Bugün dünyanın dört bir yanında; belediye otoriteleri ve ulaştırma işletmecileri büyük bir engelle karşı karşıyadır. Şöyle ki ulaşım taleplerinin karşılanmasına çözüm getirilmesi; aynı zamanda hem bir bütçe meselesi hem de çevre bilinci ile ilgilidir. Ulaşım sorunlarının çözülmesi; hem yüksek kalitede bir planlama hem de uygun ulaşım tiplerinin seçilmesini gerektirir. Bu bağlamda; kablolu ulaşım sistemleri artan önemde bir rol oynamaktadır. Tıpkı otobüsler ya da özel araçlar gibi; kent teleferikleri de kendi avantajlarını ve dezavantajlarını içinde barındırır.
Teleferik; istasyonlarda devasa elektrik motorları büyük devir yaparak taşıtları kilometrelerce kablo boyunca istasyondan istasyona taşır. Mimarlar istasyonları gelecek görüşleri ile tasarlarlarken, ulaşım otoriteleri teleferik taşıtlarının tasarım ve donanımını yapar, belediye otoriteleri vatandaşlarına daha yüksek kalite bir yaşamı temin etme adına; ulaştırma imkan gelişiminde ara bağlantıları sağlar.
Fünikülerler ve Teleferikler
Yolcu taşımacılığında ilk modern teleferikler; yerel ulaşımın kent içi vasıtasıydı. 1860’lardan itibaren teleferikler; özellikle -kademe farkının başka şekillerde aşılamadığı- kentin tepelik alanlarında problem çözücü oldular. Performans düzeyleri; Lyon-Fransa’da 1862’de 324 yolcunun üç taşıtlı trenlerle taşınması ile çoktan ispat edilmiştir. Klasik çift füniküler sistemi Avrupa’da ağır basarken, ABD’de, aynı dönemde, her bir taşıtı döngüsel bir halata bağlı olan teleferik sistemi öncelikli olmuştur.
Çok fazla geçmeden; fünikülerler bu kez Viyana Nehri yakınında Leopoldsberg tepesinde gündelik yolculuklar için kullanılmaya başlandı. Aynı zamanda gezi süresi sınıflandırma esasına dayalı olarak kısa mesafe teleferikleri; sergi ve eğlence parkları ile donatıldı (Hamburg, Berlin, Milano, Venedik, Cenova, Stockholm, Viyana vd). Nihayetinde 1907-1908’lerde; benzer sistemlerin kullanımının yük taşımacılığında yoğunlaşması ile birlikte ‘teleferik yolcu taşımacılığı’ için modern bilgi altyapısı oluşmuş oldu.
Asansörler ile kıyaslanamaz
Düşey olarak çalışan asansörlere kıyasla; teleferikler verilen araziye çok rahat olarak uyarlanabilir. Birçok durumda; sonuçta karar vermede kritik öneme sahip olan arazi yapısıdır: füniküler hattı ya da kablolarla yerin üstünde yol alan kabinlerle donatılmış havaray, bazı durumlarda; eğimli bir asansör olan bir füniküler çeşidi optimum çözümdür.
Teleferik sistemi; kolonları birbirine bağlayan çelik halat üzerinde hareket eden taşıtlardan oluşmaktadır. Bu sebepledir ki bu teleferikler çok dik eğimleri geçebilmektedir. Yolunu güzergahtaki diğer kullanıcılarla paylaşan otobüse kıyasla; teleferik kendisi için tasarlı güzergahı boyunca ilerlemektedir. Otomatik kontrol sistemiyle donatıldığında; sadece birkaç personel ile yüksek düzeyde ulaşım kapasitesine erişmek mümkündür.
Kablolu sistemler; gerek mimari gerekse de şehir planlama açısından kente birçok kazanım sunar. Sistemi oluşturan her ana elemanın tasarımı kendine özgüdür. Örneğin; istasyonların mimarisi ve inşa şekli, kabin ve taşıtların tasarımı gibi.
