5 Nisan 2022’de, planın açıklandığı toplantıya ben de katıldım. Bu plana bakıldığında, ulaşım sektörlerinin geleceğini çok net olarak okuyabiliyoruz. Gerek yük, gerekse yolcu taşıma sistemleri arasında denge kurulması, karayolunun aldığı yüksek payın düşürülmesi, diğer taşıma sistemlerinin geliştirilmesi, mobilitenin arttırılması, özellikle lojistik alanında ülkemizin dünyanın önemli merkezlerinden olması adımları atılmaya başlandı. Üreten Uzakdoğu ile tüketen Avrupa arasında köprü vazifesi gören Türkiye’nin özellikle lojistik alanda şansının çok büyük olduğu kabul edilen bir gerçek.
Havalimanı yatırımları
Burada bizi hayrete düşüren gelişmeler var. Bayburt’a bir havalimanı yapılıyor. Trabzon Havalimanı var, Erzincan ve Erzurum havalimanları var. O araya Gümüşhane’yi neden sıkıştırırlar, anlamıyorum. Bunlar, Türkiye’nin gelecekte önemli sıkıntılarından birisi olacak. Dünyanın hiçbir ülkesinde havalimanı mesafeleri bu kadar yoğun değil. Havaalanı işletmeciliği de, havayolu işletmeciliği de pahalı bir iş. Türkiye’deki sosyoekonomik yapı bu maliyetleri karşılayacak imkana sahip değil. İçinde bulunduğumuz koşullar ile insanımızın gelir düzeyi çok daha aşağıya inmiş durumda. Havayolları sübvanse edilmeden sürdürülebilir bir mod değil. Şu anda 57 havalimanı oldu, planda 61 havalimanı açıklandı. Bunların ne kadarı aktif, buna bakmak lazım. Daha önce yapılan 26 havalimanı yolcunun yüzde 90’ına, yeni yapılanlar da dahil diğerleri de yüzde 10’una hitap ediyor. İleriye atılacak adımlar olarak görünse de bu adımların Türkiye’ye getireceği maliyetleri göz ardı etmemek gerekiyor.
Demiryollarında durum
Demiryolları hantal, ağır, uzun soluklu yatırımlardır. Ancak 28 bin km hızlı demiryolu ağının yapılacağını söyleniyor. Demiryolu bir ihtiyaç, ama ne zaman ihtiyaç? Kullanma bedellerini karşılayacak kadar yolcu, yük bulabilir ve ücretlerini alabilirseniz bunların yapılması önemli. Bir de ülkenin kaynaklarının doğru kullanılması önemli.
Ben ana planı beğendim. Eğer Türkiye’nin imkanları olsa bu projelerin hayata geçirilmesi çok önemli. Tabii hızlı, ekonomik, konforlu ve güvenli bir ulaşım önemli bir beklentidir. Bu beklentiyi karşılamak için de önemli bir kaynağınızın olması gerekiyor. Bu sübvansiyonların kabul edilebilir olmasını içinde bulunduğumuz şartlar kabul etmiyor. Devletin havayolları ve demiryollarında önemli miktarda zararları var. Bu ekonomik koşullar içerisinde bu yatırımlar yapılmalı mı yapılmamalı mı, akla geliyor. Keyfi yatırımlardan kaçınılmalı. İşletme gideri yüksek, geliri olmayan yatırımlar olmamalı. Ulaştırmada da kaynak israf etmeyecek şekilde düzenlemeler yapılmalı.
Kamu - özel sektör rekabeti
Türkiye, son 20 yılda ulaştırma alanında çok önemli yatırımlara, projelere, eserlere imza attı. Bu yatırımların maliyetleri, işletimleri siyasetçilerin işi, bizim işimiz değil. Ama şunu görüyoruz. Planların bütünleşik bir yapıda hazırlanması gerekiyor. Söylemlerin hepsi güzel: Ulaştırma sistemleri entegre olsun, işletmede de altyapıda da uyum olsun. Uygulamaya baktığınızda havaalanlarına giremiyorsunuz, belediyelerin kurdukları şirketler özel sektörle rekabet ediyor. Bu son derece yanlış; kabul edilebilir bir durum değil.
Kamu, işletmecilikten tamamen çekilmeli. Kamu altyapı yapmalı, düzenleme, denetleme yapmalı. Payını almalı. Ama kamu özel sektörle rekabet etmemeli. Biz kamu ile rekabet edebilecek bir yapıda değiliz. Özel sektör stepne olarak kullanılıyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Son 20 yılda şehirlererası, turizm ve şehiriçi yolcu taşımacılığı alanında çok ciddi şekilde kaynaklar israf edildi. Bu kaynaklar doğru şekilde kullanılsaydı, belediyelerin şehiriçinde ulaşımı sağlayan şirketleri daha iyi planlama ile yönetilseydi sektör çok daha farklı bir düzeyde olurdu. Bugün sektör akaryakıtı boşa harcıyor. İhtiyaçtan fazla araç alınıyor.
Türkiye’nin bundan sonraki süreçte planlı bir ulaşım sürecine ihtiyacı var. Bugün, otobüs bileti fiyatına satılan uçak bilet fiyatı ile rekabet etme şansı yoktur. Artık uzun mesafeler uçakla, orta mesafeler trenle, kısa mesafeler otobüsle yapılacak. Bunun için yeni düzenlemelere ihtiyaç var. Havaalanlarından bölgelere yapılacak taşımaların düzenlenmesi lazım. Biz, otobüs işletmeciliğinin ulusal yapıdan bölgesel yapıya dönüştürülmesini sağlanmalıyız. Planda, buna göre yerimizi almamız gerekiyor.
Anadolu Otogarı için marşa basıyoruz
Toplantı sonrasında, Sayın Bakan Adil Karaismailoğlu ile Anadolu Otogarı’nı görüştük. Bize bir danışman tahsis edildi. Anadolu Otogarı ile ilgili Kurktöy Mehmetçik Vakfı arazi içinde otogar inşası için marşa basıyoruz. Bundan sonra yapacağımız otogarları daha küçük, daha çevreci, daha az maliyet getiren şekilde tasarlayıp planlamamız gerekiyor. Bunu da üniversitelerle, belediyelerle birlikte yapacağız. Otogarları sektörün üzerinde yük olmaktan çıkarmamız gerekiyor.
Herkese iyi haftalar... ■