Daha önceki yazılarımda belirttiğim düşüncelerimde haklı olduğumu gösteren önemli gelişmelerin yaşandığı İstanbul Otogarı’nı konu edineceğim. Bu aslında, geneldeki otogar işletmeciliği için de önem taşıyor.
Genel ekonomik bakış
Hepimiz yaşamak için çeşitli mal ve hizmetlere ihtiyaç duyarız. Bunun için bunların üretilmesi gerekiyor. İkinci olarak da bunların tüketilebilmesi için bizim de alım gücümüzün olması gerekiyor. Bu da bizim de bir şeyler üretip veya üretime katılıp onlardan alma gücü elde etmemizi gerektiriyor.
Herkes ucuz mal ister
Bir diğer bakışla herkes kendi ürettiklerinin değerli olmasını yani daha çok para etmesini, daha çok mal alıp tüketebilmeyi istiyor. Ama bunun için de aldıklarının pahalı olmaması gerekiyor. Hem sattıklarından fazla gelir elde etmek hem aldıklarına fazla para ödememek nasıl mümkün olacak, ya da bu denge nasıl kurulacak? Tabii ki piyasa ile. Hepimiz çeşitli mal ve hizmetlerin tüketicisiyiz. Çok çeşitli mal tüketiyoruz. Ama ürettiğimiz sadece sınırlı mal ve hizmetler. O zaman tüketiciden yana olmak, hepimiz için en uygun seçenek. Bu da malların en uygun fiyatla en iyi nitelikte alınmasını gerektiriyor. Buna bizim ürettiklerimiz de dâhil olmak zorunda. Tabii, bir de alım koşulları var. Kötü veya pahalı malları alıp tükettiğimizi kimse düşünmez.
Terminal zorunluluğu
Karayolu taşıma mevzuatı tarifeli taşımalarda terminal kullanımını zorunlu kılıyor. Bu nedenle piyasadaki bazı mal ve hizmetler gibi isteyen terminal kullanmasın demek lüksümüz yok. Keza karayolu taşıma mevzuatı isteyenin terminal yapıp işletebileceğini de söylüyor. Ama bu pratikte bu hiç mümkün olmuyor. Bırakınız, ticari terminal işletmeciliğini yapmayı, özel olarak kendi araçlarına bile kişisel hizmet verecek terminal yapıp işletmek, mümkün olmuyor. Ancak belediyelere ayrıca kalkış ve varış ücretini ödemekle, belediyelerin müsaade ettiklerini görüyoruz.
Rekabet yok
Mademki terminal yapamıyorsunuz, o zaman mevcut terminalin işletme koşullarına razı olacaksınız. Peki, yap-işlet ile terminal yapılması mümkün olmaz mı? Bu mümkün olabilir. Ancak bu durumda dahi otobüsçünün soyulmaması için her türlü tedbirin alınması lazım. Bunun için de yap-işlet-devret sözleşmelerine otobüsçüleri koruyan çok önemli maddelerin mutlaka yazılması gerekiyor.
Bunlardan hareketle diyebiliriz ki, artık otobüsçünün menfaatini korumak açısından terminallerin yapımında çok dikkatli olunması gerekiyor. Terminallerin tamamen özel kişilerce işletilmesi hatta mülkiyetinin özel kişilere devredilmesi otobüsçünün tamamen aleyhinedir. Zaten benim inancıma göre belediye mevzuatı da buna mümkün değildir. İmtiyazların özelleştirilmesi söz konusu olmamalıdır.
Otobüsçü kazansın düşüncesi
Bazıları terminalleri otobüsçüler işletse ve buradan da para kazansalar iddiasındadırlar. Önce bu terminali işletecek otobüsçünün kim olduğunun tanımı pek belli değildir. Şunu özellikle belirteyim ki, Büyük İstanbul Otogarı otobüsçülerce yapılmış kabul edilebilir. Ama bunların içerisinde firma sahibi otobüsçü sayısı gerçekten çok azdır. Otobüsçü denip denemeyeceği tartışmalı birçok insan bu otogarı yapıp işletmiştir. Otobüsçü kazansın sözcüğüne dikkat etmek gerekir. Siz bir mal veya hizmet alırken; şu kurum, şu kişi, şu bölge kazansın diye tercih yapıyor musunuz? Bu düşüncelerle kötü malları pahalı fiyatlarla alıyor musunuz? Hatta bunu geçiniz, ülke kazansın diye kötü ve pahalı malları alıyor musunuz? Tabii ki hayır. Otomobil piyasasına bakın. Pek büyük ölçüde yabancı otomobil kullanılıyor, ülkemizde otomobil yapımı söz konusu olduğu halde. Fiyat, dayanıklılık, konfor, kullanım kolaylıkları vs. gibi pek çok unsur insanların tercihlerini etkiliyor ve insanlar kendi menfaatlerine uygun tercihleri yapıyorlar.
