2019 yılını geride bırakıyoruz. 2019 yılını, sektörümüz açısından değerlendirdiğimizde, ülkenin içinde bulunduğu duruma rağmen iyi geçti diyebiliriz. İyi geçmesinin bazı nedenleri var. Uçak bilet fiyatlarının artması ve havalimanının taşınması İstanbul çıkışlı firmalarda ciddi yolcu artışına neden oldu. Onun dışında hem seyahatlerin sıklığı arttı, turizm tarafı da çok olumlu seviyede geçti. Bunun yanı sıra, yeni otobüs yatırımının geçmiş yılların çok altında kalması ile arz talep dengesi çok daha iyi şekilde oturdu. Üretici firmaların içinde bulunduğu durum da belli.
Atıl kapasite harekete geçti
Yeni otobüs yatırımı olmadığı için de atıl kapasite harekete geçti. İkinci el otobüs fiyatları da yükseldi. 2019 yılı hem fiyatlar hem doluluk açısından iyi geçti. 2020 beklentileri de aynı yönde. Yine iyi bir yıl geçireceğimize inanıyoruz. Turist sayısı da artacak. Sıkıntılı olan noktalar yok mu, var. Özellikle otoyol ve köprü ücretleri ile akaryakıt fiyatlarındaki artışlar sektörün maliyetlerini artırıyor. Bizi kaygılandıran en önemli noktalardan; özelikle İstanbul-İzmir otobanındaki maliyet yükü. Bu hatta 3’üncü köprü ve Osmangazi Köprüsü’nü de kattığımızda bir otobüsün gidiş-geliş maliyeti 1100 TL. Otogar paralarını koyduğumuz zaman çok yüksek bir maliyet ortaya çıkıyor. Evet, iş var ama kârlılık zayıf. İşlerin iyi olmasına rağmen kârlılığın zayıf olması sektörü sıkıntıya sokuyor. Sektör maliyetleri taşımakta zorlanıyor. Bana göre sektörümüzün bu maliyetleri gözden geçirmesi gerekiyor.
Maliyetleri azaltmak
Servis hizmetlerini birleştirmek, “kullanan öder” mantığı ile ücretli hale getirmek gerekiyor. Bu Kayseri’de, Ankara’da ve bazı Doğu illerimizde hayata geçti. Geleneksel anlayıştan kurtularak yenilik yapmamız gerekiyor. Artık elektronik bilet zorunlu oldu. Onu da yeniden gündeme taşımak gerekiyor. Bu noktada acentelik sistemi nereye kadar işe yarar. Bilet satış portallarını daha verimli kullanmamız gerekiyor. Bilet satışını elektronik ortama taşımamız ve bu maliyetten kurtulmamız gerekiyor. Otobüslerdeki ikram konusu zaman zaman gündeme geldi. Bunu kaldıran da olabilir, devam eden de, ona göre bilet fiyatını belirleyen de olabilir. Sektörde bir inovasyon gerekiyor. Zamanın ruhuna uygun hareket etmemiz şart artık. İşimizi doğru yapmamız ve maliyetleri düşüren, kârlılığı arttıran ve sürdürülebilirliği sağlayan bir yapıya kavuşmamız gerekiyor.
İstanbul Otogarı ve otogarlar
Bir başka konumuz İstanbul Otogarı ve yeni otogarlar ile bunların ulaşıma entegrasyonu. Bütün bunların değerlendirilmesi ve entegrasyonun sağlanmadığı bir durumun bedelini otobüsçüler ve yolcular ödüyor.
İstanbul Otogarı da belediyeye teslim edildi. Bu otogarın yapımını üstlenen bazı insanların haklarını korumak adına girişimlerde bulunduk. Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu da kimsenin mağdur olmayacağı ve herkesin mutlu olacağı bir yapı oluşturulmasını istiyor. Buna yönelik adımlar atıldı. Biz de, bu mesleğe hayatını veren insanların haklarını koruyacağımıza inanıyoruz. Bu noktada kiraların yüksek oluşu sektörü zorlayacak. Otogar 27 milyon TL yıllık bedelle devredildi. Tuvaletler ve istasyonlar çıkarılmış, bunların da hepsinin içinde olması gerekiyordu. İstanbul Otogarı’nın ıslah edilerek yerinde kalması konusu da var. Ben yerinde kalacağına inanıyorum.
Sayın İmamoğlu’nun da başkan olmadan önceki ile başkan olduktan sonraki düşünceleri farklı. İstanbul Otogarı’nın modern bir otogara dönüşmesinin önünde hiçbir engel yok. Belediye bu konuda adımlar atıyor. Ancak 27 milyon TL’lik yıllık kira bedelinin bölüştürülmesinin sıkıntı yaratacağını düşünüyorum. Belediye ile görüşmelerimiz devam ediyor. Anadolu Otogarı’nın adımlarının atılması, şehiriçi transfer merkezlerinin yapılması lazım. Bu merkezlerin yapılması ile maliyetler düşecek, ortak servislere geçilecek ve servislerin çalışma alanı daraltılacak. Toplu ulaşım sistemlerine entegre bir yapı için görüşmeler yapacağız.
Hazırladığımız projeyi de belediyeyle paylaşıyoruz. Proje genelde kabul gördü. İstanbul’a ulaşım kimliği kazandıracak ciddi bir model oluşturacak bir projedir bu.
İkinci köprü ve yol belgesi sorunu
İstanbul çıkışlı otobüslerin ikinci köprüyü kullanması konusunda bir mesafe aldık. Önümüzdeki yıl umarız bunu başarırız. Bu yolcu artışı da getirecektir.
Turizmde yol belgesi nedeniyle bağlanan araçların sorununu çözmek için de İçişleri Bakanı, Büyükşehir Belediyesi ve Valilik nezdinde tüm girişimlerimizi yaptık. Bu sorunu en kısa sürede çözeceğiz. D2 belgeli araçların ne yol güzergah belgesi ne de TÜRSAB belgesine ihtiyacı var. Bunlar son derece yanlış anlayış. Ulusal taşımacılık Ulaştırma Bakanlığı’nın yönetiminde. Tabii ki, biz sıkıntıları sorunları çözmek için TÜRSAB ile işbirliği yapmaya devam edeceğiz. Taşımacılık hizmetleri 4925 sayılı yasaya, acentelik hizmetleri 1618 sayılı yasaya bağlıdır. Bunları birbirinden ayırmamız gerekiyor. Yetki karmaşasına ve kurumları çarpıştırmaya gerek yok. Biz barış içerisinde TÜRSAB ile her türlü işbirliği yapmaya hazırız. Sayın Başkan Firuz Bağlıkaya ile bir araya gelerek kurumlar arası işbirliğini daha fazla geliştirmek istiyoruz.
Bakanlık ile çalıştay
Son olarak Kanun ve Yönetmeliklerle ilgili olarak, Ocak ayında, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile bir çalıştay gerçekleştireceğiz.
Herkese sağlık, mutluluk ve bol kazançlı bir yıl diliyorum. ■