Belçika’da, sürücüsüz minibüs deneyiminden sonra, geçen hafta sürücüsüz metro deneyimini de gerçekleştirdik. Öyle uzaklarda değil, Üsküdar-Yamanevler seferini gerçekleştiren metro, sürücüsüz. 80 km hıza kadar ulaşabiliyor. Taşıma kapasitesi ise tek yönde saatte 65 bin yolcu. Ülkemizin ilk sürücüsüz metrosu. Dünyada kaç şehirde var diye bakınca, 37 şehirde 55 hatta sürücüsüz metroların faaliyette olduğunu görüyoruz. Metroya sahip şehir sayısının 157 olduğunu göz önüne alırsak, metrolu şehirlerin yüzde 25’i sürücüsüz metrolu. Hatırlarsanız geçen haftalardaki bir yazımda, sürücüsüz araçlarda otonom seviyesine göre 6 kategoride sınıflandırıldığından bahsetmiştim. Peki, bu metrolarda da sınıflandırma var mı? Evet, burada da otomasyon düzeyine göre 4 sınıflandırma yapılıyor.
İlk 2 kategoride makinist var, 3’üncü ve 4’üncü kategoride makinist yok; ama 3’üncüde tren görevlisi var. Treni hareket ettirme ve treni durdurmayı, birinci kategoride makinist gerçekleştirirken, diğer üç kategoride bu işlemler otomatik. Bu kategorileri birbirinden ayıran en önemli işlemler, kapıların kapatılması ve aksaklık durumunda işletme konuları. 1’inci ve 2’nci kategoride kapıların kapatılmasını ve aksaklık durumunda işletmeyi makinist yaparken, 3’üncü kategoride bu işlemleri tren görevlisi yapıyor. 4’üncü otomasyon kategorisinde ise, bu işlemler de otomatik gerçekleştiriliyor. Bu sınıflandırmalar ışığında, bizim Üsküdar-Yamanevler hattında faaliyete geçen sürücüsüz metro hangi sınıfa giriyor diye bakacak olursak; makinisti yok, tren yetkilisi de yok, kapı kapanmaları da otomatik gerçekleştiriliyor. Bu durumda 4’üncü otomasyon kategorisindeki sürücüsüz metrolardan.
Araçiçi Sterilizasyon ve Dezenfeksiyon
Toplu taşımayı kullanan herkesin aklına gelen bir soru vardır: Milyonlarca insanın kullandığı bu araçların içi nasıl sterilize ve dezenfekte ediliyor ya da ediliyor mu? Hastalıkların en kolay bulaşma potansiyeli olan yerlerin başında toplu taşıma araçları geliyor, malumunuz üzere. Başımızı yaslayarak yolculuk ettiğimiz şehirlerarası otobüsümüzden tutun da, tutamakları tutarak yolculuk ettiğimiz kentiçi otobüslerine kadar bütün bu araçların sterilize ve dezenfekte işlemleri için de çeşitli teknolojiler kullanılıyor. Çoğu kimyasal içerikli çözümler. Sterilizasyonu sağlamaya çalışırken, kimyasal içerikli çözümler nedeniyle araç da o aracı kullanan yolcular da başka bir problemlerle karşı karşıya kalıyorlar. En doğru çözüm yine organik içerikli çözümlerden geçiyor. İTÜÇekirdek’in başarılı girişimcilerinden Nanomik’in çözümüyle sağladığı faydalardan biri de, bu araç içi sterilizasyon ve dezenfeksiyonu organik içerikle gerçekleştiriyor oluşu. Bu girişimcinin patenti de kendisinde olan çözüm ile sadece araçları arındırmıyor, gıdadan kozmetiğe, meyveden raftaki malzemelere kadar ürünlerin küflenmesini yine doğal yöntemlerle geciktiriyor. Gerçekleştirdikleri çözüm, en basitinden, küf oluşmasına neden olan bakterileri yok eden zararsız mikroorganizmaları barındıran içerik üretmek. Şu an, özellikle meyve-sebze üretimi fazla olan illerin ticaret odalarının talepleri üzerine görüşmeler yapıyorlar. Oraların ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, özellikle belediyelerin toplu taşıma araçlarının sterilizasyon ve dezenfeksiyonu için bu girişimciyle görüşmelerinde fayda olacaktır.
Şehirlerarasında Kamera Zorunluluğu
Yeni Karayolu Taşıma Yönetmeliği 8 Ocak’ta yayımlandı. Yeni yönetmelikle gelen düzenlemelerden biri, şehirlerarası ve turizm otobüslerinde de iç-dış kamera ve kayıt zorunluluğu. Bu yeni düzenlemenin de 2019 yılı sonuna kadar hayata geçirilmesi bekleniyor.Kentiçi toplu taşıma araçlarında ise özellikle UKOME’lerin aldığı kararlarla iç-dış kamera ve kayıt zorunluluğu 2014 yılından beri hayata geçmiş durumda. ■