Çok uzun zaman olmuştur, yıllar yılları kovalamış olsa da gönlünde silinmemiştir birlikteliği… Ama hayat bu, durduğu yerde durmaz ki. Gündelik yaşamın yanı sıra okudukları, gördükleri, izledikleri, dinledikleri olmuştur… Komşusu, iş arkadaşı, şurada burada tanıştığı birileriyle… nasıl söylenir ki. Söylemek gerekir ama. Cevabı da göğüslemek, içine gömmek gerekir. Alı al, moru mor düşünür kumrular gibi, doluya koyar aldıramaz, boşa koyar dolduramaz, ne yana dönse nafile. Karar verir en sonunda.
Bir mektup
Sarılır kağıda kaleme, duygularını yazmaya durur. Öyle başlar olmaz, böyle başlar beğenmez… onun bu cümlesine, bunun şu satırına kulp takar, karalanmış bir şey de olsun istemez, temiz olmalıdır kağıt, sadece kendisini anlatmalıdır. Bir yandan hızla akıp giden günler, bir yanda gecikme telaşı… Günler sürer bu gerilim.
Mektubunda, ah, ne var ki anımsayamıyorum şimdi sözcüğü sözcüğüne, eğer hala kendisini bekliyorsa kapının önündeki ağaca bir sarı kurdele bağlamasını, eğer o sarı kurdeleyi görmezse, hiç durmadan gideceğini, kendisini rahatsız etmeyeceğini bildirir.
Sarı kurdelem sarı…
O yoldan geçecek otobüse bindiğinden beri gözünü bile kırpmamıştır. Heyecandan tabii, başka ne olabilir. Yüreği dışarı çıkacak gibi çarpmakta, diğer insanların bile duyduğunu sanıp utanmaktadır da bir yandan. Kimseyle göz göze gelmemek için hep kaçırır bakışlarını. Sorarlarsa, sorarlar mı, ne söyleyebilir ki? Dile gelir mi duyguları, kifayetsiz kalmaz mı kelimeler, şairin şiirce dillendirdiği gibi.
Sabah, gün ağarırken ufukta, bulutların arasından sıyrılan güneş ışınları güzel gözükse de o tadı alacak durumda değildir, hiç. Meraktır bunun adı, bir de kaygı boylu boyunca… bilinmezlik belki de, belki de bir bitiş… başlangıç neden olmasın!
Türküler gelip geçer aklından, “Sarı yazma bağlama anam, yüreğimi dağlama…” Acaba sarı kurdele yerine başka bir renk mi deseydi? Ayrılığın rengi midir yoksa sarı? Yanlış seçim mi? Sonra başka dizeler dökülür dudakları arasından, bölük pörçük de olsa “Sarı kurdelem sarı… tez gönder yâri”. Belki de içgüdüsel olarak doğru seçimdir sarı kurdele, neden olmasın.
Zaman geçsin mi geçmesin mi bilememenin haklı girdabında dönenip durmakta, tırnaklarını kemirmekte, parmaklarını çıtlatmakta, yumruklarını sıkmaktadır… Bir yanı istemekte, bir yanı umudu üzmemektedir. Bir gözü bakmamaktan yana, diğeri daha da açılarak ayrıntıyı bile kaçırmamak niyetinde… Yorulmak ne kelime, iflahı kesilmiştir.
Bir seni, her şeye rağmen…
Acaba? Acaba? Bir şeyler olur, sallantılı koltuklarında yarım yamalak uyuyanlar da uyanır. Meraklı gözlerle bakarlar otobüsün farlarının aydınlattığı yere. Önündeki koltuğa tutunup ayağa kalkanlar vardır, daha iyi görmek, bu anı kaçırmamak isteyenler…
“Dur! İneceğim.” Sadece bir kurdele değil, sadece bir dal değil, bütün ağaç sarıya kesmiştir. Bir top sarı güneş gibidir yolun üstünde, güneşin ışıklarının aydınlattığı.