Dünyanın giderek sanal paraya döndüğü, akıllı sistemlerin yeni düzenlemelerle hayatımıza çok daha etkin girdiği bir dönemde otobüsçüler klasik yöntemlerle yollarına devam ediyor.
Sektörün şu anda cirosu 4 milyar Euro’dan, 2 milyar Euro’ya kadar düştü. Otobüste kârlılık sıfırın altına düştü. Bu çarkların böyle dönmeyeceği belli. Bireysel otobüsçü yok, kiralamalarla yolumuza devam etmeye çalışıyoruz. Bunların bedelinin ödenip mi, ödenmeyeceği belli olmayan bir döneme girdik.
Sektör yatırımcı bulamıyor
Bu darboğaz sektörü uçurumun kenarına sürüklüyor. Sektör kendi içinde dönüp duruyor. Nusret Ertürk’ün, gazetemizde de yer alan, İspanya’da yaptığı incelemeden çıkan sonuç şu: İspanya’da acente komisyonu, ücretsiz servis hizmeti yok. Dolayısıyla onlar para kazanıyor işte aklını kullanıp kullanamamak burada ortaya çıkıyor.
Eski günler mazide kaldı
Biz hala eski alışkanlıkları devam ettirerek, eski günlerimizi arıyoruz ama eski günler mazide kaldı. Kimse anlamıyor anlamayacak, geleceğe bakmak lazım. Sektörün kendi değişimini kendi dönüşümünü yapması lazım.
Birlikte çözüm üretmek
Bunun için de bir araya gelmek lazım. TOF’un TOFED’in yapabilecekleri sınırlı. Havanda su dövmeye devam ediyoruz. Ama projelerimizin ayağı yere basıyor mu, basıyor. Tek tek konuştuğumuz zaman evet doğru, böyle olmalı diyor. Peki, neden yapmıyoruz bunu?
Yeni ortaklıklar kurmak lazım
Bir araya gelememenin nedeni var bu nedenleri ortadan kaldırmak lazım. Yeni ortaklıklar kurmak lazım. Otobüs işletmeciliği kendi imkanlarından dev bir şirket yaratabilir. Rahmetli Saffet Ulusoy U.N. RO-RO’yu 1 milyar doların üzerinde değerle satışını yaptı.
Yapılacaklar net!
Bu süreçte ben şunu söylüyorum; sektörde yapılması gerekenler o kadar net ki. İstanbul’dan Çorlu’ya, İstanbul’dan İzmit’ e kadar giden bir arabanıza önce servis memuru koyacaksınız, ikram dağıtacaksınız otogarlara çıkış parası vereceksiniz, otoyollara bedeller ödeyeceksiniz, ondan sonra para kazanamıyorum diye oturup ağlayacaksınız… Şimdi gizli gizli ağlıyorsunuz, yarın hüngür hüngür ağlayacaksınız ama hiçbir şey değişmeyecek; sonuçta iflaslar kaçınılmaz olacak.
Onun için sektör kendi geleceğini planlamak zorunda ve bizim mutlaka yer hizmetleri şirketi kurup, bu acente yükünü, servis yükünü sektörün sırtından atmamız lazım.
Ortak yer hizmetleri
Bizim Türkiye genelinde örgütlenip artık ayrıyı gayrıyı bırakıp ortak yapı oluşturup yer hizmetlerini herkesin hisse alabileceği yeni bir yapıya kavuşturup paralı hale getirmemiz lazım.
Sürücü yetişmiyor
Firma sayısının azalması lazım. Firmaların da sürücülere hak ettikleri ücretleri vermesi lazım. Şu anda maalesef meslek sürücü yetiştiremiyor.
Çünkü sosyal ve ekonomik haklar o kadar dibe vurmuş durumda ki, otobüslerde çalışan sürücülerimiz evlerini geçindiremiyor. Bugün İETT’de çalışan bir şoför 4 bin liranın üzerinde maaş alırken, bizim sektörümüzde 2 bin, 2 bin 400 TL civarında para alıyor. Nereye gidiyor bu sektör? Gideceği yer belli, onun için önümüzdeki günlerde atacağımız adımlar önemli. Ben bu konuda iki türlü çalışma yapıyorum.
Birinci çalışma kapasite kullanım, verimlilik ve altyapı üzerine maliyetleri düşüren bir çalışma. İkincisi bu sektörün nasıl bir araya gelip, nasıl kâr edebilir? Sektör Batı Avrupa’da, hep söylüyorum Eurolines bilet satış birliği, Star Alliance kıtalararası ortak çalışma modelidir. Bunları oraya çıkaran sebepler bizden çok farklı değil, onun için bu sektör kendi Eurolines, kendi Star Alliance’ını kurmak zorunda.
Buna büyükler önayak olmazsa, küçüklerin akıllı olup adımlara destek vermesi, gerekirse küçük sermayelerle bu süreci kendileri belirleme şansını elde etmeliler. Ama esas olan firma sayısını azaltıp büyük firmaların gölgesinde ama herkesin söz hakkı olduğu yeni bir katılımcı düzen kurulması lazım.
Söylüyorum işte 10 bin hisseli 20 bin hisseli yer hizmetleri şirketi kurar, yolcu toplama merkezleri veya yolcu transfer merkezleri yaparsınız. Bu yolcu transfer merkezlerinin sayısı son derece az olur. Komisyonları verirsiniz, oraları işletirsiniz. Kafeteryaları işletirsiniz, servisi paralı yaparsınız… Otobüs işletmeciliği yeni bir dönemi, geleceği kucaklar ve ciddi para kazanır. Büyük firmalarımızın gerek sahip gerekse yöneticileri böyle bir oluşuma gitmedikleri ve kafalarındaki önyargıları kaldırmadıkları takdirde, birbirine vurmaya devam edecekler. Kim erken yıkılırsa yıkılacak, diğeri de ayakta kalamayacak. ■