Kamu hizmeti veren belediyeler ile yine kamu hizmeti veren otobüsçüler, dönem dönem karşı karşıya gelebiliyor. Her şeyin öncesinde her iki tarafın da iletişim içinde olması, hizmet verdiklerinin bilincinde davranması gerekir. Bu, sezon öncesinde önemli bir konu…
Gazetemizin manşetinde de okudunuz, Mersin’de, Belediye Başkanının, seçim öncesi birtakım gruplar tarafından rencide edilmiş olması belki bir intikam duygusu yaratmış olabilir ama hiçbir belediye başkanının intikam duygusu ile hareket etme lüksü yok, olamaz.
Bakanlık sorumlu…
Esas sorun, Ulaştırma Bakanlığının hala yapması gerekeni yapmamasından kaynaklanıyor. Ulaştırma Bakanlığı ve Şehircilik Bakanlığının otogar işine artık “dur” demesi lazım. İki çocuklu aileye 20 odalı ev için ne düşünüyorsanız, aynı şey otogar için de geçerli. Mersin otogarı bu durumda. Dar gelirli aileye, aidatları çok yüksek kocaman lüks bir ev veriyorsunuz. Bir ev giderine bir otel gideri yüklüyorsunuz. Mersin’de yapılan otogar aidatları da kiraları da ödenebilir değil, sermayenin geri dönüşü mümkün değil.
Bize sormadılar
Bize ev yapan insanların bize sorması lazım. Mesele, siz kimsiniz, kaç kişisiniz, kaç yolcu taşıyorsunuz diye sorulmamasıdır. Mersin’in geri dönüşü yok. Onun için de bundan sonra olacakları önlememiz lazım. Sivil toplum örgütleri olarak belki edimlerimizi tam yerine getiremedik, ama maalesef Belediye Başkanı kimseyi dinlemiyor. Başkan, Mersin halkının tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruduğunu söylüyor, ama tüyü bitmemiş otobüsçünün hakkını Mersinliye yedirmek de başkanın görevleri arasında olmasa gerektir. Başkan, bir siyasetçinin konuşmaması gereken şeyleri konuşuyor. Mersinli otobüsçüler beni aradılar. Otobüsçülerin kooperatif başkanı Veli Tol ile görüştüm. Eylemlerini destekliyor, teşvik ediyorum. Ama maalesef Türkiye’de ulusal markayım diye ortaya çıkan, bir markamız oradaki düzeni bozacak kadar sorumsuz hareket edebiliyor.
Sektör birlikte hareket etmeli
Bu sektörün birlikte hareket etmesi gereken noktalarda, bu adımları bozanlar, yarın kendilerini sektörün dışında bulurlar. O firmaların da o yöneticilerin de sektöre karşı bir sorumluluğu vardır. Sadece sektöre değil kendi firmasında çalışan otobüsçülere de mezar hazırlanıyor. Otogardan içeri giren firma veya firmalarımız -biz veya başkası hangi firma olursa olsun- yüksek fiyatla içeri girdiğinde bunu cebinden mi ödeyecek? Otobüsçü ödeyecek. Yazık değil mi otobüsçüye? Sırtından para kazandığın insan. Bence bu adım doğru bir adım değil. Çorum’da da aynısı yaşandı. Mersin’de iki firmanın içeri girmesine üzüldüm. Bu oyunu niye bozuyoruz? Orada direnenler neden direniyorlar? Siz oraya girerek bu firmaları yok mu sayıyorsunuz? Meslek dışına mı itmek istiyorsunuz? Bugünlerin yarınları var, hesabını sorarlar bunun. Mesele, bu sektörde birlik beraberlik olamamasıdır.