Havaray kolonları sabitlenmek zorundadır
Şehir Planlaması açısından; havarayların güzergah boyunca az yer kaplamaları, sadece kolonların zemine mesnetleniyor olması büyük önem taşımaktadır. Buna ilaveten; nehirler, yollar, hendekler ve diğer engeller bağlanabilir, böylece parklar, koruma alanları, sergi yerleri ve diğer alanlarının herhangi bir ulaşım güzergahı ile bölünmesi tehlikesi kalmaz. Havaraylar; zemin ya da yapılar üzerinde (köprü, kolon ya da tüneller gibi) ilerler ve teleferiklere nazaran daha çok yer gereksinimi vardır. Bununla beraber; mümkün olan en kısa mesafe boyunca en dik yamaçları geçme kabiliyetindedirler ve bu sistemin alan ihtiyacının kurplu bir yola nazaran daha az olduğu anlamına gelmektedir.
Kablolu Sistemler; modern trafik mühendisliği talepleri ile örtüşmektedir, bunun için birçok toplu taşıma sistemine uyarlanabilir. Sistemler; mimari ve estetik açısından da tüm ihtiyaçlara cevap verdiğinden, zamanla bu ulaşım moduna talepler artacaktır. Kablolu sistemler aynı zamanda kent görünümünde de bir devrim niteliğindedirler.
İstasyonlar
Geleneksel demiryolu sisteminde kullanılan istasyon mimarisi; teleferik istasyonlarıyla büyük benzerlikler göstermektedir. Yolcular istasyona giriş anından itibaren, yönlendirilmeleri, trenlerin geliş gidiş saatleri hakkında bilgilendirilmeleri, bilet satış yerleri, tüm bilgilendirme panoları; raylı sistemlerle aynıdır.
Eski demiryolu istasyonlarının işlevselliği; aynı zamanda modern teleferik sistemlerine de aktarılabilir. Böylelikle; bu durumda teknik bakış açıları göz önünde bulundurulmalıdır. Bir teleferik sisteminde taşıtta herhangi bir motor, fren, kontrol paneli yoktur, sadece ufak bir sistem vardır. Bütün bunlar teleferik imalatçısıyla mimarların hassas hesaplarınca; istasyon yapısında yerleşiktir.
En az iki istasyon gereklidir ki (arzu edilen ortalamalarda) bir tanesi sürüş ve frenleme aygıtlarını barındırırken bir diğeri de sabit gergide kabloların çekim aygıtlarını barındırır. Kabin ya da taşıtların istasyondaki kabloda ayrık çalıştığı sistemlerde; istasyon içerisindeki hareketlerinin sağlanmasında bir destek yapısı ihtiyacı vardır. Sürekli bir ihtiyaç olmayan bir barınma hattı yardımıyla taşıtların bakım ve onarımları daha rahat gerçekleştirilir. Dahası; kullanılmayan araçların garaja alınması sistemin enerji tüketimini düşürür.
Arka Plandaki Teknoloji
Bir kablolu sistemde; motor, vites kutusu ve frenler -otobüste olduğu gibi- yolcuların görebileceği şekilde tasarlanmış değildir. Otobüslerde; teknoloji kaporta kısmındadır, fakat kablolu sistemlerde ise bir yapı içerisinde bulunan sürüş istasyonundadır. Kablolu sistemde görünür olan; hareket halindeki kabin ya da taşıtların mekanik istasyon bağlantılarıdır.
Mümkün olan en üst düzey sistem güvenlik ve emniyetini sağlamak için; kablolu sistemdeki bütün ana sürüş elemanları kapsamlı bir sistemde donanımlıdır. Örneğin üç sürüş sistemi vardır:
1. Bir ya da iki elektrik motorlu bir ana sürüş sistemi,
2. Güç şebekesinden bağımsız çalışan yardımcı bir sürüş sistemi ve aynı zamanda
3. Direk sondaj çarkına bağlanan ve kendi motoruyla çalışan bir acil sürüş sistemi. Vitessiz sürüm imkanı da mevcuttur. Bu sistemde; motor vites olmaksızın direk sondaj çarkına bağlanarak kablo çekim sürüşünü sağlar.
Aynı zamanda frenlerde de farklı tasarım imkanları vardır. İşletim boyunca; frenleme -işlevini jeneratörler ya da elektrik kaynaklarınca sağlayan- elektrik motorlarınca yapılır. Ayrıca; direk sondaj çarkınca çalıştırılan bir servis freni ve acil sürüş freni vardır.
Hepinize sağlıklı huzurlu mutlu bir hafta dilerim. ■