Trafik Haftası olarak da kutlanan 8-10 Mayıs tarihleri arasında, Ankara’da, Trafik Güvenliği ile ilgili bir sempozyum düzenlendi. Sempozyum dolayısıyla buradan Sayın Başbakanımıza teşekkür ediyorum. Özellikle Trafik Güvenliği ile ilgili genelgeyi yayınlandıktan sonra trafik güvenliği ile ilgili kurumlar, sivil toplum örgütleri ve trafik bilincinin yaratılması konusunda destekleyici tüm unsurların bir arada olumlu adımlar atması bizi fazlasıyla memnun etti. Çünkü trafikten en fazla etkilenen, insan taşıyan unsurlar olarak bizleriz. Sonuçta otomobiller 1-2 kişi taşıyor biz aynı araçla, 60 kişiye kadar insan taşıyoruz. Dolayısıyla kazaların en büyük mağdurlarından bir tanesi de bizim gibi toplu taşımacılık yapan işletmecilerdir. Trafik güvenliğinden yoksun ortamlarda, kazaların sayısı doğal olarak artıyor. Her zaman söylediğimiz bir şey var: can kayıpları oldu, işte bugün barış ortamı yakalandı ve terör durdu. Ama trafik terörü her geçen gün hayatımıza daha fazla giriyor.
Trafik terörü de bitmeli
Türkiye’de 10 yıl önceki motorlu taşıt sayısı, 8-9 milyonlardaydı, bugün 16-17 milyonlara geldi. Dolayısıyla araç sayısının artması, trafiğin yoğunlaşması kazaların artmasını da tetikliyor. Buna rağmen akıllı işler yapıldı. Hız denetimi konusunda çok önemli kararlar alındı, uygulandı. Duble yolların yapılması ile birlikte kaza sayılarında çok ciddi azalma oldu, kafa kafaya çarpışmalardan kaynaklanan çok ölümlü kazalarda çok büyük bir azalma var. Yani taşıt sayısı iki katına çıkmasına rağmen -kaza sayısı fazla olabilir ama- taşıt kilometre olarak baktığımızda, ölüm sayıları yüzde 50 azaldı diyebiliriz.
Trafikte kalıcı çözüm
Trafikte kalıcı çözüm, eğitim ve bilinçlendirmedir; dolayısıyla yaptırımlardır. Önce insanları eğiteceksiniz, bilinçlendireceksiniz. Trafiğin yaşı yoktur, bana göre çocuklar doğduğu andan itibaren her hareketi trafik hareketidir. Nasıl bir yaşında çocuğumuz emeklemeye başladığında şuraya tutma, buraya değme diye kolluyorsak, büyük insanlar için de trafik içindeki durum çok farklı değil. Ben kaza yapmam mantığıyla yola çıkılmaması lazım, onun için bu bilincin toplumun tüm kesimlerine aşılanması lazım.
Başbakanlık genelgesi
Bu anlamda Başbakanlık Genelgesi büyük bir mesajdı. Bu mesajı ilgili kurumların aldığına gözlerimizle tanık olduk. Trafik Güvenliği zirvesinde, güzel konuşmalar oldu. Gerek Ulaştırma gerek İçişleri Bakanı, sivil toplum örgütleri, gerekli hassasiyeti gösterdiler. Unutulmamalıdır ki; trafik her an hayatımızda, dolayısıyla her an hissetmek lazım. Senede bir hafta ile trafik sorunlarını, konuşup rafa kaldıracaksak o zaman çözüm üretemeyiz.
Yeni bir süreç: EDS
Elektronik Denetleme Sistemi (EDS), Afyon’da şehirlerarası yolda denenmeye başladı. Bunun başarılı olmaması mümkün değil. EDS’ler artık kaçınılmaz hale geldi. İnsan yükünü azaltıp, insan kusurlarını, insan beklentilerini veya insanların tepkilerini ancak EDS azaltabilir. Trafikteki ölümlü kazaları ben cinayet olarak görüyorum. Bunların da EDS ile kontrol altına alınması, bilinmesi ve insanlara gösterilmesi, eğitimlerde bunların kullanılması -ki İçişleri Bakanlığımız bu konuda çok ciddi çalışma yapıyor- büyük önem taşıyor.
Trafik Güvenliği bilinci
Ulaşım insanın temel ihtiyacı; karşılanması motorlu taşıtlarla, trafikle oluyor. Trafik bilincini aşılamaya ilkokul çağında başlamak lazım. Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri hatta Ulaştırma Bakanlığı yer yer destek vererek yolun nasıl kullanılacağını anlatabilir. Yolların yapımı, altyapı, işaretlemeler Ulaştırma Bakanlığının işi, ama eğitim ve denetim konusunda İçişleri ile Milli Eğitim bakanlıklarının birlikte çalışması, bana göre uzun vadede trafik sorununa çok kalıcı önlemler yaratacaktır. Bütün mesele, bilinç yaratmak. Yaptırımların inandırıcı olması ve mutlaka artması lazım. Ben cezalarla övünen bir ülke olmak istemiyorum. Çok ceza kestik diye övünen değil, iyi eğittik, iyi öğrettik, bilinçlendirdik; hatta kaza yapmıyoruz, kazalarımız da cezalarımız da azaldı diyen bir anlayışın yerleşmesini istiyorum.
Her işin başı eğitim
Hedefimiz kazaları sıfıra doğru çekmek olmalı. Bunun için önce eğitip bilinçlendireceksiniz. Eğitmediğiniz insanı denetleyemezsiniz. Kısa vadede insana, neden neyi yapmaması gerektiğini iyice algılatacak, bilinçaltına yerleştireceksiniz. Uzun vadede de, trafiğin hayatımızdaki rolünü, önemini, trafik kazalarının yansımalarını, yanlış araç kullanımını, kurallara uymamanın nelere mal olabileceğini filmlerle anlatmak, göstermek lazım. İlkokuldan başlayarak sürücü ehliyeti veren kurumlara kadar olan süreci, doğru işletmemiz lazım. Medya, kamu spotlarıyla, filmleriyle insanları sürekli bilinçlendirmeli, hayatımızın içine girip bu bilinci yerleştirmeli. Yorgunluğun, uykusuzluğun kazaya sebep olacağını vurgulamak lazım. Kurallara uymayan, yaptıklarının sonuçlarına katlanmalı, büyük cezalarla cezalandırılmalı. Cezalar caydırıcı olmalı.
Sıfır kaza
Avrupa’da 2020 yılında ‘sıfır kaza’ sloganı ile yola çıkıldı, Türkiye de bunun tarafı. Protokole imza attık. Kazaları sıfıra çekmek için ne yapılması gerekiyorsa, onları yapmamız lazım.
İnsan ölümlerinde trafik kazaları üçüncü sırada. Giderek hızlanan taşıtlar, daha çok artan taşıt sayısı ve agresifleşen insan yapısı; tüm bunların sonucunda kuralsız trafik ortamı ve kuralsızlık kazaya davetiye çıkarır. Ve biz terörde kaybettiğimizden çok daha fazlasını kaybederiz. Bunu bir terörle mücadele gibi, bir ulusal proje haline getirmek lazım. Başbakanımızın yayınladığı genelgenin birileri tarafından denetlenmesi lazım. Bizzat Başbakanımızın da bunun hesabını sorması lazım.
İyi haftalar dilerim. ■