30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Bugün milletler ailesindeki saygın yerimizi o büyük zafer sayesinde edindik. Askeri aşamaların sonuncusu ve en yücesi idi bu zaferimiz. Bu zaferimizi tüm yurttaşlarımız beraberce kazandık.
Kutlu olsun.
* * *
Gelsin 2009!
2009 yılını hatırlarız, henüz 10 yıl oluyor, yakın geçmiş.
Zaten 10 yıl boyunca olanlar her gün hatırlattı o yılı. Kriz başlamış, büyük şirketler ve bankalar hızla mali ve finansal çıkmazlara girmişler; devletler de o şirketleri ve bankaları batmaktan kurtarmak için para basmak yoluna gitmişlerdi. 10 yıl boyunca sıfırın altında tuttukları faizlerle, bastıkları paralarla, zayıflattıkları kurlarla ekonomilerini açmaya, harcamaları hızlandırmaya çabaladılar.
10 yılda pek çok iktidar değişti. Her seçimde, kamuoyu yepyeni ve alışılmadık iktidarlar buldu. Hiç siyasete girmemiş kişiler bile başkan seçildi.
Burada hatırlarsınız sıkça "2008, Bitmeyen Kriz" başlıklı yazılar yazdık.
Geldik 2019'a, ama sanki 2099'dayız.
Yine para basmalar, yine düşük faizler, yine başrolde merkez bankaları, yine sıkılan “Gelişmiş”ler, yine sevinen “Azgelişmiş”ler… Yine işe yaramayan paralar ve onların park ettikleri merkez bankalarının bıkkın ve bezgin tahvil faizleri. Finans kanallarında 2099'u tekrarlayan progamlar. Ama bu defa bir önemli değişiklik var, hatta tehlikeli bile.
Ülkeler ticari rekabeti ticari savaşlara çevirmişler, gümrük vergilerini silah olarak karşılıklı çekmişler, her biri diğerine anında karşılık veriyor, kur savaşı yapıyorlar, kendi ekonomilerini tıkıyorlar.
Bu yarış Gelişmekte Olan (GO) ülkelere borçlanmanın ucuzlaması olarak yarıyor, ama öte yanda ihraç pazarlarının daralması olarak da sıkıntı yaratıyor. Tedbirli ve temkinli olmakta yarar var, bu bolluk geçici.
Hatırlar mısınız, bir merkez banka yetkilisi, "2008 krizinin ilerideki daha büyük bir krizin habercisi olduğunu sanıyorum" demişti. O BÜYÜK kriz acaba, nedir!
* * *
https://www.haberturk.com/bakan-turhan-donusume-ayak-uyduramayan-ticari-isletmeler-kaybetmeye-mahkumdur-2507541-ekonomi
Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız, geçen ay İSO’da (İstanbul Sanayi Odası) yaptı yukarıdaki konuşmayı, "Dönüşme Ayak Uyduramayan" işletmeleri ve dönüşümü anlattı.
Ulaşımda yazılımın etkilerini, ulaşım türleri arasında kurulan dengeyi, ulaşımda verimliliğin artması için yapılan lojistik uygulamalarını, hizmetlerin yurda yaygınlaşmasını saydı. Önümüzdeki yıllarda işletmelerin verimliliklerini arttırmak yolunda her adımı gecikmeden atmasının gereğini "kaybetmek" ile karşılaştırdı.
Bu konuşmanın metnini yukarıdaki linkten muhakkak okuyun, bence.
* * *
Karşılaştıralım…
İhracat artmaya, ithalat azalmaya, ara malı üretimi artmaya, kapasite kullanımı artmaya, krediler artmaya, mevduatlar artmaya, faizler azalmaya, cari açık azalmaya devam ediyor.
Hane halkının borçluluğu, sorunlu kredilerin oranı, işsizlik oranı bize benzeyen tüm ülkelerden çok iyi.
Bize benzeyenlerden bir kötü durumumuz var; güney sınırlarımızda sömürgeci Batının kaynattığı paylaşım savaşı var… 30 yıldır Irak ile, 10 yıldır Suriye ile ilişkilerimiz bu harici nedenle sıkıntılı ve tarifsiz.
* * *
Bu memleket bizim. Bu işler bizim.
Biz iyileştireceğiz, biz düzelteceğiz, biz yöneteceğiz. ■