Otonom otomobillerin testlerini takip ederken peki otobüslerde durum nedir diye baktığımızda, 12 ülkede testlerine hatta bazılarında kullanıma başlandığını görüyoruz. Bu ülke ve şehirleri şöyle sıralayabiliriz: Amerika’da Washington, İsviçre’de Sion, Singapur'da, Hollanda’da Amsterdam, İngiltere’de Londra, Finlandiya’da Helsinki, Fransa’da Lyon, Çin’de Zhengzou, İspanya’da Leon, Rusya’da Volgagrad, Avustralya’da South Perth ve sıkı durun Yunanistan’da Trikala... Testler ve kısa menzilli kullanımlar; üniversite kampüslerinde, parklarda, iş merkezlerinde, otellerde, fuar alanlarında başlamış durumda. 20 kişiliğe kadar çeşitli kapasite ve boyutlarda; 15 km/saatten 67 km/saate kadar değişen hızlara sahip otobüslerle yapılıyor. Tabii, burada öncelikli konu, aracın kapasitesi ve hızından ziyade, otobüsün sürücüsüz olarak trafikteki gelişmeleri algılayıp aksiyon alabilme yetisinin testi. Bu da testler yapa yapa gelişebilecek bir konu. Örneğin, İsviçre'de test sırasında otobüsün yolda nedensiz durduğunu fark ediyorlar. Yakından incelediklerinde görüyorlar ki, yol kenarına sarkmış ağaç dalını bir engel olarak görüyor ve otobüs kendi kendine frene basarak duruyor. Ya da bazı testlerde, açık, güneşli bir havada, diğer araçlardaki beyaz renkli kaportayı fark etmede problemler yaşandığı görülüyor. Hatta bu nedenden dolayı trafik kazası da yaşandı. Testlere başlanan ülkeler listesinde, gözümüz 'otobüs üretim üssü' olan ülkemizi de arıyor. Lakin henüz bu listede yer alamadık. Bir TÜBİTAK projesi ya da AB fonlamasıyla, bir üretici firmamızın da otonom otobüs çalışmalarını başlatması, bir belediyede ya da başlangıçta kendi üretim kampüsünde testlerine başladığını duyurması ne güzel olurdu, değil mi?
Yerli Otonom Araç
Üreticilerimizin, 'otobüsü üretmesi kolay da, sürücü davranışlarının analizi, araca aktarılması ve aracın bu doğrultuda hareket etmesi ve trafikteki gelişmelere göre aksiyon alması ne olacak' diye sorduklarını duyar gibiyim. Çok da haklılar. Bu araçların üretiminde en hassas konu, bu sürücü davranışlarının analizi bilgi birikimiyle, otonom aracın 'düşünmesini' ve 'aksiyon almasını' sağlamak. Bu bilgi birikimi için teknokentlerdeki girişimcileri yakından takip etmeyi öneriyorum. Örneğin, İTÜ Arı Teknokent bünyesindeki ödüllü girişimciler arasında, araçların sürüş deneyimlerinden toplanan veriler ışığında, algoritmalar oluşturarak daha akıllı, tasarruflu ve güvenli sürüş deneyimi sağlayan, otonom araçlar için de veri toplama ve konsolidasyon platformu sağlayan bir girişimcisi var - IUGO. Diğer yandan, yine sürücüye aracın önündeki radar ve yapay zekayla, 120 m. önündeki hareketlere göre, araç sürücüsüne durmasını, dikkatli olmasını söyleyen ya da yoldan çıktığında uyarı veren hizmetleri sunan başka bir ödüllü girişimcisi var - Progin. Buradan üreticilerimize de açık çağrıda bulunayım: Henüz bir TÜBİTAK veya AB projesine başvurmadıysanız ya da otonom araçlara yönelik bir çalışma başlatmadıysanız, gelin, ekipte yer alacak, size bilgi birikim ve deneyimlerini paylaşacak ödüllü girişimcilerimizi de dahil ederek benzer projeleri başlatalım. Bunun için benimle irtibata geçmeniz yeterli. Tarafları bir araya getirerek nasıl bir yol alacağımıza yönelik bilgi birikimleri memnuniyetle paylaşabiliriz.
Otonom Araçlarda Ehliyet
Otonom araç, sürücüsüz araç diyoruz da ne olacak peki ehliyetler? Madem sürücü yok, ehliyet de yok mu? Sürücünün vasıflarını araçtan beklediğimiz için araçlara ehliyetleme, belgeleme konusu gündeme gelecek. Bu sefer, aracın mekanik, elektronik özelliklerinin dışında, sürücüsüz de trafiğe çıkmaya hazır olup olmadığının belirlenmesi gerekecek. Araç, trafik kurallarını, işaretlerini biliyor mu, fark edebiliyor mu? Ne kadar uzaklıktaki cisimleri görebiliyor? Renkleri, yolları ayırt edebiliyor mu? Şu an sürücülerden beklediğimiz ve ehliyet alması için sınavlara tabi tuttuğumuz çoğu unsuru araçta arayacağız. Burada, araç üretilirken çeşitli onayları almış donanım ve yazılımı kullanması yeterli olacak mı, yoksa araçlar üretim onayını almak için bu donanım ve yazılımlara sahip araç örneğini akredite bir kuruluşa test ettirip onaylattıktan sonra mı seri üretime geçebilecekler? Bu akredite kuruluş hangisi olacak? Bu konuda görüşlerini aldığım homologasyon duayeni Nurettin Çolak ile görüşmemizde, bakanlık tarafından akredite edilen kuruluşların, hem komponent bazında hem de araca takılmış haliyle sistem bazında testlerinin yapılması ve onay verilmesi gerekeceğini paylaştı. Önümüzdeki dönemde bu test ve onay mevzuatının da doğal olarak hazırlanması gerekecek. Mevzuatı, şimdilik testlerin sonuçlarına göre de şekilleneceğini göz önüne alarak bir kenara bırakacak olursak, temennimiz, 'otobüs üssü' olan ülkemizin de bir an önce, yukarıda saydığımız testlere ve kullanıma başlanan ülkeler arasında yerini alması… ■