İstanbul Ticaret Odası’nda 13 Mart Perşembe günü yapılan Ulaşım Lojistik İhtisas Komitesi’nin toplantısında ağırlıklı olarak lojistik konuları vardı ama yolcu taşımacılığı da gündeme geldi. Gerek yolcu taşımacılığı gerek diğer konularda çok konuşuyoruz ama mesafe alamıyoruz. Sorunlarımıza yönelik çok fazla toplantılar yapıyor, gündem yaratıyoruz ama mesafe alamıyoruz. En büyük sıkıntımız bu.
Sürekli toplantı yapmak yerine, sonuç almaya giden bir yol haritası çizilmesi konusu gündeme geldi. Mesele sorunları tespit etmek değil, çözüm sürecine taşımak. Toplantıda ne şekilde yürümemiz konusunda fikir geliştirdik. Bu fikir kabul gördü. Sonuç olarak TBMM’deki yasama süreçlerine doğru müdahaleleri yapmamız gerekiyor.
Ulaştırma komisyonunu aktif bir şekilde çalıştırmamız şart. TBMM‘de yer alan İçişleri, Sanayi ve Ulaştırma Bakanlığı temsilcilerine 8+1 araçların ve engelli düzenlemesinin yaratacağı travmaları ve sonuçları anlatmamız gerekiyor.
Engelli düzenlemesinde kamuoyunun yanlış bilgilenmesini önlemek adına altını çizerek söylediğimiz şu; Engellilerin karşısında değiliz, yapılabilecekleri yapmaya hazırız. Ama bizim imkanlarımızı aşan, uygulaması mümkün olmayan bir düzenleme yapıldı. Gerek şehirlerarasında hizmet veren mevcut otobüslerin gerekse bundan sonra üretilecek otobüslerin engelliye göre dizayn edilmesi çözülebilir görünmüyor.
Şu çok önemli: Ülkemizde seyahat engeli konusunun doğru tanımlanması gerekiyor. Görme engelli başka bir şeydir, seyahat engeli, yürüme engelli farklı şeylerdir. Görme engellide yapılacak olan koltuk numarasının yönlendirmeleri vs.. Ama bizi en çok ilgilendiren nokta, büyük yatırım gerektiren ve uygulanması mümkün olmayan erişilebilirlik standartları. Bize ihtiyacın ötesinde bir yatırım yaptırılıyor. Ölçüsüz ve aşırı bir maliyet yükü getiriyor. Türkiye çapında küçük, büyük toplu taşıma aracı olarak 300 bin araç olduğu ifade ediliyor. Bu araçların tamamının engelliye dönüşümünün ekonomik maliyeti 5-6 milyar doları buluyor.
Bu sektör böyle bir yatırımın altından kalkamaz. Avrupa’dan ithal ettiğimiz otobüslerde böyle bir uygulama yok. Türkiye’de 300 bin araçta diyelim, her birine 20 bin Euro yatırım yapılsa maliyeti 6 milyar dolar. 10 bin Euro yapılsa 3 milyar dolar. Bu sektör bunu yapabilir mi? Hayır. Bir de bu kapasiteyi ne kadar kullanacağız? Taşıma ekonomisinin mantığına aykırı bir düzenleme. Uygulayabilirliğe bakalım. Türkiye’de, bu konuda ehliyetli kurum var mı? Yasa çıkarıyorsunuz, ‘tadilatlı araçlar tescil edilemez’ diyorsunuz. Diğer taraftan 300 bin araca tadilat zorunluluğu getiriyorsunuz. 300 bin araç verilen süre 1500 gün. Günde 230 aracı hiç ara vermeden yapabilecek bir sistem gerekiyor. Oysaki bir araçta bu hızlı şekilde yapılsa bile 5-6 günden az olmadığı ifade ediliyor. Böyle bir sanayi var mı o da yok. Rakamlar zaten bunun teknik olarak yapılamayacağını söylüyor. Bin atölye kurulsa 12 bin iş günü gerekiyor bu tadilatlar için.
Gönül isterdi ki, bu mevzuatı engellilerin ağzına bir parmak bal çalmak için değil de gerçek anlamda engelli ihtiyacını karşılamak için yapsaydı. 2018’e kadar bütün imkanları seferber etseniz bu mümkün gözükmüyor. Bu düzenleme uygulanmayan kanunlar dosyalarının bulunduğu rafa kalkar ve sürekli ertelenir. Bir kere ülkemizde seyahat engelli olarak bulunanların rakamsal bir verisi var mı, bizden bunu isteyenler bu rakamları versinler. Bu uygulanabilir bir düzenleme değil. Buna yönelik çalışmalar yürüterek, sektörün önüne daha sonra gelebilecek cezai müeyyideleri engellememiz gerekiyor. Hep birlikte çözüm arayışına devam edeceğiz. ■