30.09.2013, 10:28

Bar bar bar bağırıyorum: Anne ben barbar mıyım?

13. İstanbul Bienali, kentsel dönüşüm üzerinden kamusal alan kavramını tartışmaya açtı “Anne ben barbar mıyım?” kavramsal çerçevede. 14 Eylül günü açılan 20 Ekim tarihine kadar açık kalacak olan Bienal ücretsiz.

Bu önemli, çünkü hemen hepimiz, özellikle sanat-kültürse söz konusu olan para vermeyi “gurur”umuza yediremeyiz. Dikkat edin, “beleş” olmasına karşın küçümsemeye, karalamaya çalışanlar bir noktada odaklanıyor: Bu mu sanat?

Sanat nedir?

Şair Lale Müldür’ün aynı adlı kitabından, küratör Fulya Erdemci tarafından belirlenen 13. İstanbul Bienali’nin kavramsal çerçevesi; şiir, edebiyat ve şiirsellikle sanatın ilişkisini vurguluyor.

Küratör Fulya Erdemci, iki yıl önce çerçevesini belirledikleri Bienalin, Gezi olaylarıyla birlikte gerçek anlamına kavuştuğunu sanırım kabul edecektir. Her ne kadar bir fotoğrafçıyı ‘taciz’le suçlamış olsa da (Mayıs’ta Bienal çerçevesi açıklanırken Niyazi Selçuk’un protestosunu polise şikayet ederek belki de bir ‘ilk’i yaşatmıştı) Gezi ile protestoların ne denli anlamlı, ne denli gerekli ve en az bir o kadar da gerçekçi olduğunu görmüş olmalı. Çünkü Bienalden Gezi ruhu fışkırıyor, hem de alabildiğine güçlü.

“Öteki”leri anlamak…

Barbarlığı aslında iki anlamda kullandığını söylüyor Bienalin çerçevesini çizen Küratör Fulya Erdemci: “Bir anlamı uygarlığın dışı, sınırı... Oradan baktığımızda “mutlak öteki”, en dışlanan, en zayıf, belki de hukuk alanına girmeyen demek. Eski Yunancada vatandaşın zıttı anlamına geliyor, barbar. (…) Kentsel politikalar, yeni yaşam alanları ve yaşama kültürü oluşturmaktan daha çok ticari bir anlayışla, yani serbest piyasa ekonomisine göre gelişiyor. Gücü ve parası olan, şehrin en iyi yerlerini alabilir duruma geliyor, olmayan da yavaş yavaş şehrin dışına sürülüyor. Böyle baktığımızda bu sergi; kentsel dönüşümün, en zayıf, en dışlanmış vatandaşları ne kadar içerdiğine bakacak.” 

Ya sensen o, yani barbar!

Kim barbar? Yaşayanlar mı, yaşananlar mı (barbarlık), yaşatanlar mı? Bir de bizim ülkemizin sosyo-politik, eko-politik durumunu gözeterek ve tabii, Bienal çerçevesinden bakarak yanıtlayın.

“Barbar” terimiyle, “öteki”leri anlamak, “gelecek dünya”yı anlamlandırabilmek ve kuşkusuz hepsinden önce yeni bir “dil” oluşturulması gerektiğini söylüyor Bienal. Güncel demokrasi biçimlerini sorgulayıp, günümüzün kentsel gelişiminin ekonomiyi de içeren politikalarını tartışmaya açan, uygarlık ile barbarlık kavramlarını sorgulamamızı isteyen ve izleyiciyi buna zorlayan çalışmalar sergileniyor.

