2000-2020 dönemi için AB’nin gayri safi milli hasılasında beklenilen artış %52 oranındadır. Aynı dönemde, AB’deki yük taşımacılığının %50, yolcu taşımacılığının ise %35 oranında artması beklenmektedir.
Modlararası denge
Modlararası dengenin ise uzun vadede zorlukla sağlanacağı öngörülmektedir Karayolu ile yük taşımacılığında %55, demiryolu ile yük taşımacılığında %13, kısa mesafe deniz taşımacılığı ile yük taşımacılığında %59, içsuyolu ile yük taşımacılığında ise %28 oranında artış beklenmektedir. Yolcu taşımacılığında ise karayolunda (özel araç) %36, demiryolunda %19 ve havacılıkta %108 oranında bir artış beklenmektedir.
Ulaştırma modları arasındaki dengeyi değiştirmek ve darboğazları ortadan kaldırmak için ücretlendirmeden karayoluna alternatif modların canlandırılmasına ve TEN-T üzerinde seçici yatırıma kadar bir dizi tedbirler serisini kapsayan bir yaklaşım içeren 2001 tarihli Beyaz Kitap’ta, altyapı yatırımını sınırlayan sürdürülebilir kalkınma perspektifi ile daha fazla altyapı yatırımı öngören uyum ve rekabet edebilirlik argümanları arasında bir denge oluşturulmuştur. Fakat üye devletlerin daha fazla erişilebilirlik ve altyapı ihtiyaçlarını kabul eden bir coğrafi farklılık yaklaşımını ortaya atan bu tebliğ ile söz konusu bu dengenin zayıflamış olduğu görülmektedir. Ayrıca bu tebliğde, ulaştırmanın, ekonomik gelişmenin, bölgesel ve sosyal uyumun en önemli elemanlarından biri olduğu ifade edilmiştir.
AB bakışı
AB; birlik içi ve yakın coğrafya ile ticari, ekonomik, sosyal, teknik ilişkilerinde Yüksek Hızlı Demiryollarını önemli bir argüman olarak görmekte olup, bunu çevreci ve tasarruf esaslı bir gündemle uzun yıllardır programına dahil etmiştir. AB’de sektörün öncüleri Fransa, İspanya, Almanya’dır. Fransa uzun yıllardır yüksek hızlı demiryolunu entegre bir sistem ve üst düzey hizmet parametreleri ile gerçekleştirmektedir.
Bu bağlamda; 1000 km mesafelere kadar Havayolu’na göre daha rekabetçi bir ulaşım modu olan Yüksek Hızlı Demiryolları’nın ülkeye-bölgeye sağladığı entegrasyon-refah-konfor-sosyal dağılım-erişilebilirlik gibi imkanların ne denli olabileceğini Fransa örneği ve TGV üzerinden okumak mümkündür. Bununla beraber; bir diğer önemli hususta Merkez ve Çevre Şehirler arasında YHD Hatları’nın kurulumunun kısa-orta ve uzun vadede bu şehirlerin çevreleşme-merkezileşme eğilimlerini ne yönde nasıl etkilediği hususudur. Bu ülkelere ve ağ dağılımlarına göre değişebilmekle beraber, gerek bu konuda olsun ve gerekse de diğar ağ-entegrasyon-hizmet düzeyi-sosyal dağılım gibi konularda ülkemizin kısmen İspanya ile benzeştiğini ve buradan çıkarımlar yapılabileceğini ifade edebiliriz.
YHT entegre
Ülkemizde Yüksek Hızlı Demiryolları yatırımları, bütün bu verilerin ışığında; trafik problemlerinin çözülmesi, trafik güvenliğinin sağlanması ve kaza kayıplarının minimize edilmesi, Havayolları ile rekabetçi şartların sosyal dengeyi daha gözetici şekilde sağlanması ve yöresel-bölgesel-ulusal ve coğrafi entegrasyonun maksimizasyonu açısından hayati ve tercih edilir olmuştur. Daha öncede değindiğimiz üzere YHD’nin; dakiklik-hız-konfor-güvenlik-zaman kazancı-yakıt tasarrufu ve alternatiflendirilmesi-modal entegrasyon ve sosyal gelişim yönünden birçok getirisi olması YHD’yi ülkemiz koşulları için hayli elverişli kılmaktadır.
