Otobüsçülerin şikayetlerini de dikkate alarak, geçen haftaki yazımda terminal konusunu geniş biçimde ele alıp değerlendirdim. Sonuçta, yaptığım önerilerin otobüsçülerin sorunlarını çözeceğine inanıyorum. İsteyen, gazetemizin arşivine girerek bu yazıyı ve önerileri bulabilir. Ben, bulunduğum yerden, otobüsçülerin bu konularda neler düşündüğünün merakı içindeyim.
Objektiflik önemli
Bir konuyu inceleyip önerilerde bulunurken bunlardan kimin fayda sağlayıp kimin zarar göreceğiyle hiç ilgilenmem. Tek ilgilendiğim; söylediğim sözün doğru olmasıdır. Umarım ve dilerim ki otobüsçüler de öyle düşünüyordur.
Önerilerimin esası
Geçen haftaki önerilerimin içinde en önemlisi otogar/terminallerin tümüyle özelleştirilmesinin yanlış, hatta mevzuata aykırı olduğudur. Bir cümleyle, işlettirme anlayışının bile “istediğin gibi işlet” şeklinde olamayacağı, sorumluluk ve karar verme hakkının belediyelerde kalması kaydıyla temizlik, güvenlik ve ücret toplama gibi işlerin başkalarına yaptırılması anlamında olabileceğini ifade ettim.
Kazanılmış haklar
Halen bazı terminaller buna aykırı biçimde işletilmektedir. Bu yanlış düzeltilmelidir. Ancak bunu yaparken kazanılmış haklara saygı esas olmalıdır. Benim önerim yeni terminallere hemen uygulanırken eskilerde ancak sözleşme süresi sonunda buna geçilmesi gerekir.
Mersin örneği…
Mersin Otogarında sorunlar yaşandı, yaşanıyor ve gelecekte de yaşanabilir. Ben, çözümün benim anlayışımla olacağına inanıyorum. Otobüsçülerden bir kısmı ise başka çözüm peşinde: “Otogarı biz işletelim.” Ben kimin işlettiğiyle değil, nasıl işlettiğiyle ilgiliyim. Başkaları yapınca yanlış oyan şeyler, otobüsçüler yapınca da yanlıştır. Otobüsçünün cebine elini uzatanın otobüsçü olması haksızlığı ortadan kaldırmaz. Ben, terminali işleten otobüsçünün değil, taşımacılık yapan otobüsçünün yanındayım. Mersin’de de söz hakkı belediyede kalmalıdır.
Nasıl verilmeli?
Terminal işletmesini kimin değil, nasıl yapılacağı önemli dedim. Eğer böyle değil de ‘parayı veren işletmeci söz sahibi olsun, çıkış ve park ücretlerini o belirlesin’ derseniz otobüsçünün cebine el atmış olursunuz. O durumda da otobüsçüden alınacak paranın mümkün olan en büyük kısmının belediyeye gitmesi adil olur. Yani belediye kendi menfaatini koruyacak şekilde terminali bir işletmeciye vermelidir.
İhale esastır
Kamuya ait bir mal veya hizmetin satışı açık biçimde olmalıdır. Kapalı kapılar arkasında olamaz. Böyle olursa mutlaka kirlenir. Dolayısıyla bu gibi işler uygun şartnamelerle, şeffaf ihalelerle yapılmalıdır. Otogar işletmesi Ali’ye, Veli’ye ayrıcalıkla verilemez. Otobüsçüye de öyle… Otobüsçü de ihaleye girerek işi almalıdır.
Klasik açıklamalar
Otobüsçüler zaman zaman taşıma ile ilgili özelleştirmelere talip olurlar. Terminal işletmeciliği de öyle. Şimdi özel tren işletmeciliği gelecek. Bunun için de yıllar önce “bize verilsin” dendi. Sebebi ne? Cevap: Biz daha iyi yaparız da ondan! Eğer siz daha iyi yaparsanız, bu işten diğerlerinden daha fazla para kazanacaksınız demektir. Yani kazançta, sizin kadar bilmeyenleri geçeceksiniz. O zaman, bu işin ihalesinde de onlardan fazla para verebilir, onları geçebilirsiniz. Bunun başka şekli yok. Zaten artık bu devirde başka türlüsü olmuyor. Öbür türlüsü eskilerde kaldı. İyi yapacaksanız yüksek parayı verebilmelisiniz.
Diğer konular
Otobüsçüler terminallerin ihalesini avantajlı şekilde kapıp para kazanma merakı yerine taşımacılıktan para kazanmaya çalışsınlar ve benim bu konulardaki diğer önerilerimi de dikkate alsınlar. Kendilerine yük getiren terminallerden kalkış-varış zorunluluğunun kaldırılması, bu konu dahil, tüm indirme ve bindirmelerin Trafik Kanununa ve belediye mevzuatına göre yapılması. Otobüsçülerin menfaati yerine terminallerin menfaatini esas alan kuralları aşmaya çalışsınlar. Keza taşımacıların servis maliyetlerini, yolcuların zaman ve para kayıplarını arttıran bir büyük terminal yerine kalkış-varış da yapılabilen çok sayıda terminal önerisini de düşünsünler.
Verim konusu
Terminal işlettirilmesinde nasıl herkese açık, şeffaf ihale tek seçenek ise herkesin firma kurup istediği kadar uygun otobüs alarak taşımacılık yapabilmesi de serbest pazar ekonomisinde tek seçenektir. Bu kapsamda tarifeli taşımacılıkta isteyenin istediği hatlara girip istediği kadar sefer yapabilmesi de bir haktır. Verimlilik vs. dahil tüm gerekçeler bu hakları ortadan kaldırmaya yetmez. Verimliliği devlet değil, taşımacı sağlar. Devlet, hakların özüne dokunmamak kaydıyla yardımcı olur, o kadar. Eğer serbest piyasadan yana değilseniz iş başka. O zaman da serbest piyasa karşıtı bir iktidarın gelmesini beklemeniz gerekir. Ne zaman gelirse… ■