Denizin payı arttırılmalı
İstanbul’da modal dağılımda olması gereken deniz ulaşımı payı ‘yüzde 20’ler’ken, bugün bunun çok gerisinde olduğumuz gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu durum; ‘ulaşım bazlı’ olarak adeta ‘denizin kıyısında denize bakmadan yaşamak’ olarak açıklanabilir. İstanbul’daki modal dağılımda karayolu aşırı yüklü bir paya sahipken, karayolunda ‘özel otmobil’ kullanım payı da çok yüksek bir orana sahiptir. Bu; karayolu trafik güvenliğini tehdit eder boyutlarda sonuçlara yol açarken, bütün İstanbul halkını alabildiğine konfor-güvenlik-dakiklik gibi parametrelerden sürekli olarak feragat etmeye zorlamaktadır. Toplu ulaşıma; bütün ulaşım modlarında yönelmek ve bu anlamda daha entegre, konforlu, dakik, güvenli bir hizmeti sunabilmek kısa vadede gözle görülür geri dönüşler almamızı sağlamaktadır ve sağlayacaktır. Bu yılın genel verilerine baktığımızda; Şehir Hatları Genel Müdürlüğü’nün rakamlarına göre ‘şehiriçi denizyolları’mızın ancak yüzde 10’luk doluluk kapasitesi ile çalıştığını görmekteyiz. Bu kapasitenin; yüzde 50’lik düzeylerde dahi kullanılması, ilaveten kabaca bir milyon yolcunun denizyoluna çekilmesi demektir. Ortalama; İstanbul’da bir otomobilin 1 ila 2 yolcu taşıdığını düşündüğümüzde; bu ‘trafikten 500-600 bin aracın’ çekilmesi demek olacaktır. Yakın dönemde katıldığım bütün TV-radyo programları ve demeç verdiğim gazete-dergi ve net portallarında; ‘köprülerde devam eden geniş çaplı tadilatlar neticesinde ortaya çıkan talebin deniz ulaşımına yönlendirilmesi’ fırsatının doğduğunu ve bunu doğru yönetebileceğimizi ifade ettim ve bunu rakamlarla açıkladım ve yorumladım. Eşsiz bir Boğaz’a sahip olup da trafik yönünden burayı atıl vaziyette bırakıyor oluşumuzun tutarsızlıklarını ortaya koydum. Boğaz yolumuzu kullanan uluslararası büyük tonajlı yük gemilerinin daha akılcı yöntemler ve ileride hayata geçirilecek büyük yatırımlarla -deniz ulaşımını İstanbul için ideal seviyeye ulaştırmamız anlamında- Boğaz trafiğine oluşturabildiği olumsuz etkilerin tamamen bertaraf edilebileceğini ifade ettim.
Hizmet kaliteli ve seri olur
Yakın geçmişte denenen ‘Boğaz’da kıyıya paralel’ seferler, (Şehir Hatları vapurlarınca Beşiktaş-Ortaköy-Arnavutköy-Bebek vb.) akılcı bir düşünceydi ve gerekliydi. Fakat bu tam olarak istenen sonuçları vermedi. Burada; paralel hatlar boyunca sefer yapacak olan araçların büyüklüğü, talebin iyi yönetilmesi ve benzeri hususlar önemlidir. Mesela; Boğaz sahil boyunca birçok noktada yeterli genişlikte olmayan karayolu hatları üzerinde özellikle yoğun saatlerde; yürüme mesafesiyle on dakika olan Beşiktaş-Ortaköy güzergahı 30 dakikada aşılamayabilmektedir. Bu anlamda; Beşiktaş’tan iyi yönlendirilmiş bir talebe binaen ortaya konan hizmetin sonucu olarak minimum bekleme süreleriyle kalkacak optimum büyüklükteki bir şehir hatları aracı 20 dakikalık bir yolculuk sürecinde, gerekli duraklara uğrayarak Bebek’e ve benzer şekilde diğer iskele duraklarına uğrayarak yolcu taşıyabilecektir. Bu itibarla; halkımızın ulaşım talebi; doğru saat aralıkları-doğru güzergahlar ve doğru araç filoları ile yönetildiği takdirde, kıyıya paralel hat uygulamasının ‘Boğaziçi deniz ulaşımı’mızda etkin ve verimli bir şekilde uygulanabileceği kanaatindeyim.
