Geçen hafta, taşımacılığın derneklerinden, temsil örgütlerinden, kamu yönetiminden açtık sözü.
Bir koordinasyonun sağlanacağını, bu koordinasyonun da LKK (Lojistik Koordinasyon Kurulu) tarafından olacağını umduk.
Bu hafta da bu gidişi devam ettirelim. Bütün bu taşımacılık dünyasını hareket ettirenler kimler? İyi sistemlerimizi, iyi araçlarımızı, değerli yükümüzü, değerli insanımızı, kısıtlı zamanımızı, gözbebeği yatırımımızı kimin eline teslim ediyoruz? Kimlerin emeği ile hareketleniyor bu koca sistemlerimiz? Kimdir sürücüler, şoförler, kaptanlar, pilotlar, operatörler?
Şoförleri temsil eden bir örgüt biliyorum: TŞOF, yani Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu. Federasyonun sayfasında üye sayısını göremedim; 2005 yılında çıkan yeni bir Kanun gereğince hepsi silinmiş.
Çünkü söz konusu Kanunun, 7’nci maddesinde üyelerin vergi mükellefi olması ön şart koşulmuş. Şoför esnafı, vergi mükellefi olmadan, üye olamaz hale gelmiş. Halbuki potansiyel vergi mükellefi olmalarını uygun görse, üyelik yolunun açılacağı öneriliyor. Zaten TŞOF Başkanı Fevzi Apaydın da, "5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununda yapılacak bir düzenleme ile şoförlerin meslek odalarına üye olmalarına imkân tanınmalıdır" diyor.
Bu olumsuz duruma şoförlerin kendileri de itiraz etmiyor galiba.
Halbuki Çalışma Bakanlığı'nda şoförlük meslek olarak kabul edilmiş, mesleki yeterlilik kapsamına alınmış, meslek kodu belirlenmiş. Bunları geçen haftalarda konuştuk.
TŞOF, 1 milyon 100 bin esnaf şoför bulunduğunu tahmin ediyor. Üyeleri kanunla silinmiş bir federasyon ne demektir? 2005 yılından beri üyesiz nasıl devam ediyor?
Üyesiz federasyonun Başkanı 8’inci yılında; önceki Başkan da 19’uncu yılında 2007’de bırakmıştı görevi.
Trafikte kayıtlı araç sayımız 19 milyona çıktı. Trafik kazalarında oluşan mali ve bedeni hasarlarımız yıllık gelirimizin yüzde 2'sine yaklaştı, Ar-Ge harcamamızın 2 katı. 450 milyon nüfuslu AB'de yılda 26 bin kişi ölürken 77 milyonluk Türkiye'de yılda 12 bin kişi ölüyor (kazayı izleyen 30 gün dahil). 3 kat fazla ölüyoruz.
24 saat içinde, toplam 9 saatten veya kesintisiz 5 saatten fazla araç sürmek kanunen yasak olduğu halde, hiçbir şoför bu yasağa uyamıyor. Halbuki trafik kazalarındaki kusurda şoför doğrudan ve şahsen sorumlu oluyor. Taşıma dünyasını, lojistik alanını hareketlendiren, sistemin icraatını gerçekleştiren şoförler, buna rağmen en az önemsenen gurup.
Eğitimli, sağlıklı, bilgili, görgülü şoförlerimiz olsa; daha az can kaybı, daha az mali ve bedeni hasar, daha düşük sigorta primleri, daha uzun araç ömrü, daha düşük işletme maliyetleri olacak ve daha verimli ticaret doğacak.
Bu iyiliklerin farkına, önce şoförlerin kendileri varmalı ki bir araya gelsinler, çözüm istesinler, çözüm üretsinler. Haklarını arasınlar, sorumluluklarını öğrensinler.
1milyon 100 bin şoförün üye olduğu bir meslek odası, aradığı çözüme çabukça kavuşabilir. Beklenen Ehliyet Kanunu bu durumun iyileşmesine katkı yapacak.
Ben de, yakınlarım da mutlu ve sağlıklı şoförlerin yolcusu olmak isteriz. Malımızı uygun şoförlere emanet etmek isteriz.
Eminim, sizler de istersiniz! ■