Mersin’de büyük bir oyun oynanıyor
Bunun için de siyaset var, etnik ayrım var… Mersin’de kirli bir oyun oynanıyor. Kimse farkında değil. Bilerek veya bilmeyerek birileri bu yaraları kaşıyor. Hassas bir bölge olan Mersin’de konuya İçişleri Bakanlığının müdahil olması lazım. Oradaki otobüsçüleri etnik kökenine göre kimsenin ayırmaya hakkı yok. Bizim meslektaşlarımıza bu elbiseyi kimse giydirmemeli. Maalesef, bu ayrımcılık yapılıyor, ama hiç doğru bir şey değil. “Çözüm süreci” derken çözümsüzlüğe taşıyan adımların atılmaması lazım. Biz bunu yapan insanları sorumsuz olarak adlandırırız. Yapılan şeyler son derece yanlış. Mersin’de sürdürülebilir politika yok.
Bu otogar yaşamaz
Mersin Belediye Başkanı’nın bu projeye başlamadan önce, Mersin’den günde kaç otobüs kalkıyor, günde kaç yolcu hareket ediyor, bunların ortalama ücreti ne kadardır, Mersin otogarının ürettiği günlük ciro ne kadardır gibi soruların cevabını araştırmasını isterdim. Mersin otogarının günlük yıllık cirosu şu kadar, bu cironun içinde benim esnafım olan işletmeciler, acenteler bu cironun yüzde 10’unu alıyorlar. Benim yapacağım yatırım, bu yüzde 10’un getiriyi aşmaması lazım. Aksi takdirde buradaki gelirler buradaki giderleri karşılayamayacağı için buradaki adam ödeme yapamayacak. Bu önemliydi ve yapılmadı. Mersin ölü bir otogardır. Mersin’e on numara büyük bir elbise giydirmeye çalıştılar. O otogarda bırakın kiraları, yarın aidatları ödeyemeyecekler.
Bakanlık bizimle ilgilenmediği için…
Yeni otogar yapıyoruz burası daha iyi olacak daha çok para kazanacak anlayışının yıkılması gerekiyor. Kardeşim, yolcu sayısı mı arttı? Yok. Mersin’in yolcu sayısı belli. Oradaki ciro, komisyon, esnaf geliri belli, bunu aşan bir maliyet getirdiğin zaman bu iş yürümeyecek. Belediye başkanları sorumsuz hareket ediyor. Bakanlığı göreve çağırıyoruz. Bu aslında bizim bakanlığın, sektöre sahip çıkmamasından kaynaklanan bir sorundur. Türkiye’nin her yerinde herkes istediği büyüklükte otogar yapsın, otobüsçü gitsin bu parayı ödesin? O zaman benim Bakanlığım nerede? Otogarların ulusal zincirin halkaları olarak görülmesi lazım. Ulaştırma Bakanlığı, ulaşım sistemlerini yöneten bir bakanlık olarak, belediye ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte otogarı şehir içi toplu taşıma ile entegre edecek, etmek zorunda. Otogarın büyüklüğü ekonomiye aykırı olmayacak, toplu taşıma içinden geçecek. Bakanlığın bunları yapması lazım.
Ders çıkarılmalı
Mersin bir yaradır. Bir şekilde çözülecek. Bir orta nokta bulunacak. Mesele bundan sonra yeni Mersinler yaratmamaktır. Yeni Mersinlerin yaratılmaması için adım atmaktır. Mesele, otogar projelerinde sorunları, doğmadan çözmektir. Mersin uç bir örnektir. Bizim Mersin’den ders çıkarmamız gerekir. Mersin otogarının projesi yapılırken bu otobüsçü neredeydi, niye destek istenmedi? Otogar projesi bittikten sonra bir şey yapılamayacağını görüyoruz.
Mimarları da sorumluluğa çağırıyorum
Mimar meslektaşlarıma da şunu söylüyorum; lütfen otogar projelerini şan şöhret, başkasının parası ile zevk tatmin etme yeri olarak görmesinler. Otogar projeleri fonksiyon projeleridir. Kentsel bir ihtiyaçtır. Kentin ihtiyaçları, kentin ekonomisi ile doğrudan ilişkilidir. Onun için otogar projelerinin ölçeğini, konumunu, proje konseptini, iklimlendirmesini, bilimsel gerçeklere uygun yapsınlar. ■