Zamandan da tasarruf edilebilir
Yine aynı şekilde; Deniz Otobüsleri iç hatlarının yaptığı Bostancı-Bakırköy, Maltepe-Bakırköy, Bostancı-Kabataş ve benzeri seferlerle önemli bir yolcu taşımacılığı gerçekleştirilmekte, üst düzey konfor şartları sağlanmakta ve zamandan önemli kazançlar elde edilmektedir. Örneğin; karayolu ulaşım modu ile -ister özel araç, isterse toplu taşımayla- bir Bostancı-Bakırköy mesafesi saatler alan bir yolculuğu ve trafiğe eklenen ekstra yoğunlukları ifade etmektedir. Aynı güzergah deniz ulaşımı ile ortalama 45 dakikalık zaman değerleri ile alınabilmektedir. Bu seferlerin yaygınlaştırılması, alternatiflendirilmesinin yollarının bulunması; bizlere karayolundan çekilecek önemli bir yükü, zamandan büyük ölçülerde kazancı ve insanlarımıza daha üst konfor parametrelerinde hizmeti ifade etmektedir. Bu hatlar üzerinde; maliyet-zaman-arz/talep ilişkisi-konfor gibi ölçekler bazında optimum bir hizmet düzeyini yakalamak mümkün görünmektedir.
Servisler denize yönlendirilebilir
Deniz ulaşım modunun payının arttırılmasında bir diğer husus da; Boğaz aşan servis araçlarının, bu hizmetini gerçekleştirmesinde ‘denizyolu’na yönlendirilmesidir. Bu bağlamda yapılan araştırmalar, gerekli çalışmalar için uygun arka planı sağlayabilecek değerleri ihtiva etmektedir. Zira ülkemizde, şehiriçi ve şehirlerarası yollarda henüz tam anlamıyla aşamadığımız önemli problemlerden biri; karma trafikte özel araçların ve ağır taşıtların birlikte akışının tam bir karmaşaya dönüşebilmesidir. Bunun için; uzun süredir öncelikli olarak ‘toplu taşıma araçlarına’ saat ve şerit bazlı olarak ‘özel şerit’ uygulamasını önerdim ve bu konuda önemli çalışmalar gerçekleştirdim. Bu bağlamda; servis araçlarının toplu olarak deniz ulaşımına sistematik ve elverişli bir şekilde yönlendirilmesi bizlere önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Bütün bu ortaya koyduğumuz çerçeveyle; öncelikle ‘deniz ulaşımı’nın önemi, yeri ve tarihçesi, mevcut komşu coğrafyalar ve genel anlamdaki kullanım yaygınlığı ve tarzı ile bakış açısını verdiğimiz yazımızı ‘İstanbul’da Deniz Ulaşımı ve Önemi’ne dair geniş analizimizle tamamlamış olduk. Görülmektedir ki; ‘deniz ulaşımı’ -diğer alternatif ulaşım modları ile birlikte- ülkemiz için (İstanbul özelinde de) geniş bir kullanım alanı, imkanı ve gerekliliğine sahiptir. Ve ‘toplu ulaşım’ın yaygınlaştırılıp tercih edilirliğinin arttırılmasının en önemli ayaklarından birisidir. Bu anlamda; modal dağılımın olması gereken noktaya gelmesi ve modlar arası entegrasyonun sağlanmasında; denizyolu da demiryolu gibi -hem şehiriçi hem şehirlerarası hem de uluslararası ulaşımda- önemli bir rol ve etkiye sahiptir.
Ramazan Bayramınızı tebrik eder, hepinize sağlıklı, huzurlu, mutlu ve başarılı bir hafta dilerim. ■