Birçok kez değindiğimiz gibi ulaştırmanın, teknik ekonomik sosyal ve çevresel birçok süreçle karşılıklı ilişkisi olmakta, ülkemiz gibi stratejik bir coğrafyada bulunan toplumlar ve sistemlerde ise bu süreç daha komplike bir hale gelmektedir. Dolayısıyla bu komplike sürecin; avantaj ve dezavantaj anlamında geniş bir aralığı olmakta, bu da gönüllü katılımı ve buna dayalı planlı bir sistematiğin ülkemiz için önemini ortaya koymaktadır. Ekonomik ve sosyal yaşamın ayrılmaz bir parçası olan ulaştırma hizmet sektörü, insanlığın varoluşu ile başlayan ve asla sonu gelmeyecek olan bir ihtiyaçtır. İnsanların toplum halinde yaşamaya başlamasıyla yeni birtakım ihtiyaçlar kendini hissettirmiş, gelişme süreci içinde ortaya çıkan her türlü mal ve hizmetlerin talep edilen noktalara aktarılması için çözüm yolları ve ulaşım imkanları aranmıştır. Bilim ve teknolojinin ilerlemesi; toplumların gelişmesi; ekonomik gereksinimlerin, insanların alışkanlıklarının ve kültürel birikimlerinin değişmesi; politik olaylar ve uluslararası etkileşimler ulaştırmayı yönlendiren ve geliştiren çerçeveyi oluşturmuştur.
Ekonominin can damarı
Ulaştırma sektörü, karayolları, demiryolları, havayolları, denizyolları ve bilgi ve iletişim altyapısı ile ülke ekonomisinin en temel unsurlarından biridir. Ekonomik ve sosyal girdileriyle toplumu sürekli etkileyen bir yapıya sahip olan ulaştırma sektörü, üretim sürecinin önemli bir parçasını oluşturması ve önemli yatırımların ekonomide yarattığı etkileri açısından, ülkelerin ekonomik yapıları içinde ağırlıklı bir yere sahiptir. Ekonomisi büyüyen ve zenginleşen dünyada ön plana çıkan güvenli, dakik, daha kısa sürede ve daha konforlu ulaşım istekleri, son yıllarda ulaştırma sektörünün önemini ve gelişiminin giderek artmasına neden olmuştur. Ülkemiz bulunduğu coğrafyanın stratejik özelliği nedeniyle ulaşım sektöründe önemli bir yere sahiptir. Avrupa’yı Asya’ya bağlayan, Ortadoğu’nun kilit ülkesi Türkiye, dünya ülkelerinin özellikle karadan ve denizden bağlantılarını sağlamaktadır. Bu durum ülkemizin önemini bir kat daha arttırmaktadır. Uzun yıllar sürdürülen çalışmalar sonucu ülkemizde kara, deniz ve hava ulaşımında önemli gelişmeler sağlanmış sosyal ve ekonomik kalkınmamızda sahip olduğumuz ulaşım sisteminin de önemli katkıları olmuştur.
AUS kazaları da önler
Gerek şehiriçi gerekse şehirlerarası yolcu ve yük taşımacılığında karayoluna ağırlık veren politikalar sonucu, bu ulaşım modunun en olumsuz yönü olarak ortaya çıkan trafik kazaları da ülkemizin en önemli çözüm bekleyen sorunları arasındadır. 2009 yılı kaza verilerine göre ülkemizde 1 milyon 34 bin 435 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda 4300 kişi hayatını kaybetmiş, 200 bin 405 kişi de yaralanmıştır. Bu sayılara kaldırıldıkları hastanelerde hayatlarını kaybeden kişiler eklendiğinde ölü sayısı daha da artmaktadır. Trafik kaza sayıları sadece şehirlerarası yollarda değil, şehiriçi yollarımızda da oldukça yüksektir. 2010 yılı istatistiklerine göre İstanbul’da toplam 45 bin 658 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda 233 kişi hayatını kaybetmiş, 16 bin 960 kişi yaralanmıştır. Oluşan maddi hasar ise 185 milyon 594 bin 360 TL’dir. Ortaya çıkan bu rakamlar trafik kazalarının ulaştığı boyutları yeterince ortaya koymaktadır. Ülkemizde oluşan trafik kazalarının yaklaşık yüzde 88’inin kentiçinde oluştuğu gerçeğinden yola çıkarak, kentiçi yolcu taşımacılığında, ulaştırma alt sistemlerinin birbirlerini tamamlayacak şekilde entegre edilmesinin ve toplu taşımanın payının artırılmasının, kentiçi trafik sorunlarının çözülmesine getireceği katkılar çok büyüktür. Sadece lastik tekerlekli araçlarla taşımacılığın yapılmasının, beraberinde trafik kazalarını da getireceği gerçeğinden yola çıkılarak modlar arası dengenin kurulması gereklidir. Kentiçinde meydana gelen trafik kazalarının ortaya çıkardığı, gerek sosyal gerekse ekonomik olumsuzlukların çözümü için kentiçinde toplu taşımacılığın payının artırılmasının önem taşır ve doğuracağı olumlu sonuçlar ile bunlara ek olarak Akıllı Ulaşım Sistemlerinin kullanımı trafik kazalarını azaltmada büyük rol oynar.
