3 Mart 2013 tarihli birinci yazımın başlığı "Dünya Haritaları" idi. Demişiz ki…
" ... dünya haritalarım var benim; siyasi, ekonomik, demografik, kültürel, dinsel, tarihsel, stratejik olanları.
Konuların bazılarını anlamak için birkaç haritayı üstüste koymak, görmek gerekli olur; demografik ile depremsel olanları mesela. Ekonomik olanı ile stratejik olanı üstüste görebilmek daha da anlamlı olabilir..."
Seçelim haritalarımızı; ekonomik ile politik olanları çakıştıralım. Ekopolitik durumları görmeye çalışalım. Herkes jeopolitikten bahsetse de durumlar ekopolitik.
Çin'in Amerika'ya olan ihracatı Çin Denizi'nden geçiyor. Bu denizde Çin donanması ile Amerikan donanması sık sık 50 (elli) metre yakınlığa kadar girişiyorlar. Politik durum hassas.
Uluslararası kanunlara göre, tüm deniz Çin denetimine veriyor. Ama durum böyle değil. ABD, Çin ile bir ticaret dengesi kuramıyor ve ekonominin kurallarını tersine çevirmeye zorluyor.
Bu zorlama da, sonunda ABD'nin içine tepiyor ve 2008'den beri uyguladıkları parasal davranışlardan geri dönüyorlar. Gitti dünyanın 11 yılı boşa. Yine para basacaklar, yine batık şirketlerini kurtaracaklar, yine finans bolluğu olacak... Bu bolluk da bizim de içinde olduğumuz Gelişmekte Olan Ülkeler'e (GO) gelecek. 11 yıldır neleri yaşadıysak aynıları tekrar edecek.
Komşularımızda ve çevremizde yaşanan etnik veya da dinsel görüntülü ekopolitik çalkantıları da doğru anlıyoruz ve doğru karşılıyoruz.
Çok deneyimliyiz.
Deneyimlerimizi uygulamaya koyabiliyoruz.
Tüm ülkeler ihracatlarını arttırmaya çalışıyor.
Tüm ülkeler üretimlerini arttırmaya çalışıyor.
Tüm ülkeler iç pazarlarını canlandırmaya çalışıyor.
Çok deneyimliyiz;
Biz ihracatımızı arttırıyoruz,
Biz Üretimimizi arttırıyoruz, Kapasite Kullanım Oranı'mız yüzde 76'dan yüksek.
Biz iç pazarımızı canlandırmaya çalışıyoruz. Kamu bankalarının önderliğinde faiz indirerek, kredi kullanımını arttırmaya devam ederek, 35 milyonlardan 52 milyon turiste; 20 milyar dolardan 37 milyar dolara erişerek canlandırıyoruz.
105 ülkeden büyük olan ilimizin belediyesinde başlayan İsraf / Verimlilik tartışmalarını çok yararlı buluyorum ve başka belediyelerde de bu konuyu uyandırmasını diliyorum. Çünkü Belediyeler, işlerinin sadece yüzde 5'ini kendi kaynakları ile yapıyor, yüzde 95'ini devlet kaynaklarından verilen ödeneklerle gerçekleştiriyor.
Belediyeler, Hazine Garantili aldıkları dış kredilerin sadece yüzde 2'sini ödediler, yüzde 98 ise ortadan kayboldu, devlete yıkıldı.
* * *
Taşıma dünyamızdan bir önemli gelişmeyi de inceleyelim.
Bir köklü şirketimiz fon yönetimi altında geçirdiği birkaç yılın ardından uygulamacı bir müşterinin dikkatini çekebildi ve ikinci satışı yaşadı. Kurumlaşma düzeyi ile ve işletme kalitesi ile göz doldurdu. Sektörün tümünün ihtiyacı olan gelişmelerdir bunlar.
Çok deneyimliliğimiz; verimliliğimizi arttırmak yolunda işimizi kolaylaştıracak.
İyi haftalar. ■