Yüksek Hızlı Demiryolları (YHD), uygun fiyatlarla, halkın genel kitlesine, çevreci, az yer kaplayan, konforlu, güvenli ve dakik bir ulaşım imkanı sağlamaktadır. Genel itibariyle; bir demiryolu treni; tek şeritte; karayolunun 6 şeritte taşıdığı yolcuyu, sabitlenmiş (güvenli) bir hat üzerinde ve daha düzenli bir trafikle taşımaktadır. Demiryollarının alternatif yakıt çeşitliliği anlamında ortaya koyduğu imkanlar ve uygulanabilirliği de daha geniştir. Özellikle YHD, yakaladığı hızlar itibariyle, günlük şehirlerarası yolculukları ve hatta komşu şehirlerarası ev-iş yolculuklarını kaldırabilecek fırsatlar sunmaktadır ki; bu, Türkiye çapında komşu iller arası entegrasyonu ‘ortak merkezileşme’ye varıncaya kadar destekleyecek boyuttadır. Geneli itibariyle, çevreci, dakik, güvenli, toplumsal, arazi kullanımına elverişli, entegre ve entegrist (bütüncül) bir ulaştırma modu olan ‘Yüksek Hızlı Trenler’ şehirlerarası yolculuklar başta olmak üzere Türkiye’de yeni bir çağ açacak potansiyeldedir, tek görünen dezavantajı karayoluna göre daha noktasal (sabitlenmiş) bir mod olması ve mücavir alan ‘gürültü’ konusudur.
Hız, güvenlik, konfor
Bu bağlamda; YHD’nın hız-güvenlik-konfor bağlamında rekabet halinde olduğu havayollarına nazaran ‘istasyonlara erişilebilirlik’ anlamında havalimanlarından çok daha elverişli olduğunu ve hatta yer yer bu iki ulaşım modunun istasyon ve limanlarının birçok Avrupa kentinde (Hollanda) birbirine entegre çalışabildiğini de görmekteyiz. Bir diğer dezavantajlı husus olan ‘gürültü’yü ele alacak olursak, burada teknik imkanlar dahilinde bu dezavantajın da minimize edilmeye başlandığını görebiliriz. Bütün bu özellikleriyle; ‘sürdürülebilir kalkınma’ ve bunun uzantısı olarak ‘sürdürülebilir ulaştırma’ bağlamında Avrupa’nın son 10 yılda (ve ivmelenerek önümüzdeki 30 yıllık periyotta) YHD’na bakış açısını daha da kuvvetlendirmesinin yerindeliğini görmüş olmaktayız. Bu itibarla karakteristikleri dolayısıyla ‘çevresel sürdürülebilirlik’ ‘sosyal sürdürülebilirlik’ ve ‘ekonomik sürdürülebilirlik’ kavramlarını altını dolduran ve adeta bir argümanına dönüşen YHD’nın ülkemiz, bölgemiz ve bahsini ettiğimiz geniş coğrafyalar için öneminin ve hayatiyetinin de tekrar altını çizmek isterim.
Gelişen teknolojinin desteği
Ulaşım sistemlerini doğrudan etkileyen bir başka teknolojik gelişme ise ulaşım dışındaki teknolojilerin gelişmesidir. Günlük yaşantıya girerek hızla yaygınlaşan özellikle iletişim teknolojisindeki gelişme, ulaşım taleplerinin artışında azalmalara yol açmıştır. Ancak gelişmekte olan ülkelerdeki metropoller yeni teknolojileri tümüyle uygulayamadıklarından onlar için aslında çok da gerçekçi olamamaktadır ve kent merkezine yığılmalar artmaktadır. Ulusal sınırları ve uydu teknolojisi ile okyanusları bile kolayca aşan sesli ve görüntülü telekonferans olanakları veren telefonlar vb. sayesinde bazı ulaşım gereksinmeleri ortadan kalkmıştır. Diğer yandan elektronik bilgi iletiminin günlük işlemlerde yaygınlaşması, gelişen elektronik erişim ve iletişim sayesinde; telebankalarla yapılan bankacılık ve borsa işlemleri, elektronik olarak yapılan seyahat rezervasyonu ve bilet satışları, kataloglarla yapılan alışverişler gibi birçok yeni uygulama bazı ulaşım araçlarına gerek kalmadan kolayca cevap vermektedir.