Gelişmiş ülkelerdeki durum…
Avrupa ülkelerinde (EU 27) son verilere göre yolcu taşımacılığının yüzde 83,5 karayolu, yüzde 7,7 demiryolu, yüzde 8,2 havayolu ve yüzde 0,6 denizyolu ile yapılmaktayken (32), ABD’de yolcu taşımacılığı yüzde 87 karayolu, yüzde 0,8 demiryolu ve yüzde 12,2 havayolu ile yapılmaktadır (31). Türkiye’de ise yolcu taşımacılığının yüzde 91’i karayollarıyla, yüzde 2,2 demiryolu, yüzde 0,3 denizyolu ve yüzde 7 havayolu ile yapılmaktadır. Tabloda Avrupa Birliği (EU 27) ülkeleri, ABD, Japonya, Çin ve Türkiye değişik ulaştırma modları için yolcu trafiği verilmiştir. Bu tabloda da en çok yolcu taşımacılığının dünya genelinde karayolu ile yapıldığı görülmektedir. ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri için yolcu taşımacılığında ikinci sırayı havayolları alırken, Japonya’da demiryolları karayolları taşımacılığını takip etmektedir. AB ülkeleri ve Japonya’nın demiryolu kullanımı diğer ülkelere kıyasla çok daha fazladır. ABD’nin nüfus ve yüzölçümü düşünüldüğünde denizyolu ulaşımının yolculuk için tercih edilen bir ulaşım türü olmadığı da tabloda görülmektedir. AB ulaştırma politikaları kullanıcılara, çalışanlara ve tüm topluma sosyal ve çevre açısından kabul edilebilir, güvenli bir ulaştırma ortamının sağlanması; ulaştırma güvenliğinin iyileştirilmesi; ülkeler arası mevcut yasal düzenlemelerin yapılması (harmonizasyon); çok türlü ulaştırmanın geliştirilmesi; ulaştırma kaynaklı sera gazlarının azaltılması; altyapının geliştirilmesi ve entegrasyonu; yolcu taşımacılığında toplu taşımanın yaygınlaştırılması; akıllı ulaştırma sistemlerinin geliştirilmesi; sınır geçişlerindeki işlemlerin iyileştirilerek transit geçişlerin kolaylaştırılması gibi hedeflere sahiptir. AB’nin modlar arası dengeyi sağlamaya yönelik politikalarına karşın, karayolu taşımacılığı halen üstünlüğünü korumaktadır. Yolcu ulaşımında başlangıç ve varış noktaları, yük taşımacılığında ise üretim ve tüketim noktaları arasında aktarmasız bir ulaşım olanağı vermesi, taşıma kapasitesi ve güzergah seçiminde esneklik sağlaması, parça yüklerin daha kolay ve belli mesafelere kadar daha hızlı taşınabilmesi karayolu taşımacılığının başlıca özellikleridir. Bu özellikleri yanında, genelde aktarmalı taşımanın söz konusu olduğu demiryolu, denizyolu ve hava taşımalarında tamamlayıcı bir tür olması sebebi ile tüm dünyada karayolu taşımacılığı diğer taşıma türlerine göre daha hızlı bir gelişme göstermiştir.
Hepinize sağlıklı, huzurlu, mutlu ve başarılı bir hafta dilerim. ■