Kafka’nın Şato’su…

Gezi olaylarıyla birlikte anlam yüklenen Bienal, yine Gezi ile birlikte sokağa, hayata açılmaktan kaçındı. Küratör Fulya Erdemci, 'vatandaşlarının özgür ifadelerine izin vermeyen otoriteden' alacakları izinle sokaklarda sanat projeleri gerçekleştirmenin sakıncalı olacağı kararına vardıklarını, o nedenle de Gezi Parkı, Taksim Meydanı, Tarlabaşı Bulvarı, Karaköy ve Sulukule Mahallesi gibi kentteki en tartışmalı -ve de bienalin varlığıyla soylulaştırma tehlikesi olmayan- kentsel mekânlara odaklanmış olsa da kamusal mekanlardan çekildiğini açıkladı. ARTER, SALT Beyoğlu ve 5533’ün (Antrepo 3 ile Galata Özel Rum İlköğretim Okulu asıl mekanlar) katılımıyla izleyiciye ulaşabilen Bienalin ücretsiz olmasında bu durumun etkisi yadsınmamalı.

Duvarı yıkacak güç!

1974 yılında Meksika’da doğan Jorge Méndez Blake’in duvarı karşılıyor izleyiciyi girer girmez, Antrepoda. Yüksek ve bütün görüş alanını kaplayan tuğla bir duvar. Bir yerinde küçük de olsa bir ‘çatlak’ var, orada bir şeyler ters gitmiş sanki. Duvarın en altında, tuğla sıralarını, Kafka’nın Şato’su bozuyor. Yükselen duvar, tam da orada farklılaşıyor. O koca, heybetli duvar, dokunsanız yıkılacak hale geliveriyor küçücük bir kitapla.

Jorge Méndez Blake, sanki Nazım Hikmet’in “O duvar, o duvarınız vız gelir bize vız” dizelerini görselleştirmiş. Duvar ne kadar güçlü olursa olsun, küçük bir kitap bile yıkmaya yeter.

Duvarınız vız gelir…

13. İstanbul Bienali, bu yıl Gezi yüzü suyu hürmetine, orada yaşanan ‘komün’ün anısını yaşatmak amacıyla -kamulaşmak adına- ücretsiz ve tam da bayram tatiline denk geliyor. Yani gidip görmek, görüp etkilenmek, etkilenip hayata yeni bir yorum kazandırmak elinizde.

Haydi, tutun çocuğunuzun elinden, girin eşinizin, annenizin koluna gezin sizi etkileyecek bu güzelliği. Sakın kaçırmayın.

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner153
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 11 31
2. Fenerbahçe 11 26
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 12 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 11 16
9. Kasımpasa 12 14
10. Konyaspor 12 14
11. Antalyaspor 12 14
12. Rizespor 11 13
13. Trabzonspor 11 12
14. Gaziantep FK 11 12
15. Kayserispor 11 12
16. Bodrumspor 12 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Ankaragücü 12 19
7. Ahlatçı Çorum FK 12 19
8. Boluspor 12 18
9. Şanlıurfaspor 12 18
10. Manisa FK 12 17
11. Esenler Erokspor 12 17
12. Ümraniye 12 17
13. Pendikspor 12 17
14. Keçiörengücü 12 15
15. Gençlerbirliği 12 15
16. İstanbulspor 12 14
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 12 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 11 23
3. Chelsea 11 19
4. Arsenal 11 19
5. Nottingham Forest 11 19
6. Brighton 11 19
7. Fulham 11 18
8. Newcastle 11 18
9. Aston Villa 11 18
10. Tottenham 11 16
11. Brentford 11 16
12. Bournemouth 11 15
13. M. United 11 15
14. West Ham United 11 12
15. Leicester City 11 10
16. Everton 11 10
17. Ipswich Town 11 8
18. Crystal Palace 11 7
19. Wolves 11 6
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 13 33
2. Real Madrid 12 27
3. Atletico Madrid 13 26
4. Villarreal 12 24
5. Osasuna 13 21
6. Athletic Bilbao 13 20
7. Real Betis 13 20
8. Real Sociedad 13 18
9. Mallorca 13 18
10. Girona 13 18
11. Celta Vigo 13 17
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Deportivo Alaves 13 13
16. Las Palmas 13 12
17. Getafe 13 10
18. Espanyol 12 10
19. Real Valladolid 13 9
20. Valencia 11 7