Merhaba,
Taşıma dünyasının sahadaki kahramanları her yerde aynı; karada sürücüler, denizde ve havada kaptanlar, demiryolunda makinistler. Bu meslek grubu taşıma dünyasını harekete geçiren grup. Taşıma dünyasının tüm diğer faaliyetlerinin kullanıcısı ve müşterisi ve denetleyicisi bu grup. Çok önemli bir grup.
*
2 sürücüden bahsedelim.
Bir sürücü duran başka bir otomobildeki bir kişiyi trafik kazası ile öldürüyor, tamamen kusurlu, ama serbest.
Kendi aracında otururken ölen kişinin kusuru yok. Bu olay gündemde.
*
Diğer sürücü gecenin yarısında, bomboş anayolda ilerlerken, yola yatmış insanlardan birini kamyoneti ile öldürüyor, tamamen kusursuz, ama şimdi hapiste. Yola yatarak ölen kişinin ise kusuru yok.
Bu olay gündemden düşük!
*
TŞOF, Kaptanlar Kulübü, Trafik Kazalarını Önleme Cemiyeti, TESK ve bu konudaki diğer temsil örgütlerinin tek tepkisini görmüyoruz yazılı, sanal, görsel basında.
Çalışma Bakanlığı'nda ‘Sürücü Meslek Standardı'nı bile tamamlamadı bu örgütler. 26 milyon sürücü belgemiz var, 13 milyonu hayatını sürücülükten kazanan vatandaşlarımız. Yukarıdaki örgütler bu 13 milyonu Kurumlar Vergisi mükellefi olmadıkları için görmüyorlar. Bu 13 milyonun çoğunu SGK da bilmiyor, zaten ve maalesef. Hatta bu 13 milyon kendi de kendini görmüyor...
İlkokul diplomasına dayanan bu mesleğin itibarı ancak bu kadar oluyor; ama bizler, malımızı da canımızı da bu mesleğe gönüllüce teslim ediyoruz. Ne yapsak?
Acıklı tiyatro, yani dram.
* * *
Dönelim dünya tiyatrolarına…
Macaristan 1.294 mülteciyi almayı referandum ile reddetti. Zaten yüzde 45 katılım oldu -ki bu Avrupa ortalamasıdır- katılanların yüzde 98’i mültecileri istemedi. Ama katılım yüzde 50’den az olunca referandum geçersiz. Ne olacak şimdi? Tiyatroya devam. Komedi, ama aynı zamanda dram.
*
Bizde 3 milyon mülteci var, hem de kaç yıldır. Vereceği desteğin sadece yüzde 15’ini vermiş AB. AB ve ABD toplam 160 bin mülteciyi paylaşma planını yapamıyorlar.
Aynı zamanda AB Nefret Suçları komisyonu raporunu yayımlıyor ve Türkiye'nin mültecilere, Romanlara, Kürtlere, LGBTİ'lere gösterdiği tutumunun kötüleştiğini söylüyor.
Tiyatro… acıklı, trajedi.
*
Kolombiya var, Güney Amerika ülkesi. Sömürgecilik haklarının kaldırılmasının iç savaşını yaşıyor, 52 yıldır. Barış referandumu yaptılar, yüzde 38 katılım oldu, yani inanmadılar referanduma. Yüzde 50,24 ile barışı reddettiler. Savaşa devam değil dedikleri, barış teklifini yetersiz bulduklarını belirtiyorlar. Ama yeni bir trajediye izin vermediler.
Tiyatro devam ediyor.
*
ABD Başkanının 7 yıldır en yakın danışmanı olan kişi, Türkiye'deki darbe girişimini doğru değerlendiremediklerini, bombalanmış Meclisi gördükten sonra ancak gerçeği gördüklerini, Türkleri anlamakta çok geç kaldıklarını söylüyor.
Bunu, ancak geçen hafta söylüyor.
Tiyatro demesek olmaz.
* * *
Tiyatro deyince Trafik Sigortası da akla gelir.
Taşıma dünyasının bir başka acıklı tiyatrosudur bu konu. Bu tiyatronun sonuna yaklaştık galiba, yeni uygulama var. Sigorta şirketlerinin hepsinin teklifini görebildiğimiz tek bir platform çalışmaya başladı. Müşteri, tek başına en uygun teklifi kendisi seçebilecek.
Açık ve serbest rekabet buna denir. Zaten ortalama trafik poliçe bedeli aylardır düşüyordu, şimdi daha hızla normale ilerleyecek. 790 TL olan ortalamanın 500 TL sıralarına inmesi bekleniyor, yani yüzde 35 azalış.
Ama bazı sigorta şirketlerinin ya buraya teklif koymadıkları veya da çok yüksek fiyatlı teklif koydukları görüldü. Tedbir hemen geldi; sigorta şirketi olup da uygun teklif koymamak cezayı gerektirecek. Ne tiyatroydu yıllardır, maalesef.
* * *
Tiyatro etkili, saygın bir sanat dalı.
Tiyatroya izleyicisi olmak, tiyatroyu anlamak kişiye değer katar.
Tiyatro oyuncusu saygın kişiliklerdir. Ama tiyatronun yaşayanı olmak hep ve hep üzücü, yıkıcı, öldürücü oluyor.
*
Bütün tiyatroların nedeni ve anası olan “ekonomi”ye ve “finans”a ilgi gösteremedik, bu hafta. Esas tiyatro orada...
İyi haftalar. ■