Büyük İstanbul Otogarı, sessiz sedasız şekilde, hiçbir olay olmadan belediye devredildi. Belediye yetkililerine bu süreçte her türlü bilgiyi aktardık, yardım ettik. Bu otogarı yapan hak veya tahsis sahipleri olarak tabii ki, bu yatırımın 25 yıllık olduğunu biliyoruz. Ülkemizde yap-işlet-devret projelerinde, süre bittiğinde devlet mevcut işletmeciye diyor ki, “Şu kadar para ver, sen devam et.” Biz de belediyeden aynı anlayışı bekliyorduk. Bu yatırıma da bunun için girdik. Hayatını, istikbalini buraya bağlayan yazıhaneciler ve otobüsçüler var.
Başkanın ikna edilmesi
Sayın İmamoğlu seçim sürecinde “muhataplarla konuşarak sorunları çözeceğiz” demişti. Bir algı var. Bütün bunları aşmak için Başkan’ın bizi dinlemesi gerektiğine inanıyoruz. 15-20 dakikalık bir toplantıyı bizden esirgememesi lazım. Kişisel bir talep değil, sektörel bir talep var. Sayın Başkan, rica ediyoruz, bizi siz dinleyin. Ekibiniz dinledi zaten. Otogarda kiracının kiracısı olmaz’ anlayışından dolayı bir ön yargı oluştu. Bunu aşamıyoruz.
Ulaşım kimliği
İstanbul Otogarı’nın yıpranmışlığı var, ama mükemmel bir konumu ve taşıyıcı bir gücü var. Dünyanın en büyük otogarı diyoruz. Dünyanın en modern otogarına dönüştürülmesi için hazırlıklarımız var. İstanbul’a bir ulaşım kimliği kavuşturulması lazım. İlçelerde yapılması gerekenler var, cep terminallerinin, transfer terminallerinin hepsini konuşmak istiyoruz. İstanbul’un bütünü için neler yapacağız, sektörün İstanbul’daki geleceği ne olacak, bunları konuşmamız lazım. Turizm taşımacılarının yaşadığı sorunlar var. UKOME kararlarındaki tezatlıklar, kanunsuzluklar var. Bütün bunların düzeltilmesi gerekiyor.
Otogarda kaos yaşanıyor
Kiracı ve hak sahibi konusunun mutlaka Sayın Başkan’la konuşulması gerekiyor. Başkan sanatçılarla bir araya geliyor, fuarlara gidiyor… Yolu açık olsun, tabii ki gidecek ama bir yarım saatini de ulaşımcılara ayırması gerekiyor. Yardımcılarınızla görüştük, çözüm sağlayamadık. Birbirimizi ikna etmek zorundayız. Sizin, ‘muhatapları ile konuşarak sorunu çözeceğiz’ anlayışınızı oluşturmalıyız. Gelin, bize bir yarım saatinizi ayırın. İnanıyorum ki, bizi dinledikçe ‘a, öyle mi’ diyeceğiniz birçok konu olacak.
296 hissedar adına dava açtık
25 yıllık süremiz bitti ama bitmeyen bir hakkımız, devam eden bir davamız var. 296 hissedar adına dava açtık. Tahsis sahiplerinin haklarının yenmesine göz yummayız. Bu yazım Sayın İmamoğlu’na açık mektup olsun. İstanbul halkı adına güzel şeyler yapmak adına adım atalım. Sayın Başkan, inanıyoruz ki sesimize kulak verecektir. Artık tatmin edici cevaplar almamız gerekiyor. Oturup konuşalım; ücretsiz servisler konusunda bir adım atalım ve Türkiye için örnek oluşturalım. Otogarın taşınması konusunu tekrar gözden geçirelim. Konumunu değerlendirelim. Bu otogar ulaşım entegrasyonunun merkezi konumunda. Biz sektör adına konuşuyoruz. Bu tesisi yok saymak doğru değil.
Okul ve çevresindeki trafik
Geçen hafta Avcılar’da, bir okul içinde servis aracıyla çok üzücü bir olay yaşandı. Bir küçük öğrenci hayatını kaybetti. Araçlara sensör koyalım, araçlara denetmen koyalım deniyor… Bir araba içinde kaptan, hostes ve bir de denetmen mi olsun? Bu olacak bir şey değil. Bu tür üzücü olayların önüne geçebilmek için okul çevresinin trafik güvenliği açısından sağlıklı hale getirilmesi gerekiyor. İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı okul ve çevresi için proje başlatmalıdır. Servis araçlarına hizmet verecek altyapının iyi oluşturulması önemli. Servisçileri bir anda yerin dibine batırmanın anlamı yok. Beklenmedik bir olay bütün servisçileri suçlu yapmamalı. Sorumluluğu sadece servisçiye yıkmamalıyız. Tekrar böyle bir üzücü olay yaşanmasın diye okul ve çevresinin trafik güvenliğini sağlamak için harekete geçmeliyiz. ■