Aferin Türkiye’me. Cumhuriyetimizin 93’üncü yılının başında, demokrasinin temel direği olan genel seçimi, öncekilerden daha büyük katılımla (yüzde 87), yaklaşık 55 milyon seçmenle çevremizdeki yangınların ortasında, huzur ve kalite ile tamamladık. 2019 yılına kadar artık hem işimizi yapacağız hem de temel görevimiz olarak yapısal düzeltmelerimizi tamamlayacağız.
Umutluyum. Kanıtım da var; ülkenin ekonomisinin yaklaşık yüzde 85'ini yürüten kurumlar ilk defa bir araya geliyorlar, Antalya'da. TÜSİAD, MÜSİAD ile TOBB, TİM ve İSO, İTO. Türkiye'nin ihracatçıları, Türkiye'nin üreticilerini bir araya getiriyor. Tamamlayıcı rekabet başlıyor, yıkıcı rekabet yerine.
* * *
Hakkımızda umutsuz olanlar da yok değil, tabii. Irak'ı yanlış istihbaratla yaktıklarının özrünü dileyen İngiliz Başbakanının, Irak'ı yanlışlıkla işgal ettiklerini itiraf eden Amerikan Başkanının, askeri darbe ile devlet başkanı olan kişiyi demokratik devletinin töreni ile ağırlayan Alman Başbakanının, askeri darbeci başkanı ziyaret eden Fransız Devlet Başkanının AB değerlerini savunan halkları; Türkiye'nin demokrasi işleyişini takdir etmede geç kalıyorlar.
Onlara biraz hak vermeden de geçmeyeceğim. Bizim de demokrasimizin itibarını yapısal düzeltmelerimizle arttırmak görevimiz elbette var. Çok etkili yapısal (eğitime erişim, adaletin performansı, gelir dağılımının denkliği, hukukun işlerliği...) bozukluklarımıza rağmen şirketlerimiz ortalama yüzde 15, bankalarımız ortalama yüzde 20, kredilerimiz ortalama yüzde 20, mevduatımız ortalama yüzde 15, vergi tahsilatımız ortalama yüzde 10 büyüyorsa; yapılarımızı düzeltmeye başladığımızda yolumuzun çok aydınlık olduğu belli. Gelirimizdeki sanayi payımız da kendimizi düzelttikçe artacak, dikkat!
Bu görevlerimizi 100 akademisyenin şikayet ilettiği devletler değil; binlerce milyonlarca olan bizler yapacağız.
"Başkalarının tavsiyeleri ile kurulmuş bir istiklal tarihte yazmaz" diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, tüm tarihi başarıları bu millet ile gerçekleştirdi, kimselere şikayet etmeden.
Bu görevde 1/77 milyon oranında ben sorumluyum. Siz de öylesiniz!
* * *
Taşıma dünyasından bir durum var, üzücü. Geçen hafta hasar siciline uyumlu primlere geçilmesine sevinmiştik.
Zorunlu trafik sigortasında 650 bin ticari araç var, Bunların sadece 6 bin 700 adedinin hasar sicili çok ve çok bozuk. Siciline uyumlu olan prim de tabii çok yüksek. Bunların meslek örgütleri, bu kötü sicilleri eğitimle iyileştirmek yerine, devletten muafiyet sağlayarak ödüllendirdiler. Devlet de primlere tavan koydu. Yani onların hasarlarının bir kısmını bizler ödemeye devam edeceğiz. Bu örgütler geçimini şoförlükle kazanan bu esnafı üye alamıyor, temsil edemiyor, kendilerinin bu durumlarını da düzeltemiyorlar.
Yasaları böyle!
* * *
Dünyaya bakmayı sona bıraktık bu kez. Avrupa, Suriyeli mülteciler için toplama kampı aramaya devam ediyor. Suriye'yi Kurtarma Masası, ikinci toplantısında durumu keskinleştirdi: Esad Yandaşları ve Esad Karşıtları. AB'de ekonomiler açılmıyor, enflasyon 0 (sıfır) hala, ABD değil faiz arttırmak, yine para basmaktan kaçınmaya çalışıyor,
Petrol, gaz, hammadde, finansman pahalanmayacak. Ama biz de yapımızı düzeltelim…
Hedef: 2019! ■