Gerek bir sivil toplum örgütü adına gerekse kendi adlarına konuşan otobüsçüler en keyifli sözlerini akaryakıt fiyatları üzerine söylüyor. Sanki akaryakıt fiyat artışının ve bunun maliyetleri arttırdığını bilmeyen varmış gibi, bunları keyifle tekrar ediyorlar. Bir de ne faydası varsa Türkiye’nin en pahalı akaryakıt kullanıcısı olduğunu keyifle tekrarlıyorlar. Bunlara da bağlı olarak ben de sıkça bu konuya dönüyorum. Vergi, konum olmadığı halde işe oralardan başlamak gerekiyor.
Vergiler çok mu?
Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, ülkemizde toplanan vergilerin milli gelire oranı pek çok ülkeye göre düşük. Yani milli gelirin daha küçük kısmı vergi olarak alınıyor. Kızılacak ama vergiler çok değil. Bunu da çoğu vergi oranının düşüklüğü ve vergi alınan kesimin azlığı ile açıklamak mümkün.
Problem ne?
Pek çok ülkede devletin aldığı vergilerin neredeyse üçte ikisi dolaysız vergilerden geri kalan üte birden biraz fazlası dolaylı vergilerden alınırken, ülkemizde tam tersi. Dolaylı vergiler yıldan yıla artarak yüzde 70’i geçmiş bulunuyor.
Dolaylı, dolaysız farkı
Dolaylı vergiler bir mal veya hizmetin alımı sırasında ödeniyor. Şüphesiz ki dolaylı vergilerde bir oran var. Buna göre tabii ki çok alışveriş yapan çok vergi ödüyor, ama oran zengine fakire göre değişmiyor. Zengin de fakir de aynı oranda ödeme yapıyor.
Dolaysız vergilerin oranı ise sabit değil. Gelir arttıkça oran da artıyor. Çok kazanan daha yüksek oranda ödüyor. Böylece adalet sağlanıyor. Ülkemizde bu türden vergileri yaygınlaştırmak mümkün olamadığı, vergi alınabilen az sayıda kişinin oranını yükseltmek de bunları da kaçırtabileceği için bu vergi arttırılamıyor. Halbuki bugün özendiğimiz Danimarka, İskandinav ülkeleri gibi yerlerde hem bu tür vergileri ödeyen çok hem de bu tür vergilerin oranları yüksek. Neticede çok miktarda dolaysız vergi toplanabiliyor. Dolaylı vergileri arttırma gereği kalmıyor. Ülkemizdeyse her yıl daha fazla olmak üzere dolaylı vergilere yükleniliyor.
Artış yöntemleri
Tüketim arttıkça dolaylı vergilerin artması da doğal. Bunun ötesinde iki artış yöntemi daha var. Birincisi, sabit oranı olmayan dolaylı-dolaysız vergilerde güncelleme diyebileceğimiz Vergi Usul Kanunu’na göre artış. Aslında bunu, pek artış veya zam olarak görmek doğru olmayabilir. Sadece verginin veya cezanın enflasyona karşı korunması. Bunun ötesinde esas artış dolaylı vergilerde vergi oran veya miktarının arttırılmasıyla yapılıyor. Bunun en bilinen şekli, akaryakıt zamlarıyla içki-sigara zamlarıdır. Zam dediğimiz, tabii ki vergi artışı.
Her halde akaryakıtta bıçağın kemiğe dayandığı anlaşılmış olmalı ki bu yıl yurtdışından getirilen cep telefonlarıyla otomobil alımlarına ve tabii, klasik olarak içki-sigaraya (yine) artış getirildi. Bu artışların kaçak kullanımı arttırması da söz konusu. Kaçağın artması vergide ölçünün kaçırıldığının anlaşılması bakımından iyi de bir ölçü… Vergi insafsızlığının kaçak ile cezalandırılması neredeyse kaçağa haklılık kazandıracak.
Akaryakıta gelince…
Evet, akaryakıtta vergi çok. Evet, ülkemizde akaryakıt çok pahalı. Ancak bunlar taşımacının özel konuları değil, toplumun ortak konuları. Bunun dışında ticari kullanımlar için, ticari kullanımlar içinde taşımacılık için, taşımacılık içinde yolcu taşımacılığı için indirim talep edilebilir. Bilinmeli ki indirim istenen akaryakıt miktarı ne kadar çok olursa indirimle oluşacak vergi kaybı da o kadar çok olacaktır. Bu nedenle, bunun sadece sınırlı bir kullanım için talep edilmesi halinde başarı şansı olabilir. Örneğin, toplu yolcu taşımacılığı gibi…
Toplu taşımacılık deyince…
Toplu taşımacılık sadece karayolunda değil, tüm modlarda söz konusu. Bu nedenle tümü için indirim istenmelidir. Ancak bazılarının zaten bu vergileri büyük ölçüde ödemediği düşünülürse talep toplu otobüs taşımacılığıyla sınırlı hale gelebilir.
Benzin-motorin kullanımı…
Bazıları ticari kullanımlı motorinin ucuzlatılmasını savunur. Bilinmeli ki zaten tüketimin çok çok büyük kısmı motorin. Motorinde indirim büyük vergi kaybı getirir. Bu da benzine zamla karşılanamaz. Üstelik benzine zam bu yakıtın kullanımına son verdirebilir. Daha çevreci olan benzinin cezalandırılması düşünülmemelidir. Yoksa siz de motorinin çevreci olduğunu düşünenlerden misiniz?
Hesapla uğraşmayın
Bazıları da ÖTV’nin KDV’si olur mu gibi akıllılıklarla akaryakıtı ucuzlatmaya kalkar. ÖTV’nin KDV’si tabii ki olur. Üstelik de KDV’siz olan ÖTV’yi arttırarak aynı parayı alırlarsa elinize ne geçer?
Otomobil-otobüs dengesi…
Akaryakıtın toptan ucuzlatılması mümkün değil, ama bu mümkün olsa otobüsçüye kazandırır mı? Bilinsin ki ucuz akaryakıt otomobil kullanımını teşvik edip otobüsle seyahate büyük zarar verir. Yine bilinsin ki ucuzlukla sağlanacak maliyet tasarrufu kar olarak cebe girmez. Düşen maliyetler fiyatları ve gelirleri azaltır. Serbest piyasanın sihri burada.
Bilet KDV’sine gelince…
Taşımacılıkta gelirler üzerinden alınan, daha doğrusu KDV öncesi satış fiyatına eklenen KDV önemli bir büyüklük tutmaktadır. Pek çok üründe daha düşük oranların kullanılması söz konusudur. Bu yönüyle bu verginin oranının düşürülmesi talepleri yerinde olup başarı sağlanması da mümkündür. Üstelik bu oran karayolu dışı taşımaları da ilgilendirmekte olup bir ittifak yapılıp ortak mücadele edilmesi ve bu yolla başarı sağlanması yolu açıktır.
Burada önemli olan taşımacıların akaryakıt fiyatları ve vergileri konusunda yanlış, faydasız düşünce ve talepleri bırakmaları sadece mümkün olan çözümlere yönelmeleridir. Eğer sonuç alınabilecek hiçbir çözüm göremiyorlarsa bu konuyu gündemden düşürmeleri gerekir. Faydası olmayacak konuda lüzumsuz bilgileri doğru dahi olsa tekrarlamaktan vazgeçmek hem zaman hem de kağıt kalem tasarrufu getirecektir. Kimse bu lüzumsuz konuşmalarla gündemde yer almamalıdır. ■