Amerikan başkanlık seçimleri yaklaşıyor ve adayların mücadelesi kızışıyor. Pek ulusal bilgiler hiç umulmadık hızda ortaya yayılıyor ve bilişim teknolojileri sayesinde bizim evlere kadar erişiyor. Baksanıza; Ortadoğu'nun en becerikli örgütünü ABD dışişleri eski bakanı, şimdinin başkan adayı yakından biliyor, tanıyor, destekliyormuş. Bunu öbür başkan adayı eleştirerek anlatıyor: (//redstatewatcher.com/article.asp?id=32598&utm_source=reembed&utm_medium=endscreen&utm_campaign=popular)
Kasım’daki seçime kadar Türkiye'de destekledikleri örgütleri de açıklar bu aday, eminim.
* * *
Yapılanıyor, devletimiz. Maliye Bakanlığı vergi, prim ve cezaları yeniden yapılandırdı, ödeme kolaylığı getirdi. 150 TL borç, nakit ve tamamen ödenirse, 105 TL'ye iniyor. 100 TL anapara sabit kalıyor, 50 TL olan ceza 5 TL'ye iniyor.
1 milyon 750 bin mükellefin yüzde 70’i borçlu. Borcun toplamı 160 milyar TL. 90 milyar TL’si vergi borcu, 70 milyar TL'si prim borcu. Bu borcun yıllık finans maliyeti 16 milyar TL eder, borçluların yararlandığı finansal kazanç bu büyüklükte. Bu kayıp büyüklük ise asgari ücrete yapılan ve çok şikayet edilen zammın yıllık tutarına eşit. Halbuki bu zam yepyeni müşteriler yaratacak, borçluların işlerini açacak, gelirlerini arttıracak. IMF Başkanı bile "yoksulları müşteri yapmak" yolunu önermedi mi, dünya şirketlerine!
Nasıl bir ekonomidir, yaşadığımız!
Bu borçlular; iş sahipleri, KOBİ’ler, serbest meslek sahipleri. 2015 yılı için beyan ettikleri aylık gelirin ortalaması ne kadar: 1.500 TL! Halbuki Maliye Bakanlığı artık günlük geliri biliyor, izleyebiliyor, mükellefe DÜZELTME önerisi bile yapıyor. Hatta Öneri Beyanname bile hazırlıyor. Bu önerilerin yüzde 95’i mükelleften kabul görüyor. Batının devleti gibi yani, görüyor.
Aklıma TÜSİAD'ın yaptırdığı Yolsuzluk Eğilimi Anketi geldi. Kendi belirledikleri 804 kişi ve şirkete sordular. Yüzde 45’i rekabet şartları altında kaldıklarında kamu kaynaklarını usulsüz kullanmanın uygun olduğunu söylemişlerdi. Samimi konuşmuşlar!
Bu borçluların içine taşıma dünyasının üyeleri olan 29 milyon kişilik trafik borçlusu dahil edildi. Kişi başına trafik ceza borcu yaklaşık bin TL.
Halbuki sürücü belgesi adedimiz 26 milyon. Demek ki sürücü belgesi olmadan da araç kullanan en az 3 milyon vatandaşımız var. Demek ki ortalama olarak HER sürücümüzün trafik cezası var.
Hayret etmeyin bu kara duruma. Yenilenen Sürücü Kanununda bile gerekli eğitim düzeyinin İLKOKUL olarak tutulmasına hayret etmediniz. Geçenlerde “Yılın Kaptan Şoförü” seçtikleri sürücüye 14 temsilci ortak ödül verdiler, para ödülü: 2.500 TL! Ben, işte bunlara hayret ediyorum.
Rakamlar ne kadar ayan beyan konuşuyor, değil mi?
* * *
Geçen haftadan devamla, İtalya yolculuğumdan anlatayım. Doğu kıyısında Brindisi liman şehrinden başladım, büyük matematik bilgini Arşimed'in Sicilya'sını dolaştım. Etna yanardağında 2013 yılında patlamış olan kriterin yanında kamp yaptım. Arayol-anayol-otoyol, köprü-kavşak-viyadük-tünel, trafik işareti-tabela-ışık-çizgi, küçük-atik arabalar-dar sokaklar-yüksek hızlar-sert coğrafya-eğitimli sürücüler İtalya'da trafik serüvenini heyecanlı ve yüksek performanslı tutuyor. Ferrari'nin, Lamborghini'nin, Maserati'nin, Bugatti'nin doğduğu bu yollarda araba sürmek değerli deneyim. Yollarda kazalı, vuruk, dökük, eksik parçalı araç görmedik. 2.500 km yolda kimse beni üzmedi, kocaman kalan arabamla ben de kimseyi üzmedim.
Niyetimi kelime, işaret ve hareketle anlatmam yeterli oldu. Çünkü İtalyan zaten anlamaya niyetli.
Turizmin işaretlerini izledik. Gezi tekneleri, otel ve kamping otoparkları, turistik lokantaları, çarşıları, müzeleri boş bile sayılabilirdi.
Bir küçük not: İtalya deyince akla futbol gelir, sessiz, sakin… haftaya… ■