450 milyonluk Avrupa toplamda 450 bin kişi mülteci alacağını duyurdu. 200 milyonluk Brezilya sadece 10 bin kişi alacak. Hele Japonya yılda sadece ve sadece 10 kişi alıyor. "Ayıptır" dediler, yükseltti, 30 kişiye! Bizdeki 2 milyon mülteciyi oranlarsak; Avrupa'nın 12 milyon mülteci alması gerekiyor. Kıyıya vuran bebeği görünce insafa geliveren, ilk 30bin mülteciyi görünce de silaha ve gaza sarılan AB, mültecileri AB sınırında karşılamanın planlarını uçuruyor; yani Türkiye'de karşılayacak. Rakibin gözyaşı giderek herkesin gözyaşı haline dönüşüyor.
G20'de "Kapsayıcılık" dillendiriliyor, yani büyümenin paylaşılması, yani Kalkınma. Paylaşılmayan büyümeler uçurumlar yaratıyor ve bu uçurumlar bizim de yaşadığımız ve adına terör denen gerilimlere kadar ilerliyor. Büyük STK'larımız ve ekonomiyi yönetenler nihayet ulusal huzuru -kapsayıcılığı- ön plana aldılar da birlik ve beraberlik yürüyüşü yaptılar, beraberce, Ankara'da. Tebrik ediyorum.
* * *
Taşıma dünyası plaka sınırlaması demek olan Tahdit konusunu konuşuyor. Ama tahdit, serbest pazar ekonomisine ters düşüyor? Ama piyasayı da serbest bırakınca temelli başıboşluğa gidiyor ve sermayeler batıyor? Banka açmak kurallara bu nedenle bağlanmış. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), yeni banka tekliflerini denetliyor, açtırmıyor, operasyonlarını kısıtlıyor, batırtmıyor, kurtarıyor. Bankacılığımız da bu sayede yüksek kalitesi ile dünyaya örnek oluyor.
Taşımacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (TDDK) da olsa bu kadar faydalı olabilir, demek ki…
Perakende Yasası var; il bazında ihtiyaçların belirlenmesini, tedarikin planlanmasını, yatırım kayıplarının ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. Almanya'da her beğendiğimiz yere eczane açamadığımız gibi, burada da her yere her beğendiğini açamayacak yatırımcılar. İstanbul'da Ulaşım AŞ'nin işletme modeli her taşımaya uygulanabilecek bir rantsız model; İşletme Hakkı Satışı. Planlama var, sınırlama var, denetleme var; kârlılık var. Rant yok!
* * *
Ekonomiye de bakalım, okur-yazarlık düzeyinde, ama biz uzman değiliz. Toplam borcumuz yaklaşık 400 milyar dolar. Banka hesaplarımızda toplam yaklaşık 200 milyar dolar döviz var, borcun yarısını karşılıyor. Yine bankalardaki hesaplarımızda yaklaşık 200 milyar dolar karşılığı TL paramız var. Borcun kalan yarısını karşılıyor. Bu paralarımız sadece yurtiçindeki bankalarımızda duranlar. Bu rakamlar BDDK sitesinde açık. Yurtdışındaki hesaplarda duran paralarımızı da katalım bu basit hesaba; yaklaşık 150 milyar dolar da onlar ediyor. Şimdi bakalım duruma: 400 borca karşılık 530 nakit var. Sıkıntı yok.
Uzmanlar yapsa bu hesabı da, rakam oynasa bile durum aydınlık kalır. Pekiyi paylaşım nasıl? Kötü. Paranın yüzde 90'ı hesapların yüzde 10'unda kümelenmiş. Yayalım biraz.
İyi bayramlar diliyorum, taşıma dünyasına... ■