Gazetemizin 23 Nisan 2024 tarihli sayısında, yolcu taşımacılarının bayram dönemindeki denetlemelerine ilişkin olarak fahiş fiyat suçlamaları ve cezalandırmalar üzerinde durmuştuk. Buna ilişkin yanlışlık ve haksızlıkları belirtip yolcu taşımacılarının zorunlu fiyat tarifesi hazırlama ve uygulama problemlerine değinmiştik.
Bayram dönemi nedeniyle gündemde otobüsle yolcu taşımacıları olsa da pek çok alanda benzer problemlerin yaşandığını gördük. Buna ilişkin olarak bazı vatandaşlar kişisel eylem peşinde koşarken bazıları da ekonomik gidişata dikkat çektiler.
Aslında benzer sorunlar ülkemizde kısmen de olsa hep olagelmiştir. Şu andaki durumun farkı uzun süredir yüksek enflasyon yaşanması ve enflasyonda artışların devam etmesidir. Enflasyon sonucunda fiyatlar artıyor, alım gücü düşüyor ve vatandaş da şikâyet ediyor. Bazı vatandaşlar sorunun kaynağının enflasyon olduğunu görürken bazıları da mal ve hizmet satıcılarının fahiş fiyat uyguladığını söylüyor. Belirtmek gerekir ki, problemin özü enflasyondur. Bu enflasyon ortamında bozulan dengeler için bazı fırsatçılar fahiş fiyat uygulaması yapmış olabilirler. Ancak her fiyat artışının fahiş fiyat olarak görülmesi problemin doğru anlatılmasının önüne geçmektedir.
Hepimiz tüketiciyiz
Bazı taşımacılar işlerinden şikâyet ederken sıkça taşımacıların sahipsiz olduğunu belirtirler. Bunun arkasında yaşadıkları zorluklar nedeniyle Bakanlığın müdahale edip işleri iyileştirmesi beklentisi vardır. Yani Bakanlığın kendilerini korumasını sahip çıkma olarak görürler. Peki, yolcuların sahibi kim olacak? Bakanlık, taşımacılar kadar yolcuları da korumak zorunda değil mi? Aksi halde Sanayi Bakanlığı sanayicileri, Ticaret Bakanlığı tüccarları, Sağlık Bakanlığı hastane sahiplerini, Milli Eğitim Bakanlığı özel okulları, Tarım Bakanlığı gıda üreticilerini sahiplenip korumak durumunda kalır. Her çeşit mal ve hizmet üreticisi korunurken tüketici unutulmuş olunur. Unutmamalıyız ki, hepimiz öncelikle tüketiciyiz. Tüketicinin korunmasını istemeliyiz. Bunun, günlük ihtiyaçlarımızın ötesinde, işimiz için gerekli olan girdilerin uygun şekilde temini açısından da gerekli olduğunu akıldan çıkarmamalıyız.
Fiyat tarifeleri
Tüketicinin korunmasının en öncelikli yolu; alacağı mal ve hizmetlerin fiyatını bilmesidir. Bu da ancak mal ve hizmetlerin satış fiyatlarının belirlenmesi ve duyurulması yoluyla olur. Mevzuata baktığımızda her çeşit üreticinin tarife hazırlamasına ilişkin pek çok düzenleme bulunur. TESK’e bağlı oda üyesi küçük üreticiler diyebileceğimiz esnaf ve sanatkârlarca üretilen mal ve hizmetlerin fiyat tarifelerinin hazırlanması duyurulması ve uygulanmasına ilişkin bir yönetmelik bulunmaktadır. Bu Yönetmelikte tarifelerin kimlerin katılımıyla nasıl oluşturulacağı yer almaktadır. Gittiğimiz berberde, lokantada, bindiğimiz minibüste veya takside bunlar uygulanır. Buradaki en önemli husus, bu tarifelerin alınabilecek en yüksek bedeli, yani tavan fiyatı göstermesidir. Yani bu fiyatların üstüne çıkılamaz ancak altına inmek serbesttir. Altına inilmemesi yönünde meslek örgütleri baskı yapamaz. Özel bir yeri olan ekmeğin bu gruptaki fırıncılar tarafından üretilmesi halinin özel yönetmeliği de mevcuttur.