Aynı zamanda bütün bu YHD Projeleri hem yersel ve hem de teknik anlamda entegristtirler. Yani şöyle ki; bu hatlar bizim her zaman dillendirdiğimiz ‘modlar arası entegrasyona’ doğrudan katkı sağlayıcı olup İstanbul’a dair devasa projelerden asrın projesi Marmaray’a kadar bütüncül bir algının ürünüdür.
Bu çerçevede; yüksek hızlı demiryollarının 40 yıllık süreçte öncüsü ve bugün de sektörün liderlerinden birisi olan Japonya örneğini Shinkansen üzerinden ele alabiliriz. Aşağıda Japon Shinkansen’in bölümleri, gelişim süreci, planlaması ve teknik detayları verilmektedir.
Japonya Shinkansen Hattı
JR East (Doğu) Shinkansen Hattı, Tokyo’dan Tohoku, Joetsu, Nagano, Yamagata, Shinio ve Akata bölgeleri olmak üzere 5 doğrultuda uzanmaktadır ve bu alandaki büyükşehirleri birbirine bağlayan şekilde şirketimizce işletilmektedir. Bugün itibariyle, Tohoku Shinkansen’i Hachinohe’nin kuzeyinden Shin-Aomori’ye uzatılmakta olup Aralık 2010 itibariyle tamamlanması öngörülmüştür. Bunun takibinde, Mart 2016’da bu hattın Shin-Hakodate’ye uzatılmasının tamamlanması öngörülmektedir. Ayrıca Hokuriku Shinkansen’de Nagano’dan Toyama ve Kanazawa’ya bağlanacak olup bu inşaatın bitiş tarihi olarak Mart 2015 öngörülmektedir.
Hat genişledikçe Shinkansen hizmetlerinin en son teknoloji kullanılarak, hız artışı için geliştirilmesi öngörülmektedir. Amaç; havayolları ile daha etkin rekabet olup JR East 360 km/sa’lik bir azami işletim hızını teknik hedef olarak koymuştur. Araştırma 4 ana teknik temaya odaklanmaktadır: işletim hızları, güvenlik-emniyet, çevrecilik ve konfor parametrelerinin arttırılması.
Nisan 2002’de JR East; ‘Shinkansen Hız Arttırım Projesi’ni duyurmuş olup bu proje, iki test treninin üretimini içeren altyapı gelişimleri paralelindedir: Fastech 360S ve Fastech 360Z (RG 5.06 p262). Kısaltmalarda S ‘Shinkansen’i, Z ise Japoncada konvansiyonel hatlar için kullanılan ‘Zairaisen’i temsil etmekte olup Fastech 360Z, 1067 mm gabariden 1435 mm gabariye dönüştürülebilen Shinkansen ve Mini-Shinkansen hatları için kullanılmaktadır.
Trenlerin ve altyapının performansının ölçülmesi için; Haziran 2005’ten beri yüksek hız sürüş testleri yürütülmekte olup birçoğu ticari hizmetlerin yük koşullarını sağlayacak şekilde yüklenmektedir. Yüksek hız testleri ilk olarak Tohoku Shinkansen’in Sendai-Kitakami kesitinde yürütülmüş olup Morioka’dan Akita’ya Akita Mini-Shinkansen hattında Fastech 360Z testine ilave olarak Fastech trenleri Morioka-Hachinohe arasında test edilmiştir. Testler; sürüş performansının değerlendirilmesi, çevresel etki değerlendirmesi, geçiş testi, kuplaj denemeleri ve sürüş dayanıklılığını içermektedir.
Hepinize sağlıklı, huzurlu, mutlu ve başarılı bir hafta dilerim. ■