Geçen haftalarda isim için anket uygulanan, ancak bundan vazgeçilerek Avrasya Tüneli isminde karar kılınan proje, Başbakan Binali Yıldırım’ın yaş günü olduğu belirtilen 20 Aralık’ta hizmete giriyor. Çok önemsediğim ve önceki yazılarımda konu ettiğim bu proje hakkındaki görüşlerimi yine yazı konusu yapmak istiyorum.
Boğaz tünelleri
İstanbul’un iki yakasını Boğaz’ın altından bağlayan ilk tünel Marmaray adıyla raylı taşıma amaçlı yapıldı. Bu da çok önemli bir projeydi. Ancak bu projenin Kazlıçeşme-Halkalı ve Ayrılıkçeşmesi-Pendik bölümlerinin zamanında yetiştirilememesi nedeniyle yeterli fayda sağlanamadı ve hak ettiği önem hissedilemedi. Bu arada, bu gecikmenin inandığım bir başka proje olan yüksek hızlı tren projesinin de olumlu görünümünü azalttığını belirteyim.
Şimdi, açılış sırası ikincisinde. Bunun esas farkı karayolu taşıtlarının geçişi amacıyla yapılması. Bu taşıtlar otomobil ve minibüs olmak üzere küçük taşıtlar şeklinde sınırlandırılıyor.
Yeni proje…
Bunun detaylarına geçmeden önce, beni heyecanlandıran üçüncü tünel projesinden bahsedeyim. Bu proje hem raylı sistemi hem de karayolu geçişini birleştiren tek tünel olarak uygulanacak. Diğer bir deyişle Avrasya ve Marmaray bir tünelde birleştirilmiş gibi olacak. Bunu mevcutların ayrı ayrı yapılışına eleştiri olarak görmeyin. Gelişen imkanlar bizlere yeni ve daha gelişmiş çözümler sunuyor.
Zaman yeni projeler getiriyor ve getirecek. Şimdiden Üsküdar ile Kabataş arasında yaya geçişi amaçlı yeni bir tünel projesinden söz ediliyor bile.
Köprü mü, tünel mi?
Belki de öncelikle Boğaz’ı üstten köprü ile mi yoksa alttan tünelle mi geçmenin daha doğru olduğu tartışılmalı. Bu zor bir tartışma… Her birinin artıları ve eksileri var. Ben, Avrasya Tüneli yerine niye bir köprü yapılmadı diye asla düşünmem. Zira Avrasya’nın üstünlükleri de var. Köprüler Boğaz’ın dar olan iki noktası arasında yapılırken tüneller böyle bir kısıtlamaya tabi değil. Nitekim yeni tünelimiz Göztepe ve Kazlıçeşme gibi Boğaz’ın dışında birbirinden uzak iki nokta arasında yapıldı.
Avrasya’nın avantajları
Bu projenin en büyük yararı yoğun olan birinci ve ikinci Boğaz köprülerinin yükünü önemli ölçüde azaltacak olması. İkinci olarak Göztepe ve Kazlıçeşme arasında kestirme özellik taşıması. Köprüler yoğun değil de boş olsaydı bile bu tünel kullanılarak iki yakadaki uç noktaları civarındaki bölgeler arasında çok kısa sürede geçme imkanı verecek olması. Bir başka faydası da tünel öncesinde köprüleri kullanma halinde tünelin giriş çıkış noktaları ile köprüler arasındaki yoğun trafikli yolların kullanımına ihtiyaç duyulmaması. Örneğin, Avrupa yakasında Merter-Mecidiyeköy, Asya yakasında ise Göztepe-Altunizade arasındaki yoğun bölgeden geçmemeleri.
