27.05.2013, 13:19

Işıkla karanlık arasında

İkisi de beyaz(mış), ikisini de sever(miş)iz… biri tostla, diğeri dostla iyi gider(miş).

Olacağı bu, siz gündemi değiştirmek için torbadan çıkardıklarınıza dikkat etmezseniz dalga geçmek için herkes sıraya girecektir. Gazetelerin köşelerinde yer yerinden oynadı. Okuyanlar da bire bin katarak yorumlayınca kim bilir neler değişti yaşamda.

Beni bizde, bizi bende yaşıyoruz

Adnan Yücel’in “Soframdaki Kaval Sesi” 80’li yılların başında, Ankaralı yazarların oluşturduğu Dayanışma Yayınları arasından çıkmıştı ve sürekli okumaktan hemen her dizesini ezberlemiştim.

Şöyle diyordu, “Gurbetçinin Mektubu”nda: “Çile yorgunu sevdiğim benim / Senden ayrıldıktan sonra / Gör ki neler değişti yaşamda / Ben'i bizde / Biz'i bende yaşıyoruz şimdi / Ekmekse bir çıkında / Yemekse bir tavada / Eller aynı ellerimiz / Canlar aynı canlarımız / Harcı birlikte karar / Betonu birlikte sular kanımız”.

Arkadaşlar arasında ‘sen okuma, ben okuyayım’ tartışması yapılırdı; aynı dizeleri ayrı ayrı okurduk. Ben en çok da, “Gözlerindeki pınarları / Saçlarındaki rüzgarları / Tutuşturup da yangınlarda / Koşmak istersen buralara / Sakın ha / Türküsüz çıkmayasın yollara” dizelerini severdim. Olmayan sevgiliye ‘gel’ çağrısıydı… laf aramızda çok da güzeldi.

Tünel’deki müze

Biz “Divan Edebiyatı Müzesi” olarak tanıdık. Küçük ama sevimli bahçesinde demi kıvamında çay içer eşsiz manzaraya dalardık. Çoğunlukla kapalı olurdu ya, bir yolunu bulurduk, galiba bekçisiyle de arkadaşlık geliştirmiş olmanın yararıydı… Taksim’in, İstiklal Caddesi’nin kalabalığı ve (o zaman araç trafiğine de açıktı cadde) gürültüsü orada erirdi. Şiir okur, hayal kurardık. Çok da mutlu olduğumuzu anımsıyorum şimdi. 

Bir de “Cennet Bahçesi” vardı, daha popüler; manzarası daha iyiydi, kalabalık olurdu. Çaydı yine asıl içeceğimiz. Bira bulunur muydu, pek anımsamıyorum şimdi, ama bizim paramız olmazdı ki! 

Eskileri kırpıp yıldız yapmak…

O güzellikler kalmadı artık. Cennet Bahçesi, büyük olasılıkla beton yığını olmuştur (veya olmaya adaydır). Şöyle bir başınızı dinleyeceğiniz mekan bulabilmeniz giderek daha da imkansız. 

Ne olacak bu, “Bizans eskisi” kadim kentin hali? Avuç içi kadar bile yeşillik bırakmadılar. İnsanımıza da, geleceğimize de… Yazık değil mi?

Sabancı Üniversitesi, Sabancı ailesinin konutu olan, Emirgan’daki “atlı köşk”ü müze haline getirince ister istemez ‘korumaya alındı’. Başta Nazan Ölçer olmak üzere tüm yetkililer içinde onlarca farklı ağacı da barındıran bahçeyi de ‘müze’ konumuna taşınmasını sağladılar. İyi de ettiler. O bahçede Dünyanın uzak köşelerinden getirilmiş ağaçlar da bulunuyor, Boğaz’ın endemik bitkileri de… Baharın güzelliğini yaşayabilmek için önemli bir fırsat. Denemekte yarar var.

Oryantalizmin 1001 yüzü

Yazı karşılarken yapay gündemden sıyrılmak önemli, hatta gerekli. Işığın geldiği yer ‘oriens’, dönüşerek ‘orient’ olmuş… Oryantalizm (şarkiyat) doğmuş… İnsanları, kentleri, yaşam biçimlerini belirlemiş… Bitimsiz tartışmalar yapılmış, hala da yapılıyor: Doğu’dan mı bakmalı, Doğu’ya mı bakmalı?

