Geçtiğimiz Şubat ayı içinde Mersin’de Özgecan kızımıza yönelik çok acı bir olay yaşadık. Bu durum, taşımalarla ilgili bazı sorunları da aklımıza getirdi. Kimler taşımacılık, daha doğrusu taşıma araçlarında şoförlük yapabilir, sorusu da çok kişinin aklına geldi. Geçtiğimiz günlerde başka bir ülkede ve başka bir taşıma modunda olsa da bununla ilgili önemli bir olay daha yaşadık. Germanwings Alman havayollarının uçağındaki pilot kaynaklı kasti kaza, araç kullanıcılarının ruhsal durum dahil, sağlıklarının ne kadar önemli olduğunu aklımıza getirdi.
Mevzuatta sürücü sağlığı
Karayolu taşımacılığında çok önemli olan sürücü sağlığı öteden beri konuşulur durur. Buna ilişkin önemli gelişme, Karayolu Taşıma Yönetmeliğinde 5 yılda bir sağlık raporu alınması zorunluluğudur. Tabii, bunun için denetimin nasıl yapılacağı da önemliydi, ki pek çok kuralı koyarken bu pek düşünülmez. Sürücü sağlık raporu basitçe iki yolla denetlenebilir. Birincisi; sürücüye doğrudan rapor sormak. Bu, biraz zor, üstelik de süre ve içerik yönünden sahtelik de olabilir. İkincisi de; raporların bir bilgi sistemine toplanıp oradan kontrolü, ki bu daha kolaydır. Bu husus sadece sağlık değil, SRC vs. için de geçerli. Keşke sağlık, SRC, suç ve cezalar dahil her şey bir sürücü bilgi sisteminde olabilse.
Okul şoförlerinin sağlığı
Gönül, hepsini kapsasın ister; bu olamadığında kısmi çözümlere de sevinmek gerekir. Şimdi, okul servis araçları için sağlık raporu şartı geldi. Genç ve çocukları taşıyan şoförlerin sağlığı özel bir önemde görülebilir. Tabii, uygulanabilmek şartıyla. Bir de sürücü sağlığını ve bunun raporunu psikoteknikten ibaret görmemeliyiz. Sadece psikoteknik raporu yetmez, şoförü de suç ve cezadan kurtarmaz.
SRC konusu
SRC zorunluluğu okul servis araçlarında Yönetmeliğinin çıktığı 2007’den beri var. İSTAB tarafından taşımacılara yapılan bir duyuruda, bu hususa özel bir vurgu yapılmış. Önceden beri var olan zorunluluğun pek uygulanmadığı, yani şoförlerce SRC alınmadığı, görevlilerce de denetlenmediği itiraf edilmekte. Bunu kutlamak gerekir. Artık uygulanacağına göre bunun alınması üzerinde duralım.
SRC alma halleri
ÜDY, ODY ve SRC gibi taşımacılıkla ilgili mesleki yeterlilik belgelerinin üç alınma yolu var. Birincisi; eğitim ve sınava katılarak almak. İkincisi; eğitim muafiyetiyle sadece sınav hali. Üçüncüsü ise; hiç eğitim ve sınava katılmadan tam muafiyetle belge alma. Sürücüler için ‘ikinci’si yok. Geriye iki hal kalıyor.
Muafiyetle SRC almak için tek şart 25.02.2003 tarihinden önce ehliyet sahibi olmak. Bir de B sınıfı için bu tarihe kadar üç aylık çalışma belgesi. Bunları sağlayanlar gerekli diğer belgelerle birlikte UDH Bakanlığına başvurabilirler. Detaylar 2013/KDGM-10/MYB numaralı genelgede bulunabilir.
Bu şartı sağlayamayanlar, önce eğitime sonra da sınava katılacak. Eğitim de bu iş için özel yetki belgeli kuruluşlarda oluyor. Onların da ilgili eğitimleri açma dönemleri yakalanmalı. Tabii, SRC’nin ve bunun eğitimlerinin çeşitleri olduğu unutulmamalı. Okul servis araçları için SRC1 gerekli, SRC2 de olabilir. Bu eğitimi başaranlar, Bakanlığın sınav takvimini takip edip müracaat etmek, katılmak ve başarmak zorunda. Bunlar için epey bir süre gerekecek. 2007’den beri zorunlu olan bu belgeyi almayanların daha da süre istemeye pek hakları olmamalı.
Mevzuat geliştirilmeli
Özellikle sürücüler için mevzuatta iyileştirmeler gerekiyor. Tabii, çok canı taşıyan toplu taşıma araçları, özellikle de uzun yola gidenler ve öğrenci taşımaları daha da önemli. Bu düzenlemeler çokça hususu kapsayacak, bu nedenle Karayolları Trafik, Karayolları Taşıma ve Belediye mevzuatındaki dağınıklık ve çelişkiler giderilmeli ve yeni bir mevzuat geliştirilmeli.
Karayolları Trafik Kanununda pek çok değişiklik yapıldı, sürücü ehliyetlerinin çeşitleri ve koşulları da bunun içinde. Bunlar, Trafik Yönetmeliği ile hayata geçirilecek. Diğer mevzuatın bunu beklemesi ve takip etmesi gerekir.
İlgi gösterilmeli…
Karayolları Trafik Yönetmeliği değişiklikleri olarak ehliyet çeşitleri gazetelere yansıdı, hepsi o. Bir taslak vs. olsa incelemek, görüş belirtmek isterim. Bu konuda ne yazık ki taşımacıların ve sivil toplum örgütlerinin sesi çıkmıyor. Çıktıktan sonra eleştiri yapmayı mı bekliyorlar? Bu neye yarar ki! Buna TŞOF da dahil. Her ne kadar esnaf olmayan şoförler onların alanından çıksa da şoför esnafının temsilcisi onlar. Keşke, esnaf olmayan şoförlerin de etkili bir örgütü olabilse.
Son soru
UDH Bakanlığı, kentiçi taşımalarda sınırlı yetkiye sahip. Pek çok yetki belediyelerde. Peki, kentiçindeki öğrenci taşımalarında şoför dahil, pek çok hususu ayrı bir Yönetmelik ile düzenleyebilen UDH Bakanlığı, aynı işi niye belediye alanındaki diğer taşımalar için yapamasın ki? Daha basiti, KTY madde 36’daki şoför şartlarını niye belediye alanı dahil, tüm taşımalara geçerli kılamasın ki?
Bu yazıdaki bazı hususlar dahil, bazı konuları sık olmasa da tekrar tekrar gündeme getirdiğimi, dikkatli okuyucularım fark edebilirler. Sesimin duyulmadığını düşününce, bana başka seçenek kalmıyor ki! ■