Avrupa Birliği’nin 30 yıllık hedeflerinde demiryolunun yüzde 50’lere varan bir modal dağılım payına ulaşması öngörülmektedir. Ekonomik sürdürülebilirlik bağlamında baktığımızda da AB’nin enerji fakiri bir coğrafya üzerinde, özellikle petrol ve doğalgaz anlamında tamamen dışa bağımlı olması, mevcut politikaları bu şekliyle uzun vadede devam ettirerek enerji ihtiyacını karşılayabilmesinin çok öngörülebilir olmaması, bunun yanı sıra yeşil alanlarını halen önemli ölçülerde koruyabiliyor olması, alternatif yakıt türleri ile işletilebilen bir ulaşım modu olan demiryollarını öne çıkarmaktadır. Ulaştırmadaki en önemli sorunlardan biri olan trafik güvenliğinde gelişmiş ülkelerde akıllı ulaşım sistemleri kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde akıllı ulaşım sistemleri konusunda ABD, Almanya, Britanya, Avustralya, Fransa, Güney Kore, İsveç, Japonya, Hollanda, Kanada ve Singapur’un öncü olduğunu, Brezilya, Çin, Tayland ve Tayvan’da ise önemli gelişimlerin ve yaygınlaşmanın kaydedildiği görülmektedir. Bu uygulamalar, ABD’de, 1960-1970 yılları arasında yol ve araç arası iletişimin sağlanması anlamında bir başlangıç kaydetmiş olup 1980’li yılların ortalarından itibaren kamu-özel sektör-akademi işbirliğiyle Mobility 2000 çalışmaları başlatılmıştır. Bu çerçevede 1994 yılında Ulaştırma Bakanlığı tarafından Amerika Akıllı Ulaştırma Topluluğu kurulmuştur. 2005 yılında kongre tarafından güvenli, hesap verebilir, esnek, etkin ulaştırma adalet yasasının kabulüyle birlikte, bu alandaki araştırma faaliyetleri için 2009 yılına kadar yıllık 110 milyon dolarlık bütçe sağlanmış olup, ABD Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre eyaletlerde yürütülen ve ulusal düzeyde koordine edilmeyen 500 milyon dolar ile 1 milyar dolar arası yatırım söz konusudur. Ulaştırma Bakanlığı koordinasyonundaki akıllı ulaştırma sistemleri programı çerçevesinde akıllı araçlara, akıllı altyapıya ve ikisinin koordinasyonuyla akıllı ulaştırma gerçekleştirilmesine yoğunlaşılmaktadır. ABD’deki akıllı ulaştırma sistemleri bölgesel olarak düzey farklılıkları göstermekte ve henüz ulusal bir entegrasyondan bahsedilememektedir. Kanada, akıllı ulaştırma sistemleri konusunda yenilikçi bir karaktere sahip olup dünyada ilk bilgisayar kontrollü trafik sinyal sistemi 1959 yılında Toronto’da uygulanmıştır. 1999 yılında uygulanmaya başlanan tam elektronik otoyol ücret sisteminde dünyadaki ilk uygulamalardandır. Kanada’da ulaştırma altyapı yatırımları ve kurulumundan bölgeler sorumlu olduğu için ABD’de olduğu gibi bu alanlarda farklı uygulamaların ve entegrasyon eksikliklerinin ortaya çıkması sonucunu doğurmaktadır.
Japonya’daki uygulamalar
Demografik yapısı, nüfusu, nüfus dağılımı ve topografyası gibi özellikleri sebebiyle kendine has koşulları içinde barındıran bir gelişmiş ülke olan Japonya, bu sebeple trafik problemleri ile çok daha erken dönemlerde yüzleşmiş ve bunun takibinde akıllı ulaştırma sistemlerinin altyapısını oluşturacak ilk faaliyetler 1960’lı yıllardan itibaren başlamıştır. 1973-1979 yılları arasında araç-yol iletişimini sağlayan kapsamlı araç trafik kontrol sistemi kurulmuş, takibinde 1984 yılında araştırma faaliyetleri paralelinde yol araç iletişim sistemi hayata geçirilmiştir. Japonya’da gerek kamu gerek özel sektör gerek akademi ve gerekse de bunların birbiriyle entegrist çalışmaları bağlamında ABD’den farklı olarak akıllı ulaştırma sistemleri konusunda ulusal düzeyde hızlı gelişmeler kaydedilmiştir.
Avustralya’da ise ilk akıllı ulaştırma sistemleri ile ilgili uygulamalar 1970’li yıllardan itibaren başlamış olup coğrafi sebeplerle karayolu ağırlıklı bir ulaşım ağına sahip olan ülkenin bu ağı etkin olarak kullanabilmesi için akıllı ulaştırma sistemleri uygulamaları zaruri bir hal almış ve bu bağlamda hızlı gelişmeler kat edilmiştir. 1992 yılında kar amacı gütmeyen ITS (akıllı ulaştırma sistemleri) Australia’nın kurulumunu takiben gerçekleştirilen çalışmalar bağlamında geliştirilen ulusal raporda Avustralya’nın bütün bu çalışmalardan 2012 yılına kadar 14.5 milyar Avustralya Doları (14.4 milyar ABD Doları) ekonomik fayda sağlaması öngörülmüştür. 2012-2015 ulusal akıllı ulaştırma sistemleri stratejisi dahilinde ise güvenlik, hareketlilik ve çevre 3 temel eksen olarak belirlenmiştir.
Hepinize sağlıklı, huzurlu, mutlu ve başarılı bir hafta dilerim. ■