Herhangi bir Batı ülkesinin vatandaşı olduğumu, yaşamımı orada sürdürdüğümü, yani dünyayı gazeteden, televizyondan, basından izlediğimi hayal edeyim:
- Suriye'den taşan mültecileri Türkiye'de hapsediyorum, maliyeti sadece 3 milyar avro. Yunanistan'a bile 150 milyar avro vermişiz, 3 milyardan sıkıntı gelmez.
- Biz şimdilik Suriye'yi bombalıyoruz, sonra da usulünce yerleşeceğiz ve çarpışmalar bittikten sonra büyük sivil pazarda yerimizi alacağız. Geleceğimizi kolaylaştırıyoruz.
- Hem de oraları Rusya'nın eline de bırakmayalım. Yoksa İran, Rusya ile beraberce sol söylemli, Şii inançlı kitleleri bizim liberal düzenimize karşı kuvvetlendirirler.
- Zaten 10 yıl içinde Balkanlar'ı, Kafkasya'yı, Kuzey Afrika'yı, Ortadoğu'yu düzenledik.
- Amerika’nın, orada Rusya ile geçimli yaşamasından memnunum. Bu geçim sayesinde de Türkiye'nin etkisini iyice zayıflatıyoruz. Zaten kala kala bir tek Türkiye kaldı önümüzde, engel.
- Tek işimiz Türkiye artık. Birkaç yılda da bu işi tamamlamalıyız.
- Çıkarma maliyeti bizim ülkelerde 80-90 dolar iken buraların petrolünü 10 dolara çıkarıyoruz. Bizim zayıf ekonomilerle, bizi ancak bunların petrolü kurtaracak. Buralara sağlam yerleşmeliyiz.
Türkiye'yi bu olanaklarımıza ortak etmeyeceğiz, herhalde!” demez miyim? Diyorum. O zaman; serpintileri doğru analiz edeceğim, planlayıcıları hedef alacağım, uygulayanlar zaten ortada.
Bu bölge başka devletler için neden önemli ise, benim devletim için de aynı nedenlerle ve en az o kadar önemli, değil mi?
Ben bu bölgenin devletiyim, başka kıtaların değil.
* * *
Daha önceki yazılarda; terörün de ekonomik olduğunu dile getirmiştik. Bu bölgelerdeki fakirliğin simetrik zenginliği 2008 krizi ile yavaş dengeleniyor.
Birkaç ay önceki G20, B20 toplantılarında konuşulan "kapsayıcılık" yani şefkat anlayışının faydasını görelim, rakamlarla.
Birkaç rakam var, Birey Kredisi ve KOBİ Kredisi.
150 bin kadın, birey (mikro) kredisi kullanmış, 500 milyon TL toplam. Geri ödeme yüzde 99,9. Hiç batak yok. 2013 yılında 1.000 (bin) TL, 2014 yılında 2.000 (iki bin) TL kredi kullanıp, 2 bin 500 TL aylık gelire ulaşmış, Muşlu kadınımız.
Kadın Emeği Değerlendirme Vakfı bu kapsayıcılığı başarmış. Büyük huzur!
Bir de Mikro KOBİ var. En çok 10 çalışanı olan küçük işletme.
2 milyon 300 bin tane mikro KOBİ var. Kredi kullanmışlar. Ortalama ne kadar, tahmin edin?
Yılda 49 bin TL.
Gecikmiş ödeme, sadece yüzde 3. Krediler toplamının sadece yüzde 26’sını kullanmışlar.
İşletmelerimizin yüzde 98'i KOBİ. ABD'de de böyle.
KOBİ istihdamın yüzde 80’ini, yatırımların yüzde 50’sini, ihracatın 60’ını gerçekleştiriyor. Kredilerden sadece yüzde 26 alarak.
KOBİ’lere "kapsayıcılık" göstermek çok etkili. Şefkat=Kapsayıcılık, ekonomik barışımızı kuvvetlendirecek. Bölgesel Kalkınmışlık Farkımız azalacak, huzursuzlukların zemini ortadan kalkacak. Böyle düşünenlerimiz artıyor. Bankalar bile var. Finansmana erişim artıyor. Büyük huzur!
* * *
Trafik sigortası konusu da ortak gündem; şirketler, araç sahipleri, bakanlıklar yakından sorumlu. 20 milyon adetlik zorunlu pazarı yönetemiyoruz.
Kendi kusuru ile kaza yapıp ölen bir sigortalının yakınlarına tazminat ödenmesi sigortacılık değil. Düzeltiliyor ve hatta kusurlu kaza yapan ve ölen sigortalının hasarını mirasçıları ödeyecek. Kazada ölen mağdurun mirasçılarına tazminat ödenmesi kadar doğru olur bu uygulama.
Her hasar sahibine dönmelidir. Riski az olanın primi de az olur.
Karşımızda çalışan Akıl Birliklerinden ve Fikir Birliklerinden ders ve örnek almak dileğimle… ■