Geçen hafta her günümüzün sınav olduğundan bahsettik. Duvarların çeşitlerinden bahsettik. Bitmez...
Amerikan devleti, yeni başkanını seçtikten sonra, Suriye'deki etkisini onarmaya başlıyor. “Esad’sız çözüm” diyenlerle “Esad’lı çözüm” diyenler sahada artık yüz yüze. Masada da durum karışık; taşeronunu masada isteyen devletler var. Saha ile masanın farkı kalmadı. Ama yine de çözüm yakınlaşıyor, uzaklaşmıyor. Cenevre masalarında biraz daha anlayacağız, yakında.
AB ülkeleri, Gürcistan vatandaşlarına "vizesiz 90 gün kalma" izni verdi. Vizesiz 90 gün kalma bizim de işimizi pekâlâ görür. Ama bir duvar var.
Kanada seçerek Suriyeli mülteci 3 bin aile almış, eğitiyor, hayata katıyor. Fransa seçerek aldığı tüm Suriyeli mültecilere iş kuruyor, ihracat bile yaptırıyor. Burada bir ortak özellik var mı? Var, bu insanların hepsi Hristiyan.
Bizde 3 milyon kişi var, sınırımıza dayanınca aldık, seçmeden. Halbuki mültecinin diline dinine ırkına bakılmayacağı yazar “mülteci hakları”nda.
* * *
Size kesin, kanıtlı, tartışmasız rakamlar vereceğim, şimdi. Düşündürecek.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) sorunlu kredileri inceledi. Durum iyi. Ben biraz daha karşılaştırma aradım. Sorunlu kredilerin oranı bizim gibi Gelişmekte Olan (GO) ülkelerde yüzde 9,3; AB'de yüzde 5,2; dünya ortalaması yüzde 3,9; Gelişmiş Ülkeler'de (GÜ) yüzde 3,2. Bizde 3. Hepsinden iyiyiz. Bunca kötü geçen 2016'ya rağmen durumumuz Gelişmiş Ülkelerden bile daha iyi. Karşılaştırmalı bakınca anlaşılıyor durum.
Bu oranlardan bir iyi sonuç daha çıkarmak kolay… Özel sektörümüzün durumu Avrupa Birliğinden iyi, gelişmiş ülkelerden iyi, dünyadan iyi, benzer ülkelerden de 3 kat iyi demektir. Hele bir de dünyada benzeri olmayan devlet desteklerini de hatırlarsak; vergi afları, ödemesiz süreler, devletin karşıladığı masraflar, faiz destekleri, kur zararı yazmalar...
Ara sıra bankaların da biraz ileri giden ifadeleri oluyor; Türkiye'yi büyüteceklermiş. Türk ekonomisini desteklemeye devam edeceklermiş... Aslında tam tersi oluyor yıllardır, Türkiye onları büyütüyor, Türkiye onları desteklemeye devam ediyor!
Hatırlarsınız Avrupalı bir araştırma vardı. Türkiye'de yapılacak 7 iş seçmişlerdi, birincisi bankacılık idi. Rakamlardan da besbelli.
* * *
Taşıma dünyasında durumlara bakalım:
Türkiye'de trafiğe kayıtlı araç sayısının 21 milyonu aştığı TÜİK tarafından duyuruldu. Araç parkımızın yaş ortalaması 13. Otomobiller, minibüsler, otobüsler, kamyonetler, motosikletler sıradan ortalamadan genç. Parkın eski araçları kamyonlar (15) ve traktörler (23). Yani üretim araçlarımız en yaşlı olanlar, maalesef ve lütfen dikkat.
Trafik sigorta primlerim geçen yıl ile aynı, bu yıl. Küçük bir azalma bile oldu. Sürücünün trafik sicili de gelecek yıl dikkate alınınca benim primim daha da azalacak. İyi sürücü priminden bile belli olacak.
Acenteme sordum, bu yıl duyduğu en yüksek trafik sigorta primini. Bir servis minibüsüne hesaplanan yüksek prim 124 bin TL. Siz de öğrenebilirsiniz acentenizden yılın en yüksek primini. Karşılaştırmalar olunca kişi kendini daha doğru anlıyor!
Bir karşılaştırma daha: Türkiye'nin güneş enerjisi potansiyeli tüketimin 1,5 katı. Kurulu güç ise yüzde 3 kadar. Çok iş var.
İyi haftalar dilerim. ■