Geçtiğimiz haftanın iki önemli etkinliğinden izlenimlerle başlayalım. Biri, Dünya Otomotiv Konferansı. İngiltere menşeli organizasyon şirketinin daveti üzerine, “Bağlı Araçlar ve Akıllı Ulaşım Sistemleri” panelinin moderatörüydüm. Konuklarım; Deloitte'un 5 endüstri grubunun bağlı olduğu partneri Özkan Yıldırım, Ericsson'un MEA bölgesinin Industry ve Society Unit'in Başkanı Alp Uysal ve Türk Telekom'un Kurumsal Çözümler ve İş Ortaklığı Bölüm Direktörü Esat Sönmezer. Konuşmacılarımızın paylaşımları dikkat çekiciydi. Örneğin, Özkan Yıldırım, Deloitte'un uluslararası deneyim ve izlenimlerine dayanarak, 2040 yılına geldiğimizde dünyada otomotiv satışlarının yüzde 40’lar seviyesinde azalacağı öngörüsünü paylaştı. Evet, beklenen, otomotiv satışlarının çarpıcı şekilde azalması. Bunun en büyük etkeni 'shared economy' olarak tanımlanan 'paylaşım model'li araç kullanımları. Bu gelişmeyi sağlayacak en büyük etkenlerden biri de otonom araçlar. Amerika otomotiv sektöründeki 2 trilyon dolarlık pastanın, mevcut durumda, yüzde 30’unu üreticiler, yüzde 30’unu banka ve sigortacılar, yüzde 30’unu da devletin aldığını paylaştı. Bu oranların teknoloji firmaları lehine, günden güne artacağını; global üretici firmaların teknoloji lideri firmalarla iş ortaklığı anlaşmalarına gittiğini belirtti. Teknoloji lideri firmalar olarak da Silikon Vadisi'ndeki genç girişimcilerden bahsediyoruz.
Ya vergiler ne olacak?
Güncel konularımızdan, vergilerin, 2040’larda düşeceği öngörüsü de otomotiv üretiminin yüzde 40’lar seviyesinde azalacağı öngörüsü kadar çarpıcıydı. Elektrikli araçlardır, otonom araçlardır; bizim bu teknolojik gelişmelerde aktif rol alabilmemiz ve bu topraklardan oyuncu çıkartabilmemiz için; üreticilerimizin teknokentlerdeki girişimcilere daha da yakın olması gerektiğine inanıyorum. Tekno girişimcilerimizde Silikon Vadisi'nin gündemlerindeki teknoloji fikirleri, uygulamaları mevcut. Örneğin İTÜ Arı Teknokent'te, üreticiler olarak buradaki gelişmelere daha da yakın olarak, bu teknolojik girişimleri kendi bünyemizde hayata geçirmenin yollarını aramalıyız. Yoksa, dünyadaki gelişmeleri izlemeye, burada paylaşmaya ve tonlarca parayı yurtdışına göndermeye devam edeceğiz.
Akıllı Sistemlerde Güvenlik Sorunu
Paneldeki diğer başlıklara baktığımızda Ericsson'dan Alp Uysal’ın bu akıllanan, bağlanan araç ve sistemlerdeki güvenliğe dikkat çekmesi çok yerindeydi. Teknoloji düşündüğümüzden de hızlı gelişiyor. Araçları birbirine bağlamaya geçtik, akıllı sistemleri hayata geçirdik. Peki bunların güvenliği ne olacak? Sadece sistemlerin değil, bu araçlarda ve sistemlerde kullanılan kişisel bilgilerimizin paylaşımı dahil güvenlik konusunun başlı başına ele alınması gereken bir konu olduğunu vurguladı. Biliyorsunuz, daha yakınlarda Amerika'da, biri tren yolunda diğeri Tesla'nın araçlarında hackleme sorunu yaşandı. Diğer örnek, Ekim ayı sonlarında Amerika'da yoğun olarak kullanılan sitelere internet erişimi yavaşladı. Nedeni de bir siber atak. Uzaktan kontrol edilebilen çok sayıda bilgisayarın, sitenin ya da sistemin yer aldığı sunucuya aynı anda, çok sayıda istek göndermesi sonucu siber atak gerçekleştiriliyor. Böylelikle sunucunun kapasitesi zorlanıyor, aşılıyor ve bir süre sonra sunucu hizmet verememeye başlıyor. Benzerinin birbirine bağlanabilen binlerce otomobile yapıldığını düşünün? Ya da şehrin akıllı ulaşım sistemlerine yapıldığını? Yeraltında metrolarda mahzur kalan binlerce insan… Anlamsız bir şekilde kontorülümüzden çıkan, ayrı yerlere giden otonom araçlar...
Türk Telekom'dan Esat Sönmezer, ileride araçların yakıt istasyonlarından çok baz istasyonlarına ihtiyacı olacağını, 'connected car' projeleri için mümkün olduğunca tek platform kullanılmasını, kapsama alanına ve endüstriyel cihazların seçimine muhakkak dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Sistemin kompleks yapıda olması, siber atak yapılan yüzeyin genişlemesi, cihazların siber güvenliği, müşteri bilgilerinin gizliliğinin sağlanması, veri sahipliği gibi konuların 'bağlı araçlar' bileşenlerinin getirdiği güvenlik konuları olduğunu vurguladı.
Transist Fuarı
İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Transist 2016 Fuarında, İETT ve TÖHOB’un (Tüm Özel Halk Otobüsçüleri Birliği) ortaklaşa düzenlediği çalıştayda, sektörümüzün kıymetli hocası Kemal Karayormuk ile birlikte moderatördük. Özel halk otobüsçüleri, gelişmeye açık alanlarını, sektörde olası fırsatları, tehditleri ve güçlü yönlerini sıraladılar. Çok verimli bir çalıştaydı. Bu çalıştaya hazırlıklı gelmeleri, açık yüreklilikle gelişmeye açık alanlarını paylaşmaları; diğer taraftan, İETT'nin bu konuları çözmeye ortak akılla eğilmeye çalışması ve başta İETT Genel Müdür Arif Emecen Bey başta olmak üzere, İETT yöneticilerinin de bu vizyoner yaklaşımları takdire şayan. Akıllı Ulaşım Sistemlerinin şehiriçinde kurgulanmasında en büyük oyunculardan biri, özel halk otobüsçüleri.
Üreticisiyle, uygulayıcılarıyla, teknokentteki girişimcilerimizle Akıllı Ulaşım Sistemleri teknoloji dalgasını yakalayacağız; yeter ki kurumlar arasındaki sinerjiyi biraz daha artıralım. ■