Bazı sorular
Siz, otobüsçü meslektaşım kazansın diye onun benzin istasyonundan yakıt alıyor musunuz, otelinde konaklıyor musunuz, onun fabrikasında ürettiği malları alıyor musunuz? Kesinlikte hayır. Öyleyse otobüsçünün işlettiği terminali niye kullanacaksınız, pahalı ve kötü ise. Bir yerde iki tane yan yana terminal olduğunu düşünün birisini belediye işletiyor, birisini özel kişi. Siz özel kişi yani otobüsçü işletiyor diye seferlerinizde pahalı olan ve kötü hizmet verse de bu terminali kullanır mısınız? Tabii ki hayır. Dolayısıyla otobüsçünün menfaati başka bir otobüsçüye para kazandırmaktan değil, kendi maliyetlerini düşürmekten geçer. Bundan hareketle İstanbul Otogarı’ndaki duruma bakalım.
İstanbul Otogarı’nda yaşanan gelişmeler
İstanbul Otogarı’nda son günlerde yaşanan gelişmelerin otobüsçüye etkilerini kısaca şöyle gözden geçirebiliriz: Önce otobüslerin otogar çıkış fiyatlarının düşmesi ile maliyetlerde önemli bir azalma olacağını görüyoruz. İkinci olarak, yolcuların otogardan faydalanma koşullarında süre ve ücret olarak iyileştirmeler oldu. Bu da insanların otobüs tercihlerini etkileyecek, yani yolcu sayısı artacak. Üçüncü olarak, muhtemelen önümüzdeki dönemde yazıhane sahiplerinin, yazıhane kullananların ödedikleri kira bedelleri düşecek, buradan da otobüsçüler kârlı çıkacaklar. Bunun yanında, gelecekte muhtemelen otogarlardaki işletme ve hizmet kalitesi iyileşecek, temizlik, güvenlik artacak. Bunu da bekleyip göreceğiz. Bir başka husus da belki de belediyenin koyacağı otobüs ve minibüs hatları ile servis maliyetlerinde önümüzdeki dönemde düşmeler yaşanabilecek. İşte İstanbul Otogarı’nda yaşanan bu iyileşmeler otobüsçülerin yolunu aydınlatmalı ve özel terminal-belediye terminali tartışması bitmelidir. Otobüsçünün menfaati belediye tarafından işletilen terminaldedir.
İstanbul Otogarı’nda yaşanan gelişmeler
İstanbul Otogarı’nda son günlerde yaşanan gelişmelerin otobüsçüye etkilerini kısaca şöyle gözden geçirebiliriz: Önce otobüslerin otogar çıkış fiyatlarının düşmesi ile maliyetlerde önemli bir azalma olacağını görüyoruz. İkinci olarak, yolcuların otogardan faydalanma koşullarında süre ve ücret olarak iyileştirmeler oldu. Bu da insanların otobüs tercihlerini etkileyecek, yani yolcu sayısı artacak. Üçüncü olarak, muhtemelen önümüzdeki dönemde yazıhane sahiplerinin, yazıhane kullananların ödedikleri kira bedelleri düşecek, buradan da otobüsçüler kârlı çıkacaklar. Bunun yanında, gelecekte muhtemelen otogarlardaki işletme ve hizmet kalitesi iyileşecek, temizlik, güvenlik artacak. Bunu da bekleyip göreceğiz. Bir başka husus da belki de belediyenin koyacağı otobüs ve minibüs hatları ile servis maliyetlerinde önümüzdeki dönemde düşmeler yaşanabilecek. İşte İstanbul Otogarı’nda yaşanan bu iyileşmeler otobüsçülerin yolunu aydınlatmalı ve özel terminal-belediye terminali tartışması bitmelidir. Otobüsçünün menfaati belediye tarafından işletilen terminaldedir.
Otobüsçünün menfaati
Otobüsçüler ve otobüsçüleri temsil ettiklerini söyleyenler otobüsçünün çıkarını gerçekten düşünüyorlarsa artık bunu esas almalıdırlar. Özel olan terminaller ve pahalı olan belediye terminalleri var ise bunların hepsi ile artık mücadele etmelidirler ve özel olanlar uygun şartları sağlamadığında buraların belediyelerce işletilmesi için mücadele etmelidirler. Burada işletenin kim olduğu önemli olmamalıdır. Kimsenin ne yanında ne karşısında söz konusu değildir bu düşüncelerde. Sadece yanında olunacak kişi otobüsçüdür. Herkeste bunu esas almalıdır.
Artık bu konularda kesin karar verilmiş olmalı. Belediye ve özel sektör işletmeli yönünde yapılan tartışmalar bitmeli. Artık bunun yerine yapılacak otogarların yeri ve düşük maliyetli olması üzerinde durulmalıdır. ■