Bir kez daha belirteyim ki, düşünce ve yazılarımda peşin hükümlü değilim. Ne kimsenin yanında ne de karşısındayım. Kimin kazanıp kimin kaybedeceğine göre hareket etmem. Önemli olan, bilgi ve vicdanıma göre elden geldiğince objektif olabilmektir. Tabii, günün koşullarına ve hukuka uymaya önem veririm.
Serbest piyasa
Türkiye’nin tercihi serbest piyasa ekonomisi… Bu, taşımacılık dahil, her sektörde geçerli. Karayolu Taşıma Kanun ve Yönetmeliği “Taşımalar serbest rekabet ortamında gerçekleştirilir” diyor. Bu değişmedikçe uymak/uygulamak zorunlu.
Rekabet herkes için zordur, ama tüketici için iyidir. Hepimiz birer tüketiciyiz. “Ben tüketici olarak rekabetten faydalanayım, ama yaptığım işte rekabetten korunayım” deme hakkı kimsenin yoktur. Çeşitli gerekçeleriniz olabilir, ama buna aykırı düşünceler size haklılık kazandırmaz. Neyin rekabete aykırı, neyin suç olduğu Rekabet kanunundan öğrenilebilir.
Taşıt tahdidi
Taşıtlara plaka tahdidi getirilmesine, değişik gerekçelerle karşıyım.
Birincisi; şartları sağlayan herkesin istediği işi yapma hakkıdır. Belge alıp taşımacılık yapmak da buna dahildir. İsteyen Karayolu Taşıma Kanun ve Yönetmeliğine bakabilir. Plaka tahdidi ise bu hakkın sadece belirli kişilerce kullanımıdır. Ailenin ortak tarlasının mülkünün aile bireylerinden, kardeşlerden birine veya bazılarına tapulanması gibidir.
İkinci olarak; rekabeti azalttığı için tüketici zararınadır. Tahdit rakamı yüksek tutularak bu zarar azaltılabilir, ama bunun devir imkanı resmen ranttır. Zaten parayla plaka devrine imkan veren bir kanun da yoktur. Tüketici ve toplum yararına hiçbir yanı ve hak gerekçesi bulunmamaktadır. Servislerdeki tahdit trafik yükünü de azaltmaz. Hiçbir servis işi olmadan iş aramak için trafiğe çıkmaz. Bu risk sadece taksilerde vardır. Tümüyle durağa bağlılık veya şirketleşme benzeri çözümler bulunmadıkça taksilerde tahdit şarttır. Aksi halde sokaklar taksiyle dolabilir. Taşıtlarla ilgili diğer söylem ve açıklamalar bu gerçekleri değiştirmez. Bu arada taksilerle ilgili durum dahi tahdidi açıklasa bile plaka devrini açıklamaz.
Taksilere bakış
Taksilerde satışa imkan veren plaka tahdidi var. Çok yüksek bir bedelle devredildiğini herkes biliyor. Peki, bundan taksici esnafı mı kazanıyor, tüketici mi kazanıyor? Baştan beri taksi sahibi olmuş, plakasını satmamış, bu haliyle esnaflığı sürdürenleri tenzih ederim. Ama çoğunluk böyle değil. Plakalar ağaların elinde, esnaf denilenler de bunların kölesi. Geçenlerde bir arkadaşım anlattı: İki akraba, aynı taksiyi geceli gündüzlü işletiyor. Tabii, plakasını alamamışlar… Plaka sahibine her biri ayda 7 bin TL ödüyor, yani toplam 14 bin lira… Bu işi bağlarken plaka ağasını görmemişler. Aracılık yapan galeriye de 7’şer biner lira ödemişler. Her yıl bir kez daha bu ödemeyi yapıyorlarmış.
