Geçtiğimiz hafta Alibeyköy Terminali 4’üncü ihalesi gerçekleşti. Bu kez sektörümüz çok güzel bir birliktelik sergiledi. Biz bu birlikteliği başka noktalara taşımak istiyoruz. Alibeyköy Terminali sektörün oradaki ihtiyacını ortaya koydu. Toplam 22 yazıhane, 6 tanesi ikili. Oradaki ihtiyaç buymuş demek ki. Projeyi doğru yaptığınız zaman maliyetleri aşağıya çekebiliyorsunuz. İSPARK ile kurmuş olduğumuz ilişki bu sonucu doğurdu. Yani arz talep dengesi doğru şekilde oluştu. İSPARK orada 50 yazıhane de yapabilirdi, sonra çoğu boş kalacaktı. Otogar büyük olacaktı, maliyeti, aidatları yüksek olacaktı. Fuzuli mekanları ısıtıp, soğutacaktık.
Makul ve mantıklı bir proje
Makul ve mantıklı bir proje oldu. Hem proje hem çalışma modeli hem fonksiyonel olarak mükemmel bir terminal oldu. İnşallah işletmesi de aynı mantıkla olur. Aralık ayı başında oraya taşınacağız. Bu zaman zarfında oranın eksiklikleri giderilecek. Yol bağlantıları büyük bir ihtimalle bitmiş olacak ve Alibeyköy’deki sıkıntılarımız sona erecek. Noktasal maliyetlerimiz çok pahalıydı. Burası daha makul ve daha mantıklı. Orada atılan adım, bu sektörün birliğinin, beraberliğinin sonucudur. 3 ihaleden sonra 4’üncü ihale herkesin tatmin olduğu bir ihale oldu. Sektörümüze hayırlı olsun.
İSPARK da memnun
SPARK yönetimi de gayet memnun. Böyle olmasını istediler zaten. Biz kendi içimizde sıkıntı yarattık. İSPARK’ın burada herhangi bir tahsilatı yok. Orada huzuru birlikteliği sağladık, önemli olan da bu. Bazı firmalarımız bazı yerleri biraz daha fazla vererek istediği yerleri aldılar. Herkes arzu ettiği sonuca ulaştı. Bu birlikteliği beraberliği Türkiye’nin her yerine taşıması gerektiğine inanıyorum. Yeni atacağımız adımlarda sektörün birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin herkese faydası var.
Bu sektörün kazancı yok
Özellikle ortak servis konusu, ortak toplama merkezleri, cep terminalleri ile ilgili yeni düzenlemeler, şehiriçindeki yapılanma, bunun İstanbul modelini oluşturduktan sona Türkiye’de, büyükşehirlerden başlayarak bunu kurumsal bir yapıya dönüştürmek temel hedefimiz olmalı. Alibeyköy güzel bir başlangıç oldu. Devamını getireceğimize inanıyorum. Bu konuda sektör mensuplarımızın aynı huzuru birliği-beraberliği, birlikte adım atmayı, bu paylaşma kültürünü geliştirmesi lazım. Bu konuda sonuç alabildiğimiz ölçüde önde yürümeye hazırız. İyi işler yapmaya hazırız. Cirosu var, ama kazancı olmayan, zararı olan bir sektör bizim sektörümüz.
Gülmeyen bir sektör
Hergün zarara koşuyor. Yasal düzenlemelerde de sefer düzenlemelerine, hat düzenlemelerine eğilmek lazım. Çünkü artık deniz bitti. Eski şartlar yok. Şirket otobüsçülüğü, yüksek maliyetler karşısında kar etmiyor. Şirketler de, bireysel otobüsçüde kar edemiyor. Hiçbir tarafı gülmeyen bir sektör haline geldik. Bunu güldürmenin yollarını biliyoruz. Yeter ki, ortak akıl kullanalım. Doğru işler yapalım. Kazandığımız paraları, ciroları koruyalım, kara dönüştürelim. Fuzuli araçları yola çıkarmayalım. Araçları, yolları yıpratmayalım, akaryakıtı boşa tüketmeyelim. Bunlarla ilgili düzenlemeler, ortaklıklar mümkün. Herkesi mutlu edecek bir ortaklık yapısı geliştirmek mümkün. Bundan sonraki adımları bu doğrultuda atacağız.
Kapımız gönlümüz açık
Gelen gelir, gelmeyen kendisini bilir. Gelenlere kapımız açık, gelmeyenlere gönlümüz açık, istedikleri zaman gelebilirler. Bu sektörde ayrımız, gayrımız yok. Bazı arkadaşlarımız yanlış adım atıyor, yanlış değerlendirmeler yapıyor. Kimseye kötü anlamda ders vermeyi düşünmüyoruz, ama herkes haddini, hududunu bilecek. Yaptığı hareketin bilinci içinde olacak. Toplumsal faydayı reddetenler toplumdan kendini soyutlarlar. Biz toplumsal fayda yaratmaya çalışırken, maalesef bu sistemden en çok istifade edenler bizi engellemeye çalıştılar. Bizi ihale fesatçılığı yapmakla suçladılar. Onları da akla ve mantığa davet ediyoruz.
İBB ile otogar konusu
Öte yandan İstanbul Otogarı ile ilgili ciddi görüşmelerimiz var. 20 Kasım Çarşamba gününe yönelik İBB’den bir davet aldık. Sayın Muzaffer Hacımustafaoğlu’nun başkanlığında otogarlar konusunu görüşmek üzere bir araya geleceğiz. Ağırlıklı olarak ıslah çalışmalarını görüşeceğiz. Bu konuda hazırlık yapıyoruz.
8+1 konusu
8+1 araçların D2 belgesinde kullanımına yönelik görüşmelerimizi yine Bakanlıkla yapacağız. Burada dikkat çekmek istediğim bir konu var. Aynı arabanın içini 9+1 yapabiliyorsak, neden 8+1 araçları çöpe atıyoruz? 160-170 milyon dolara yakın bir yatırım var. İnsanlar bu yasaya güvenerek bu arabaları almışlar. Maç başladıktan sonra kural değiştirip arabaları çöpe atıyorsunuz. Bu haksızlığın, adaletsizliğin durdurulması lazım. Türkiye’nin kaynaklarını yok etmemesi, heba etmemesi lazım. Bu sektör bunu taşıyacak güçte değil. Ulaştırma Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Avrupa standartlarının bize uymayan kalıplarını almak zorunda olmadığını çok iyi bilmesi lazım. Bu arabaların ekonomik ömrü 10 yıl daha sürer. İki yıl sonra bu arabalar ne olacak? Niye 8+1’i, 9+1 yapmıyoruz? Niye bunu yapmamıza imkan tanınmıyor? İşte bu statükocu yapıyı kırmak lazım. Sermayenin gücünü eritmeye kimsenin hakkı yok. Bu sermaye Türkiye’nin sermayesi. Bunu, kapasite kullanımına yönelik engel olarak görüyorum. 2016’ya kadar bu araçların kullanımının uzatılmış olmasına teşekkür ediyoruz. 2016 yılına kadar bu araçların içinde tadilat yapılmasına yönelik düzenlemeleri yaptıracağız. 4500 aracı çöpe atamayız. Bu bir kapasitedir bunların kullanılmasında büyük yarar görüyoruz.
Herkese iyi haftalar diliyorum. ■