Türler arasında şartlar eşit olabilir mi?
Ülkemizin içerisinde yer aldığı uluslararası anlaşmalar, özellikle emisyon ve yenilenebilir enerji kaynakları hedeflerini karşılamak konusunda, çevreye daha dost ulaştırma türlerine, bilhassa demiryoluna doğru geçişin gerekli olacağını düşündürse de, buna, ulaştırma türleri içerisinde eşit şartlar oluşturulmasını sağlayarak ve demiryolu hizmetlerini etkili ve cazip hale getirerek ulaşmak gerekecektir. Demiryolu pazarının serbestleşmesine ve diğer işleticilere açılmasına paralel olarak etkin ve yenilikçi hizmetler sunulması, gelişmiş ülkelerde görüldüğü üzere, demiryolunun pazar payının artmasına yol açacaktır.
Geleceğe dönük olarak belirlenen stratejilerin gerçekçi olması, bugünün problemlerinin yeterince iyi tanımlanması ve dünya ölçeğinde yaşanan gelişmelerin iyi değerlendirilmesi ile mümkün olabilecektir. Bu bakımdan, gelecek öngörülerinin belirlenmesinde, mevcut durumda yaşanan darboğazların giderilmesi ve istenilen düzeye erişilmesi göz önüne alınmalıdır.
Hızlı, dakik, erişilebilir ve konforlu
Bu açıdan bakıldığında, demiryolu sektöründen beklenen hızlı, dakik, erişilebilir, konforlu yük ve yolcu taşımacılığı hizmetlerinin sağlanabilmesi için aşağıda belirtilen başlıklarda yapılan çalışmalara hız verilmesi ve 2023 yılı hedefleri doğrultusunda devam edilmesi gerekmektedir.
• Demiryolu ağının genişletilmesi,
• Rekabet ortamının oluşturulması,
• Altyapı standartlarının yükseltilmesi,
• Demiryolu araçlarının sayı ve nitelik olarak artırılması,
• Sinyalli ve elektrikli hat oranının artırılması,
• Diğer ulaştırma türleri ile entegrasyon ve rekabette yaşanan sıkıntıların giderilmesi,
• Projelendirme kıstaslarının gözden geçirilmesi ve iyileştirilmesi,
• Önemli yük merkezlerine doğrudan erişimin sağlanması,
• AB ile etkileşim ve uluslararası koridorlar,
• Bakım-onarım ve işletim maliyetlerinin düşürülmesi,
• Uzman personel sayısının artırılması,
• Kamu hizmeti yükümlülüğü
Üretim ve tüketim merkezleri olarak tanımlayabileceğimiz Asya-Avrupa hattında, yıllık ortalama 75 milyar Amerikan Doları taşımacılık hacminin olduğu bilinmektedir. Ülkelerin bu taşımacılık hacminden pay alma çabaları, onlar değişik arayışlara yönlendirmektedir. Örneğin, Orta Asya ülkeleri, Hazar ve Kafkasya bölgesinden geçerek Karadeniz üzerinden dünyaya açılmaya çalışmaktadırlar. Avrupa ülkeleri ise, Asya pazarlarına ulaşmak için güvenli, hızlı ve ucuz taşımacılığa olanak sağlayacak alternatif güzergâh arayışları içine girmişlerdir. Avrupa'dan Çin'e ve Uzakdoğu'ya kadar uzanan doğu-batı koridorundaki alternatiflerden biri olması sebebiyle asırlar boyu tarihsel koridorların geçiş durağı olan Türkiye’nin uluslararası yük taşımalarındaki önemi yeniden ortaya çıkmıştır.
Hepinize, sağlıklı huzurlu mutlu bir hafta diler, yüksek lisans tezindeki bilgilerden paylaşımlarda bulunduğum Asistanım Mehmet Çağrı Kızıltaş’ a teşekkür ederim. ■