Olası zorluklar
Bu tünelin geçiş ücretini dikkate almadığınızda tek problemin giriş ve çıkış noktaları civarındaki bölgelere getireceği trafik yükü olacağını düşünüyorum. Yaşadığım Avrupa yakasından örnek vereyim: Bu tünel açıldığında sabahları E5 Avcılar bölümü, Yeşilköy, Bakırköy, Zeytinburnu yönünde akşamları ise bunun tersi yönünde yoğun olmak üzere ek trafik oluşacağını adı geçen bölgelerdeki yolların iyileştirilmelerine rağmen yetmeyeceğini düşünüyorum. Yaşadığım bölge itibariyle beni de çok etkileyecek bu olumsuzluğa rağmen Avrasya projesini olumlu bulmayı sürdürüyorum. Bilmem, açılıştan sonra fikrim değişir mi?
Osmangazi eleştirileri
Bazıları Osmangazi Köprüsünü eleştiriyor; düşük kapasiteyle çalışıyor diye… Düşük kapasiteyle çalıştığı için taahhüt edilen geçişin çok altında kalınması sonucu sözleşmeye göre köprüyü yapıp işletenlere çok fazla tazminat ödendiğinden şikayet ediliyor. Açılıştan itibaren yüksek kapasiteyle çalışsaydı bu, bana göre yapmakta geç kalındığını gösterirdi. Üstelik az kullanımda İzmir otoyolunun tamamlanmamasının da payı var. Kapasiteden öteye bu köprü taşımada sürekliliği sağlaması bakımından önemli. Artık karda, fırtınada ulaşım aksamadan sürebiliyor. Bunu iyi anlamak lazım.
Çanakkale Köprüsü
Yıllar önce, o zamanki adıyla Ulaştırma Bakanlığında görevli bir arkadaş, Çanakkale’ye köprü yapımı için düşüncemi sormuştu. Ben, ihtiyacın zorlanarak da olsa araba vapurlarıyla karşılanabildiğini, iklimden kaynaklı aksamaları unuttuğumuzda yılın en fazla beş-on gününde yoğunluk nedeniyle sıkıntı oluştuğunu, henüz daha fazla ihtiyaç olan İzmit Körfezine bile köprü yapılmadan buraya köprünün rantabl olmayacağını söylemiştim. Bugün, artık şartlar değişti. Buraya da bir köprü gerekiyor. Nitekim önümüzdeki aylarda ihalesi yapılacağı açıklandı. Yapım süresi de düşünülünce hiç de erken değil. Taşıt geçiş talebinin şimdiki azlığına adlanılmamalı.
YSS Köprüsü
Sırası gelmişken bu köprüye ilişkin düşüncelerimi de bir kez daha belirteyim. Bu köprü, çok düşük kapasiteyle çalışıyor gibi. Bu nedenle de taahhüt edilen geçiş sayısının çok altında kalındığından müteahhidine devletçe önemli tazminat ödendiğini düşünüyorum. Üstelik burayı kullanmak Osmangazi ve Çanakkale gibi zorunluluk da taşımıyor. Zaten iki köprü mevcut. Epeyce sıkıntıyla da olsa geçişler yapılıyordu. Avrasya Tünelinin açılması buna ihtiyacı daha da azaltacak. Avrasya sonrası oluşan rahatlık kaybolup sıkışıklık tekrar başladığında yukarıda sözünü ettiğim yeni tünel de devreye girebilir. Bu nedenle bu köprü ihtiyaçtan çok önce yapılıp kaynak tüketildi. Köprüden daha önemli olduğuna inandığım gerek Asya gerek Avrupa yönündeki ilave yol ihtiyaçlarının karşılanması ise gecikti ve bu gecikme sürüyor.
Avrasya Tüneli tüm kullanıcılara hayırlı olsun. Kazasız bir kullanım olacağına inanıyor ve bunu diliyorum. Marmaray’da başkalarıyla tünele girmek korkanları biraz cesaretlendiriyor olabilir, bu tünelde ise otomobilde tek kişi olarak tünele girmek bazılarına korkutucu gelebilir. Lütfen teknolojiye güvenin, aksaklık olasılığı neredeyse yok ve olası aksaklık için her türlü tedbir mutlaka düşünülmüştür. ■