Maliyetlerimiz artıyor, yolcu sayımız düşüyor. Bilet ücretleri noktasında da sübvanse edilen diğer taşıma modları ile haksız bir ortamda rekabet etmek durumunda kalıyoruz. Sektör örgütleri olarak TOBB ve İTO bünyesinde sorunlarımızı birçok kez dile getiriyoruz. Bir taraftan da Bakanlıklarla görüşmelerimizde duyduğumuz en güzel söz ‘Haklısınız’ ama hakkımızı da bir türlü almamız mümkün olmuyor. Birden çok kurumun karar alması gereken düzenlemelerle yol alamıyoruz. Bu sektör için son 20 yılda yapılan en önemli çalışmanın duble yollar olduğunu söyleyebiliriz.
Duble yollar, otobanlar, köprüler kazaların azalmasında ve can kayıplarının düşmesinde çok önemli bir faktör oldu. Bu çok önemli bir adım oldu ama bunun dışında bizim için yapılan pozitif bir tek çalışma yok. Ayrıca otobanlar ve köprülerin sektör için oluşturduğu ağır maliyetleri de buradan ifade etmemiz de gerekiyor.
UETDS cezalandırma sistemi oldu
Bu süreçte sektörün bir kanun çerçevesinde bir mevzuata kavuşması olumlu bir gelişme olarak görünse de, sektöre ne gibi kazanımlar sağladığına bakmamız gerekiyor. Düzenlemelerle birlikte biz daha çok belge ücreti ve cezalar ödemek durumunda olduk. Yaşanan teknolojik gelişmeler dijitalleşmeyi ve beraberinde UETDS sistemini bununla beraber ceza sistemini getirildi. Denetimler ve ağır yaptırımlar kayıt altında olan taşımacılara uygulanırken iki ay araç bağlanıp, 20 bin TL gibi cezalar kesilirken, kayıt dışı taşımacılara uygulanan 1600 TL gibi çok da etkili olmayan cezalar caydırıcı olmadı. UETDS sistemi ile sektörün bir verisi çıkarılması mümkün oldu ama sadece cezalandırma sistemi olarak kullanmak hiç doğru değil. Bunu birçok kez dile getirdim ve yine de getirmeye devam edeceğim. Bizim beklentimiz kayıt dışı taşımacılığın UETDS sistemi ile daha önlenebilir olmasıydı, ama olmadı. Zaten azalan taşımacılık sayımızda korsan taşımacıların da aldığı pay ile uğradığımız zarar daha da arttı. Devletin de vergi kaybının olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Geleceğe yönelik karamsarlık
Vergi üstüne vergi, araç sigorta maliyetimiz, istihdam, yatırım, kiralar, işletme maliyetimiz hepsi çok arttı. 50 yıldır bu sektörün içinde olan bir kişi olarak hiçbir zaman önümüzün bu kadar karanlık olduğunu düşünmedim. Geleceğe yönelik karamsarlık boyutu da hiç bu kadar büyük olmadı. Yarın ne olacağımızı bilmiyoruz. Hızla artan maliyetler nedeniyle otobüs seferlerinin ve yolcuların sayısı giderek düşüyor. İstanbul Otogarı’nda günlük çıkan otobüs sayısının 1200’lere kadar gerilemesi de bunun bir göstergesi.
Otobüs bilet fiyatı ve uçak bilet fiyatı eşitlendi
Kış sezonu geliyor ve havayolu taşımacılığında fiyatlar hemen düşmeye başladı. Otobüsle uçak fiyatları eşitlenmeye başladı. Otobüs sektörünün fiyatlarını daha aşağı çekmesi mümkün değil. Ancak havayolu taşımacılığında devletin sağladığı sübvansiyon olmasa onların da fiyatlarını daha aşağıya çekmesi mümkün olmayacak. Yine demiryollarında işte, ‘hızlı tren fiyatları arttı’ haberlerini görüyoruz. Halbuki, dünyanın hiçbir ülkesinde demiryolu taşımacılığı bu kadar düşük fiyatlarla yapılmıyor. Ulaşımda sunulan hizmetin bedelinin alınması gerekiyor. Ülkenin kaynaklarının başka sektörlere sübvansiyon sağlanarak harcanması doğru değil.
Sektörün ekonomik sorunlarının çözülmesinin zaman alacağı ve enflasyonist ortamın en azından birkaç yıl süreceği yönetenler tarafından da dile getiriliyor. Bu noktada sektörün yaşadığı mevzuat sıkıntılarına yönelik bir adımın atılması, ulusal ve yerel mevzuatın çelişkilerinin giderilmesi gerekiyor. Havayolu ve demiryolu taşımacılığında kamu yönetimi çok daha hızlı hareket ederek bu alanda yaşanan sorunlara çözümler üretme gayreti içinde oluyorlar. Ama bizim sorunlarımızın çözümünde bu gayreti ve çözümü görmek çok mümkün olmuyor. Hatta engel üstüne engel çıkarılıyor. Maliyetlerimizin daha aşağı çekilmesinde de hiçbir gayret ve çaba yok. Son dönemde en önemli konulardan birisi yatırım maliyetlerinin artması. Kredi faizlerinin çok yükselmesi ve ödenebilir olmaktan uzaklaşması. Finansmana erişimin daha kolay ve ödenebilir bir yapının oluşturulması önemli. Finans maliyetinin çok artması birçok şirketi iflasa sürüklüyor. Ülkemizin ulaşım yapısının iyi planlaması, kaynakların doğru kullanımı ve doğru oluşturulmuş mevzuatla yeni adımların atılması gerekiyor. ■