Geçtiğimiz iki yazıda trafik güvenliğinin iyileştiğini, bunu kasko ve trafik sigortaları kalemlerinin mali sonuçlarındaki iyileşmeden kanıtladığımızı; gelecekte bu sayede kasko ve trafik sigorta primlerinde rekabetin hızlanacağını, sigortanın yaygınlaşacağını memnuniyetle konuştuk.
Sürücü belgesi sürecinde tasarlanan iyileştirmenin kısa vadede olumlu etki yapacağını ve trafik işletmemizin ulusal maliyetini azaltacağını ve güvenliğin artacağını irdelemiştik.
Hız felaketse…
Bu iyileşmelerin göze gelir mertebeye erişmesi için belli bir sürenin beklenmesi gereği de ortada. Halen, 100 milyon km. araç birimi ile -113 ölümlü kaza yapıyoruz, yani Türkiye’nin 8 milyon otomobilini 13 (on üç) km sürünce 133 kişiyi öldürüyoruz anlamına geliyor - bakıldığında bizim ölümlü kazalarımız Almanya, İspanya, İtalya, İngiltere, ABD’nin 3 katı.
AB ülkeleri iyi sürücüleri, araçları, yolları, yayaları, yolcuları sayesinde her yıl milli gelirlerinin yüzde 2’sini trafik kazalarının neden olduğu maddi ve sağlık hasarlarına harcıyor.
Onların hesabı ile bizim yıllık trafik kaza maliyetimiz 15 milyar Dolar ediyor.
Bizim hasarımız acaba yüzde 2 kalır mı? Bu kalitemizle daha yüksektir.
Şimdi hayret ve destur deyiniz: Hız sınırlarını yükseltiyoruz. Hem de yüzde 40 yükseliyor hızlar.
Tam bir kahramanlık.
Bir kahraman varsa bir de kahrolan vardır… Sigorta şirketleri, sigortalılar, yayalar, yolcular, yükler, yollar kahrolacak.
Kahraman da trafikten sorumlu olan makamlar, kamu yönetimi, siyaset.
Bu, en hafif deyişle Süreç Katlidir.
Al al paraları…
AB ve ABD’de ekonominin ve siyasetin yetkilileri 2008 finans krizinden kurtulmak için para basmanın tek yol olduğuna karar verdiler. Uygulamaya geçtiler. Bu ihtiyaç azalınca para basmayı da azaltacaklar ve sonunda da kesecekler. Para basma kesilince bolluk azalacak, finansman pahalanacak, işler sıkışacak. Süreç budur ve bunu herkes biliyor.
Özel sektör bu bolluktan yararlanıyor ve uluslararası piyasalardan bolca borçlanıyor. Para basma azalacağı konuşulunca Türkiye ekonomisinin yüzde 60’ını yöneten TÜSİAD, kur farkı zararını talep ediyor, bu ise bu yıl için şimdilik yüzde 15.
Bunun hesabını borçlanmalar sırasında basiretle yapmışlardır, eminim.
Şimdi, kim ödesin o zararları?
Taşıma dünyasında, araç borçları döviz cinsinden kur farkı zararları doğacak ve kendileri ödeyecek. Her zamanki gibi!
Vergiyi ödeyen belirler
Bir ödeme oranı vereyim:
2012 Gelir Vergisi toplamının ücretlilerden alınan kısmı yüzde 66.
1987 yılında bu oran yüzde35 imiş… Özel sektör daha fazla vergi ödüyormuş o yıllarda.
Serbest meslek sahipleri bu toplamın sadece yüzde 3’ünü ödüyor!
Yeni Gelir Vergisi Kanunu bu durumu değiştirecek.
Yurtta sulh paylaşıma bağımlı. ■