Geçtiğimiz hafta Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla, DEİK kapsamında Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a gittik. Çok ciddi toplantılarda, Türk rüzgarının estiğini gördüm. Hakikaten, Sayın Başbakanımız, Sırbistan Başbakanı ile beraber çok yakın bir ilişki içinde. Türklerin orada büyük bir teşebbüs gücü oluşturduğunu gördüm. Sırbistan Başbakanı, Türklere, kapıları sonuna kadar açtıklarını, her türlü yatırım imkanı ve avantajı sağlayacaklarını ifade etti. ‘Gelin, buraya yatırım yapın’ dedi. Birçok Türk yatırımcısı orada inşaat, tarım ve tekstil işi yapıyor.
Ondan ziyade şunu da gördüm; Balkanlarda savaşın izleri silindi. Makedonya, Arnavutluk, Bosna, Sırbistan bu coğrafya da bir diaspora şeklinde ciddi bir sorumluluk üstlendi. Sayın Başbakanımızın, ‘Sizde İstanbul Kapısı var, bizde de Belgrad Kapı var. Belgrad Kapı ile İstanbul Kapısı arasında bütün engelleri kaldıralım” şeklinde bir ifadesi oldu. Sayın Başbakan, “Bu coğrafyayı barış coğrafyası yapalım. Geçmişi geçmişte bırakalım, geleceğe bakalım, insanları mutlu etmek için ne gerekiyorsa onu yapalım” dedi. Sırbistan AB’ye aday bir ülke; ben güzel işbirliklerinin doğacağının sinyallerini gördüm. İyi bir sinerji yaratıldı. Her şeyden önce Türkiye ağırlığını koydu diyebilirim. Güzel bir girişimlerde bulundu Türkiye. Barış köprüsü oluşturulacak.
2016 yılında kazalarla başladık.
Sektörümüzde maalesef talihsiz kazalar yaşandı. Bu kazalar bazen sürücü hatasından, bazen de yol kusuru nedeniyle yaşanıyor. Bana göre, Kırşehir’de bir km’lik mesafede, birkaç saat içinde üç kazanın olması ciddi bir yol kusurunu işaret ediyor. Olay yerine arkadaşlarımı gönderdim, ters eğim olduğunu ifade ettiler. Bir taraftan kaygan zemin, ters eğim ile rüzgar da bir arada olunca 40 km süratte bir aracın devrilmesi mümkün değil ama devrildi. Can kayıplarımız oldu, yaralılarımız var. Buradan çıkarılması gereken sonuç; daha dikkatli olmamız, lastiklere dikkat etmemiz gerekiyor. Lastiklerin yetersiz olduğu yerlerde zincir takılması da gerekiyor. Maalesef yol kusurları var. Kusurları görmezden gelemeyiz. Ama bir taraftan UDH Bakanlığı son 15 yılda çok ciddi çalışmalar yaptı. Duble yollarla birlikte büyük bir iyileştirme yapıldı.
Kara noktalar hala var
Ama demek ki, bu yeterli değil. Kara noktaların birçoğu ıslah edildi. Halen yollarımız üzerindeki kara noktaların varlığını kabul etmemiz lazım. Bunların bir an önce Ulaştırma Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kapsamı alanına alınıp, bir an önce iyileştirilmesi lazım. Bunlar bir tecrübedir. Her kazada insan kayıpları ve yaralanmalar oluyorsa, bunun önlenmesi lazım.
Emniyet kemeri takılması lazım
Diğer taraftan yolcularımızın da yine bu konuda bilinçlendirilerek, emniyet kemeri takmaları lazım. Maalesef uçaklardaki emniyet kemeri disiplinini otobüslere getiremedik. Kolay olmayacak ama ikna yöntemini kullanarak, kamu spotları ile emniyet kemerinin bu tür kazalarda çok işe yaradığını anlatarak halkı bilinçlendirebiliriz.
Trafik terörü her geçen gün tırmanıyor. Kazalar kaçınılmazdır, önlenmesi lazım, ama giderek artarak bir sorun haline geliyor. Emniyet kemeri kullandırmak geçici çözümdür, asıl kazaları önlemeliyiz. Sayın Başbakanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda bir irade koyması lazım.
Trafik yılı ilan edelim
Trafik kazaları her geçen gün büyüyen ekonomik, sosyal bir yaraya dönüşen bir terör sorunu haline geldi. Onun için her yılı trafik yılı ilan edelim. Eğitimi ön plana çekelim. Sürücülerimizin nitelikli eğitim alması lazım. Özellikle ticari araç sürücülerinin farklı eğitim kurslarından geçmeleri lazım. Mevcut ehliyet kurumlarının altyapısının yetersiz olduğunu herkes biliyor. Sürücü eğitim pistlerinin ‘trafik kent’ şeklinde oluşturulması ve zamanda kendi giderlerini karşılayacak şekilde birtakım ticari faaliyetlerle donatılması lazım. Fransa’da, Almanya’da, Avusturya’da bunun örnekleri var. İstanbul’dan Formula pisti, Çekmece gölünün kuzeyindeki dolgu alanı bir trafik kent olabilir. Yetişkinleri, sürücüleri, öğrencileri eğitelim. Terörle mücadele gibi buna da bir kaynak ayrılması, ciddiye alınması, bir irade konulması lazım. Yüksek Trafik Güvenliği Kurumu, ciddi çalışmalar yapıyor ama yetersiz. Akıllı sistemlerin daha çok kullanıldığı eğitimin ön plana çekildiği, trafik kazalarının önlenebildiği yeni bir trafik anlayışının üst irade tarafından konması lazım. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın bu konuda bir eylem planı başlatması lazım.
Eğitime inmek lazım
Trafik kazalarının en büyük mağdurları otobüs şirketleridir. Toplu taşıma yapan şirketlerin sorumluluklarının gereği bu işin içinde olması lazım. İstanbul Üniversitesi, Ulaştırma Meslek Yüksek Okulu’nu fakülte haline getirdi. Bu yetmez, üstü var, altı yok. Ulaştırma meslek liselerinin mutlaka kurulması lazım. Nitelikle insan gücünün artırılması kazaların önlenmesinde ciddi bir etki yaratacaktır. ■