyeni oluşumlar ile karşılaşacağımız şimdiden söylemek kehanet olmaz herhalde.
Bu yeni oluşumlardan bir tanesi de yabancı bir sermaye grubunun sektördeki en köklü kuruluşlardan birinin çoğunluk hissesini alması oldu. Bu güne kadar sektöre “dışarıdan pek adam girmez dışarıya da pek çıkmaz” gibi bir düşünce hâkimken; sektör dışından hele hele de yurtdışından finansal bir kuruluşun fizibilite, karlılık ve verimlilik hesaplarını uygun bularak sektöre yatırım yapması çok önemli bir gelişmedir.
Bu demektir ki “öldük bittik” yakınmalarının tam tersi; aklı başında birtakım kuruluşlar bu sektörde daha çok ekmek olduğunu gördüler ve geldiler. İnanın ki bunu takip eden pek çok yatırımcı gelecektir bu alana. Bu insanlar gelirken de yepyeni bakış açışı, yepyeni işletme düşüncesi, yepyeni yaratıcı fikirlerini de beraberinde getireceklerdir. Hem verimlilik, hem karlılık, hem de diğer konularda gelişim ve değişim başlatacaklardır. Dededen babadan kalma yöntemleri revize ede ede ancak buraya kadar gelebildi sektör. Şimdi daha radikal daha efektif bir döneme geçme zamanıdır.
Otobüsçülükte orta çağ bitti yeniçağ başladı diyebilir miyiz sizce de? ■