TOBB üyesi büyük ölçekli iş yapan tacir veya sanayiciler tarafından üretilen mal ve hizmetlerin azami fiyat tarifelerinin düzenlenmesi de ayrı bir yönetmelik konusudur. Bu Yönetmeliğe göre belirlenen tarifelerin yine üstüne çıkılması söz konusu olmayıp indirimler için özel düzenlemeler mevcuttur. Bu genel düzenlemenin ötesinde sağlık, haberleşme, turizm, sağlık turizmi, yiyecek-içecek, elektrik, enerji gibi alanlarda da özel fiyat düzenleme mevzuatları ayrıca mevcuttur.
Tüketicinin korunması
Tüketicinin, kaba tabirle, kazıklanmaması için önce bu tarifelerin hazırlanması sonra üreticilerce takibi gerekir. Yine uygun fiyatla mal alabilmek için üreticiler ve satıcılar arasında rekabetin olması şarttır. Burada, sıkça, fiyatların başıboşluğundan şikâyetle denetim önerilmektedir. Bu denetim hiçbir koşulda yüksek veya düşük şeklinde yapılamaz. Ancak uygun tarifenin varlığı ve bu tarifenin uygulanması denetim konusu olabilir. Buna idare el atabilir. Ancak yine de esas görev bilinçli tüketiciye düşecektir.
Fahiş fiyatla mücadele
Gündemde, fiyatların yüksekliği enflasyondan mı, yoksa kötü niyetli satıcılardan mı tartışması yaşanmaktadır. Bazı vatandaşlar işin özünü unutup satıcıları suçlama yolunu tercih edebilirler. İşin özünü oluşturan enflasyondan sorumlu olan ekonomi yönetimi de kendi yükümlülüklerini görmezden gelen veya azaltan fahiş fiyat suçlamasını beğenip bunun üstüne gitmek isteyebilir. Son dönemde ekonomi yönetiminden satıcıları suçlayan fahiş fiyat mücadelesine önem verileceği yönünde açıklamalar gelmektedir. Enflasyonla mücadelenin zorluklarından ve olumsuzluklarından kaçmak için yapılacağı anlaşılan fahiş fiyat mücadelesinin nasıl olacağı ise açıklanmamaktadır. Hatta fahiş fiyatın ne olduğuna yönelik bir açıklama da henüz mevcut değildir. Bu şartlar altında fahiş fiyat mücadelesi gerçekten merakla beklenecek bir konu gibidir. Üstelik bu mücadelenin mevcut mevzuat ve serbest ekonomi anlayışı içinde yapılacak olması işi daha da zorlaştırmaktadır. Geçmişte, bunun depo ve market baskınları ile bazı tanzim satışlar şeklinde örnekleri görülmüştür. Taşıma, personel, işyeri kirası ve benzeri giderlerin devlet tarafından üstlenilmesiyle yaratılan bazı ucuzlukların sürdürülemez olduğu da görülmüştür. Bakalım, bu kez neler yapılacaktır? Tabii, bu mücadele içine daha önce fahiş fiyatla suçlanan otobüsçülerin girip girmeyeceği, girecekse ne şekilde gireceği, ayrı bir gündem konusudur.
Ekonomideki yanlış politikalar sonucu bozulan dengelere göre oluşan enflasyon kontrol altına alınıp düşürülmeden istikrarlı bir ekonomik ortama ulaşmak mümkün değildir. Bunun zorluklarından kurtulmak için yan yollara sapılması da bir sonuç vermeyecektir. Görülen odur ki, ülkemiz daha uzun süre bu çalkantıları yaşamak durumundadır. Bu çalkantılardan kaçmaya kalkışılırsa çalkantının fırtınaya dönüşmesi ihtimalleri de gündeme gelebilir.
İşçi ve Emekçilerin 1 Mayıs Bayramını kutluyorum. ■