Taksi ücretleri
Elimize rent-a-car adlı taşımacılara ait broşürler geçiyor. Bunların çoğu bilinen adıyla korsan taksi. Fiyatlarına bakıyorum, tarifeli taksi ücretinin yarısı veya biraz üzerinde… Herhalde bu ücretle maliyetlerini karşılayıp geçinebiliyorlar. Öyleyse, taksiler niye daha yüksek ücret istiyor? Korsan taksiciler akaryakıtı, lastiği, yedek parçayı daha ucuza almıyor. Varsa fatura almama gibi kötüye kullanımlar, bunu herkes yapıyor. Bir farklılık vergi olabilir. Ödenen verginin yıllık, aylık miktarından gün başına, sefer başına düşeni hesaplarsanız devede kulak kalır. Bu arada sosyal güvenlik primlerinizi söylemeyin. Onlar kendiniz için… Bu farkın açıklaması plaka devir bedelidir. Plaka başına günde 500 TL bir para ayrıca kazanılmalıdır. Günlük maliyetler yanı sıra bu, az bir rakam değildir. Fiyatı da yükseltir. Yüksek fiyatlar vatandaşın korsan taksi kullanımını teşvik ediyor; yasak olsa bile. Eğer taksici plakanın sahibiyse o da 1,5-2 milyon liralık varlığının da karşılığını ayrıca almak istiyor. Ona da yüksek ücret gerekli, yoksa bu yatırım boşa gider.
İstanbul’da durum
İstanbul UKOME, servisçilerin devre imkan veren plaka tahdidi talebini görüşüp karara bağlamış. Önce TUHİM, bilgilendirici bir rapor hazırlamış. Tebrikler… İstanbul UKOME de bu rapordaki bilgi ve değerlendirmelere göre önemli kararlar almış. Servis fiyatlarının artmaması da dikkate alınmış. Üstelik servis taşımacılığının iyileşmesini sağlayıcı mevzuat düzenlemelerini de kabul etmiş. Söyleyin, toplum adına daha iyiye gidiş ve ihtiyaçlara uygunluk yok mu bunda! İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve UKOME, şehiriçi taşımanın gereklerine uygun, popülist olmayan bu kararıyla tebrike değer. Buna karşı çıkanlar; toplumun, tüketicinin ve kentsel ihtiyaçların gereklerine uygunluğu nasıl sağlayacaklar? Burada mevzuatta belirtilen koşulların her zaman tartışmaya açık olduğunu ve iyileştirilebileceğini belirteyim.
Eylem yapmak
Ülkemizde çeşitli hak arama yolları var. Öncelik hukuk yolu. İdari mercilere başvurmak da önemli. Bunların yeterliliği, hakları koruyup korumadığı tabii ki tartışılabilir. Eylem de bir hak arama, ses duyurma yöntemi. Özellikle eylemler haklı bir temele oturmadıkça, kamu yararı getirmedikçe çoğunlukla başarılı olamaz. Servisçilerin eylemine de başarılar dilerim, ancak haklılıklarına inandırmaları çok önemli. Buna ihtiyaç olduğunu söylemek yetmez. Herkes işinde zorluk yaşıyor.
İyi düşünün.
İstanbul UKOME’nin kararı çok önemli. Herkes bunu dikkatle okumalı. Plaka tahdidi konusunda karar aşamasında olan diğer iller bunu iyi değerlendirmeli. Bazılarının verdiği haksız tahditler, bunu yapmayanların suçlanmasına yol açıyor. Önceden bu tahdidi verenler inşallah yanlışlarını görürler. Bu yanlıştan etkilenen esnaf ve tüketiciler de bunlara tepki gösterip cezalandırmalı.
Ticaret odaları ve esnaf odalarına gelince… Onlar, bugün üye olanların odası. Onların çıkarlarına göre hareket edebilirler. Ya yarın? Acaba bugün taksici esnaf odaları plaka tahdidi ve devri için “iyi oldu” diyebiliyor mu? Bundan zarar gören mevcut esnaf ne diyor? Plakalarını satıp gidildikten sonraki durumu bugünkü yöneticiler düşünsünler. Ha, o gün “ben de olmayacağım, hakkımı satıp tüyeceğim” diyorlarsa, o başka! ■