2001 yılında 11 Eylül saldırıları oldu/yapıldı ve ABD, dünyaya Önleyici Vuruşlar yapacağını duyurdu, yani Kuvvetli Şüphe davranışı. İran ile 7 yıl savaşmış olan müttefik Saddam'ın Irak'ını işgal etti. Ardından Kuzey Afrika devletlerini dağıttı. Mısır'ı askeri darbe ile dizayn etti. Suriye'yi dizayna başladığı sırada Ruslar ile karşılaştı ve hızı kesildi. Askeri maliyetler 2008 şirket yolsuzluklarını azdırdı, 2008 krizini başlattı, bitmiyor. Yolun üzerinde tek engel olan Türkiye'de dizayn yollarının sonuncusu olan silahlı hareket başlattı, yarım kaldı. Amerikan Dışişleri Bakanı, ilk demecinde, "İyi hazırlanamadıklarının besbelli olduğu" gerekçesiyle sitem etti. Geleceğin tek ucuz petrolleri olan Ortadoğu'da dizayn devam edecek, bilgili olmalıyız, her kademede.
Gelecekteki en ucuz petrollerin bölgesinde hakimiyet kurmak güzel bir vizyon. Benim ülkeme de bunun kısmet olmasını, elbette dilerim. Bunu kendi ülkelerine ve milletine kısmet yapmaya çalışan ülkeleri ve grupları takdir ediyorum, yurtsever davranış içindeler. Bana zararları var elbette. Benim sağlam olmam gerek ki, zarar az olsun. Ben de en az onlar gibi yaparım, gücüm olduğunda.
Askerlik, rekabetin ölümcül olduğu meslek. Savaş ölümcül rekabet. 15 Temmuz'da ülkeme yapılanlar uluslar rekabetinin bir parçası. Avusturya'nın geçiş kotasını kesmesi de uluslar rekabeti. Terör de uluslar rekabetinin silahlı hali olsa gerek. Yoksa koca Amerikan devleti, bu işlerini bir örgüte yaptırmazdı, güneyimizde. Demek ki terör dedikleri artık bir rekabet yöntemi; başıboş, sahipsiz veya plansız değil, ekonomik. Haritalarda bakmaya devam. Ülkeme ve bölgeme haritada bugün bakınca; başkalarının ihtiyacının büyüklüğünden de anlıyorum, ülkemizin değerini ve önemini de…
Sizler de anlıyorsunuz, tabii.
* * *
Taşıma dünyasından karşılaştırmalarım var.
Geçtiğimiz ayın içinde Yunanistan-İtalya-Sicilya yolunda 4.500 km araç kullandım. Yunanistan'ı doğudan batıya geçtim, tam ortasından. Gözüm, bildiğiniz gibi çok alışık olmasına rağmen, turist otobüsü görmedim. Rezervasyonsuz kaldığım turistik yerlerde otoparkından, kumsalından, lokantasından, kafesinden belli oluyordu doluluğun yüzde 50'den düşük olduğu; fiyatlar da sanki yüzde 50 düşüktü. Adriyatik geçen feribotun iskelesinde hiç turizm aracı yok, gemide hiç turist yolcu yok, doluluk en çok yüzde 15.
Her tür trafikte bulunduğum bin km boyunca hiç rahatsız etmediler. Dar yollarda benim büyük kalan arabam bile sempati gördü. Ben de kimseyi rahatsız etmedim. Trafik kurallarının kendiliğinden işlediğini gördüm, denetime ve kontrole gerek kalmadan. Kim eğitiyor bu sürücüleri? Yüzlerce viyadük ve tünelden geçtim, onlarca yerleşim yerinden geçtim ve yarmalarla, dolgularla yapılmış tek km yok, ovaya kurulmuş yerleşim yok. Tarım topraklarının tamamen korunduğunu gördüm. Ne de olsa; dünyanın edebiyatına, felsefesine, inanç sistemine, bilimine, sanatına, iletişimine yön vermiş bir ulusun içindeyim. Bu fark İpsala sınır kapımızdan itibaren başlıyor. Keşan-İpsala yolumuz da bizi yansıtıyor; ışıksız, işaretsiz, kavşaksız, bakımsız, sahipsiz ve inşaat halleri ile.
Yunanistan'da 2.000 cc'den büyük araç yasak. Sivil araçlar devlet aracından üstün olmayacak. Yakıt TL olarak aynı fiyat.
Bu kadar… Yunanistan'dan sonra sizlere İtalya izlenimlerimi sunacağım.
* * *
Bir yabancı ifade öğrendim, genel halimizi anlatan: Türkiye'nin algısı kötü; gerçekleri iyi.
Algı deyince siyasi durumlar, sınırda savaş halleri, terörle mücadelemiz, uçak düşürmemiz, kutuplaşmamız geliyor akla. Bunlar kötüler. Tedavisi Kalkınma ve Eğitim. Gerçeklerimiz iyi: yani ihracatın artması, bütçenin fazlası, enflasyonun düşmesi, kredilerin artması, imalatın artması, cari açığın azalması, bankacılığımızın gücü benzeri makroekonomik konular.
Bilgin düşman istemem. Tam tersi doğru: "Dostum bilgin olacağına, düşmanım cahil olsun."
Bugünlerde düşmanım benden maalesef daha bilgin! ■