Eskiden atlarla ve atlı arabalarla, doğal olarak da ya ticari ya da toprak kazanmak amacıyla çıkılırmış yolculuklara. Buhar gücünün keşfi daha kolay ulaşılabilen uzaklıklara dönüştürmüş göz korkutan seyahatleri. Gemiler ve trenler gizemli Doğu’yu yakınlaştırmış. Gezginlerin, biraz da kendilerinden katarak tanıttıklarıyla ilgi duyulan Doğu, gidilip görülmeye değer bir ‘menzil’ olmuş. 

Sabancı Müzesi’nde açılan Oryantalizmin 1001 yüzü sergisi; Doğu’dan kopyalanıp Batı’ya taşınan ve sonra İstanbul’a getirilen bir duygu, düşünce ve yaşam biçimini görmek için bile yeterli bir gerekçe. Arkeolojiden tarihe, mimariden fuarcılığa (sahi, şimdiki fuarlar, teknolojik gelişmelere rağmen neden bu kadar sığ), müzikten resme, giyimden yiyeceğe, seyahate kadar akla gelebilecek her şeyde kendini gösteriyor oryantalizm. Neyin nereden ve ne kadar etkilendiğini gördüğünüzde, ister istemez günümüzle bağlantısını kurup yeni hedeflere açılıyorsunuz. Gördükleriniz düşlerinizi, düşleriniz duygularınızı, duygularınız da dünyanızı geliştiriyor. 

Nice ilginçlikler göreceksiniz, nice ayrıntıların ne denli önemli olduğunu yakalayacaksınız. Asıl önemlisi de eski ile yeninin tam ortasında durup geleceği kestirmeye çalışacaksınız, önünüzde durmadan akan Boğaz’ın derin lacivert sularına karşı çayınızı yudumlarken.

Yorumlar (0)
banner117
5
kısa süreli hafif yoğunluklu yağmur
banner153
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 77
2. Fenerbahçe 30 72
3. Samsunspor 31 51
4. Eyüpspor 31 50
5. Beşiktaş 30 49
6. Başakşehir 30 48
7. Trabzonspor 30 42
8. Gaziantep FK 30 42
9. Kasımpaşa 31 42
10. Göztepe 30 40
11. Konyaspor 31 40
12. Antalyaspor 30 40
13. Kayserispor 30 37
14. Rizespor 30 37
15. Bodrum FK 31 34
16. Alanyaspor 30 34
17. Sivasspor 31 31
18. Hatayspor 30 19
19. A.Demirspor 30 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 35 69
2. Karagümrük 35 60
3. Gençlerbirliği 35 59
4. Erzurumspor 35 58
5. Bandırmaspor 35 57
6. İstanbulspor 35 55
7. Amed Sportif 35 54
8. Iğdır FK 35 52
9. Esenler Erokspor 35 52
10. Boluspor 35 52
11. Keçiörengücü 35 51
12. Ahlatçı Çorum FK 35 51
13. Ümraniye 35 50
14. Pendikspor 35 45
15. Sakaryaspor 35 45
16. Manisa FK 35 41
17. Şanlıurfaspor 35 40
18. Ankaragücü 35 39
19. Adanaspor 35 30
20. Yeni Malatyaspor 35 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 33 79
2. Arsenal 33 66
3. M.City 34 61
4. Nottingham Forest 33 60
5. Newcastle 33 59
6. Chelsea 33 57
7. Aston Villa 34 57
8. Bournemouth 33 49
9. Fulham 33 48
10. Brighton 33 48
11. Brentford 33 46
12. Crystal Palace 33 44
13. Everton 33 38
14. M. United 33 38
15. Wolves 33 38
16. Tottenham 33 37
17. West Ham United 33 36
18. Ipswich Town 33 21
19. Leicester City 33 18
20. Southampton 33 11
Takımlar O P
1. Barcelona 33 76
2. Real Madrid 32 69
3. Atletico Madrid 32 63
4. Athletic Bilbao 33 60
5. Villarreal 32 53
6. Real Betis 32 51
7. Celta Vigo 33 44
8. Mallorca 33 44
9. Real Sociedad 32 42
10. Rayo Vallecano 32 41
11. Osasuna 32 41
12. Getafe 32 39
13. Espanyol 32 39
14. Valencia 33 39
15. Sevilla 32 37
16. Girona 32 34
17. Las Palmas 33 32
18. Deportivo Alaves 32 31
19. Leganes 32 29
20. Real Valladolid 32 16