Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım, 9 Şubat’ta İstanbul Ticaret Odası’nın evsahipliği yapacağı toplantıda bizi onurlandıracak. Sektörün geleceği üzerine görüşlerimizi ve taleplerimizi bildireceğimiz bu toplantının ismini daha önceden belirlemiştik: “Karayolu Taşımacılığında Verimlilik ve 2023 Vizyonu”.
Verimlilik konusunda ciddi çalışmalar yapılması gerektiğine inanıyoruz. 2023 yılına gelindiğinde, Türkiye’de ulaştırma sistemlerinde karayolu taşımacılığı çok ciddi bir evrim geçirmiş olacak. Buna göre altyapıyı, işletme mantığını ve verimliliği oluşturmamız lazım diye düşünüyoruz. Türkiye ulaşımına büyük hizmetleri olan Sayın Binali Yıldırım’ın, bundan sonra da bizim sektörümüzle ilgili çözümler üreteceğimize inanıyoruz. Yine, kamu aleyhinde olmayacak şekilde sektörümüzün ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlayacak, düzenlemeler silsilesi olacak herhalde…
UHD Bakanlığı otogar da yapmalı
UHD Bakanlığı; otogar yapım ve işletimi ile ilgili otorite olmalı. Hangi ilde otogar yapacaksa, nihai kararı kendisinin vereceği bir yapının, sistemin oluşması lazım. Bu otorite; katılımcı anlayışla bizlerle birlikte üniversiteleri de içine almalı. Mimarlık, Mühendislik, Planlama Fakültesi ile Şehircilik Bakanlığının da bu yapıda yer almalı. Bakanlığın, otogarların yapılması ve işletilmesi konusunda böyle bir ağırlık koymasını istiyoruz. Demiryollarını ve tren garlarını Ulaştırma Bakanlığı yapıyor. Havaalanlarını Ulaştırma Bakanlığı yapıyor. Peki, otogarlar neden belediyelere bırakılıyor? Otogarlar da tıpkı havalimanları gibi ulusal ulaşım sisteminin birer halkasıdır. Ulaştırma sistemleri hız ve ekonomi kavramını da içerecek şekilde kombin olsun, kombine taşımacılığın yolu açılsın. Bir teknik insan olarak bunu söylüyorum.
Kombine taşımacılık için gerekli
Sistemden sisteme geçişte, kentiçi toplu taşıma sistemleri ile entegrasyon sağlanmalıdır. Biz, buna “ulusal ulaşım mastır planı” da diyebiliriz. Gerek adı geçen bu planın hazırlanması gerekse otogarların yapımı ve işletilmesi kararı da diğer sistemlerde olduğu gibi UDH Bakanlığı tarafından verilmeli. Otogarların fiziki büyüklüğüne, içinde yaşayacak sektörün mensuplarının görüşü alınarak karar verilmeli. Çünkü sektör, az taşıtlı çok sayıda firmadan, çok taşıtlı az sayıdaki firmaya doğru bir evrim geçiriyor. Otogarların fiziki yapısı da firmalarımızın ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılmalı. Günde 5 araba kaldıran firma var, diğer tarafta 2 araba kaldıran firma var. Bunları aynı yazıhanelere veremezsiniz. Aynı büyüklüklerde göremezsiniz. Birinin peron ihtiyacı farklı, diğerinin farklı. Onun için bütün bu standartların belirlenmesinde, devletin bu konuda uygulaması olmadığı için de sivil inisiyatifin dikkate alınması lazım. Sorunların Ulaştırma Bakanlığı ile sektör görüşlerini içine alan katılımcı anlayış ile çözülmesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye’nin birçok yerinde yapılan otogarlar sektör için cehenneme dönüşmemeli. Yoksa Mersin’de yaşanan sorunlar yaşanmaya devam edecek.
Her işin başı eğitim
Sektörün eğitim ihtiyacı var. Vakfımız var, kuruluşlarımız var. Üretici firmalarımız var, sigorta şirketleri var. Kazaların azalması lazım. Kazalar uzun dönemde, terörden de büyük sorun olarak karşımıza çıkıyor. Kazaları önlemenin yolu da eğitimden geçiyor. Onun için meslek içi eğitimlere önem vermemiz lazım. Bu meslekte çalışacak şoföründen servis memuruna, bankocusuna kadar herkesin en azından meslek liselerinden başlayıp üniversite mezunu olması gerektiğine inanıyoruz. Bu anlamda sektörün gelişmesine ve hedeflerine uyacak şekilde meslek liselerinin kurulmasını talep ediyoruz. Bu konuda devletten sadece arazi istiyoruz. Sayın Bakanımızdan, öncülük yapmasını isteyeceğiz. Bu sektörün fakültesi, yüksek okulu var, ama meslek lisesi yok. Altyapısı yok, temelsiz bina gibi. Onu isteyeceğiz.
Diğer konular…
Sürücü kurslarının İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile koordine edilerek yeniden yapılandırılması, büyükşehirlerden başlayarak sürücü eğitim pistlerinin yapılması, bunların birer trafikkente dönüştürülmesi, ikinci el otobüslerin ihraç edileceği lansman alanlarına dönüşmesi gibi sorunlarımız da çözüm bekliyor. Bunlar sadece sektörel sorunlar değil, aynı zamanda kamu yararına sonuçlandırılması gereken konulardır.
Buna benzer, bir de sigorta konumuz var. Zam yaparak, zorunlu sigortaları bu kadar pahalandırarak sorunun çözülemeyeceği için de Trafik Güvenliği Fonunun genişletilmesini istiyoruz. Sigorta denetimlerini artıralım, sigortasız araçlar trafiğe çıkmasın. Kusursuz sorumluluk kavramının ve müteselsilen kefaletin yeniden tanımlanması lazım. Sorumluluğu, sorumsuz insanların sırtına yıkarak bir yere varamayız. Bunun da çözümü trafik güvenliği fonunun yüzde 3’lerden yüzde 10’lara çekilmesini istiyoruz. Asli kusurlu olan tarafın yarattığı tazminatın sorumlusu kusursuz insan olmasın diye trafik güvenliği fonunun kapsamının genişletilmesi lazım. ■