Ramazan Bayramı’nın ilk gününde oruç tutmak yasak, çünkü bu bayram birlikte kutlanacak ve kimse hariçte kalmayacaktır. Bu nedenle Ramazan Bayramı ziyaretlerinde muhakkak bir yeme-içme ikramı olur. Şeker dahil, her şey ikram edilebilir.
Bu ibadet türü, yani yeme-içme mahrumiyeti, başka dinlerde de geçerli. Temel amaç aynı; insanı bencilliğinden uzaklaştırmak, yoksullarının halini anlamasını sağlamak. Moda ifade ile söylersek, empati geliştirmek.
Eminim, geçen hafta bahsettiğimiz 300 varlıklının içinde oruç tutan bir tanesi olamaz. Hem yoksulun 10 milyon katı varlık toplayacak, sonra da dönüp onun halini anlamaya çalışacak…
Köylüler bir paylaşım için Nasreddin Hoca’ya danışmışlar. Hoca iki seçenek sunmuş; Allah taksimi, kul taksimi. ‘Allah taksimi’ büyük taraftar toplayınca; Hoca 1 kişiye 5 tane verdikten sonra 10 kişiyi bir araya toplayıp 1 tane vermiş. Tabii, isyan çıkmış. Geçmişler ikinci seçeneğe… Hoca kişileri saymış, malı saymış, malı kişiye bölmüş, ahaliyi sıraya sokmuş, ikişer tane verip konuyu kapatmış.
“Kârın ayıbı olmaz”, “Kârını maksimize et”, “Kazanmak için her yol mübah”, “Gölün bütün balıklarını sen tut” demek, 2008 Finansal Krizini başa sardı. Para ile mal aynı adreste bekleşirken, ihtiyaçla yoksulluk diğer adreste.
Afganistan’ı kalkındırmak 30 milyar Dolar hesaplanırken, New York’ta 40 milyar Dolara bina gökdelen yapıldı.
Bu durumu “doğal gerçek” olarak kabul etsek bile; bilişim, internet, online yaşam yüzünden ve sayesinde bu adaletsiz durum devam etmeyecek. IMF Başkanı, Dünya Bankası Başkanı, ABD Hazine Danışmanı olmuş Joseph Stiglitz, IMF başkanıyken, “Gittiğimiz her ülkede işimiz her yıl daha bir zorlaşıyor, çünkü karşımıza bizim bildiklerimizi bilen insanlar çıkıyor” diyor, “Küreselleşme - Büyük Hayal Kırıklığı” (ISNB: 975 8723 006) adıyla tercüme edilmiş kitabında.
Bu kitabı okumak kolay değil, şimdiden duyurayım. 3 yıldır elini süremeyen kişi tanırım.
Bu düzeltmeyi ekonomi STK’ları, üstyapı örgütleri, çatı kuruluşları yapmalı. Bu sayede, eğitim paylaşılacak katma değer artışı gelecek…
Yoksa… 500 Büyük Sanayi Kuruluşunun toplam kârının artmadığını, toplam ihracatının artmadığını, toplam cirosunun artmadığını; buna karşın sadece ilk 50’nin çok hızlı büyüdüğünü görmeye devam ederiz.
Bütün yaygınlaşmalarda, denkleşmelerde, dengelenmelerde oluşan yeni arzları taşıma dünyası ulaştıracak, talebin doğmasına ilk yolu açacak.
O zaman bugünkü servis esnafının “plaka tahdidi olsun, ama borsası olmasın” icadına da, tahditlere de gerek olmayacak.
Ramazan Bayramınız kutlu olsun.
Paylaşımlarınızın adilleşmesini dilerim. ■