Türkiye’de sürücü kurslarında tekdüze eğitim veriliyor. İnsanlar, araç kullanmayı yollarda doğaçlama ile öğreniyorlar. Bunun faturası ağır oluyor. Kaza olarak, ölüm olarak, sakatlık olarak maddi manevi zarar olarak karşımıza çıkıyor.
Araç sayısı artıyor
Her zaman söylüyoruz, terör bir gün bitecek ama trafik terörü her geçen gün artarak karşımıza çıkacak. Bu anlamda eğitim ve denetimin trafikteki ulaşımdaki önemi çok büyük. Özellikle toplu ulaşım daha fazla tercih edilmeli, ama sürücü lisans sisteminin yeniden düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle sürücü kurslarının nitelikli olarak birbirinden ayrıştırılması lazım. Ticari araç sürücülerinin, kullandıkları taşıt tipine göre ehliyet almaları lazım. Bugünkü B tipi ehliyeti ilkokula benzetirsek, yukarıya doğru çıktığımız zaman midibüs, minibüs, kamyonet gibi taşıtlara çıkışta, her geçişte yeni bir lisans yeni bir eğitim gerekiyor.
Eğitim değerlendirme demektir
Bu eğitim sürücü anlamında değil, özellikle psikolojik, pedagojik birtakım değerlendirmeler, SRC belgelerinin altının doldurulması, psikoteknik donanım demektir. İşte, bugün yaşanan cinayetin sonucu ortada. Her önüne gelen ticari araç sürücüsü olmamalı. Ticari araç sürücülerine mutlaka ek eğitimlerin verilmesi lazım. Yolcuya yönelik davranıştan tutun, araç kullanımına kadar birçok eğitimden geçmesi lazım.
Büyük otobüslere geldiğimiz zaman, toplu taşıma araçları diyoruz, kentiçinde kentlerarasında bunlar da yine ayrı bir birikim istiyor. Uzun yol tecrübesi istiyor, uzun yol ile ilgili eğitim istiyor. Eğitmek ve denetlemek. Eğitmeden denetim yapmanın hiçbir anlamı yok.
Bugünkü eğitim sisteminin ulaşımda yeterli olmadığını, sürücülükte yeterli olmadığını, hepimiz biliyoruz. Bunları ne kadar denetlerseniz denetleyin sonuçta, vermediğiniz şeyi alamazsınız. Bu anlayışla, bizim sürücülük sistemimizin yeniden gözden geçirilmesini defalarca yazdık söyledik. Değişen fazla bir şey yok.
İleri sürücülük teknikleri
Bugün Türkiye’de çok ciddi anlamda ileri sürücülük tekniklerini uygulayan özel kurumlar var, ama zorunlu değil. Bunları zorunlu hale getirmek ve bazı sürücü lisansı veren kurslarda, bunların da içinde bulunduğu, üst yapılar oluşturmak lazım. Bu da yetmiyor, sürücülerin fiziki alanlarda eğitilmesi lazım. Okuyarak şoför olunmuyor, sürerek olunuyor. Her aracın ayrı bir sürüş biçimi var. Bugün özellikle karlı havalarda yaşanan kaza sayısına bakıldığında sürücülerimizin eğitimlerinin ne kadar yetersiz olduğunu ve hazırlıksız olduklarını görüyoruz. Bizde dört mevsim birden yaşandığı için sürücülerin işi daha zor. Mevsim dönüşlerinde, karlı havalarda yağmurlu çamurlu havalarda kaza sayılarımız artıyor. İnsanlar kaza yapmadan önce onları eğitmek öğretmek lazım.
Asıl önemlisi denetim
Denetime gelince, her şeyi devletten bekliyoruz anlamında söylemiyorum bunu. Özellikle çok taşıt çalıştıran firmaların da kendi eğitimlerini vermeleri lazım. Bizim, sürücülerimize destek eğitimi vermemiz lazım, ileri sürüş teknikleriyle otobüsün tipine göre nasıl kullanılması gerektiğini, kaygan zeminlerde ne yapılması gerektiğini, kuru zeminden kaygan zemine geçişte neler yapılması gerektiğini, nasıl davranılması gerektiğini, araç ivmelenmesinin ne olacağını… bilgilendirmemiz lazım.
Eğitiyor ve denetliyoruz
Tırların kaymasından sürekli yollarımız kapanıyor. Tırlar çok parçalı taşıtlar olduğu için bunları kullanmanın apayrı bir eğitimi olmalı. Onların sürücüleri bunu yolda kaza yaparak öğrenmemeli. Onun için ben sürücülerin eğitiminde likit yükler, parça yükler, büyük ağır yükler çok parçalı körüklü taşıtlar veya dorseler gibi ayrıntıları da içeren, sürücünün taşıdığı yükün bilincinde olmasını sağlayacak eğitimin verilmesinin gerekliliğini söylüyorum. Biz kendi sürücülerimize, usta şoförlerimizden ve dışarıdan da destek alarak çok boyutlu eğitim veriyoruz. Sürücü eğitiminde akademi gibi çalışıyoruz. Ondan sonra da bunları denetliyoruz tabii. Eğitim ve denetim paralel yürüdüğü zaman bir anlam ifade ediyor. Eğitim, denetimin önünü açıyor. Kişiyi denetlenebilir hale getirmemiz lazım. Onun için trafik kazalarının Türkiye’de çokça yaşandığı, araç sayısının giderek arttığı sosyal ekonomik sonuçlarının çok ağır olduğu bir süreçte en az terör kadar önemli olan bu konunun ülkeyi yönetenlerin sorumlu olduğuna inanıyorum. Yani gerek siyasiler gerek bürokrasi gerekse meclisteki komisyonlarımız ve akademisyenlerimiz sürücülük mesleğinin içinde bulunan yöneticilerimizle bir araya gelerek bu yaraya parmak basmalı.
Türkiye’de psikoteknik uygulanmıyor.
Maalesef kanunlar kağıt üstünde kalıyor, uygulamada sıfırız. SRC belgesinin, psikotekniğin altı boş. Bu ülkede 30 liraya SRC belgesi satılıyor. Yetkililere de söylüyorum bunu araştırsınlar baksınlar! 30 lira verip belgeyi alan birçok deli bugün trafikte dolaşıyor. Psikoteknek eğitimlerinin layıkıyla verilmesini istiyoruz. Sadece ticari araç sürücülerinin değil, bütün sürücüler için zorunlu olması gerektiğini söylüyoruz. Yani akli ehliyet almalı sürücü olacak kişiler. Psikotekniğin altının boş olması, yaşanan bu cinayetlerin sebebidir. ■