Sektör meclisinde arkadaşlarımız otogarla ilgili eleştiri yaptılar. Bu konuda haklılar ama bizim yapabileceğimiz çok fazla bir şey yok; otogarda yeteri kadar özel güvenlikçi var. Havaalanından çok daha fazla insan taşıyan İstanbul Otogarında, bugün toplam 5 polisli bir karakol var. Aynı pozisyondaki havaalanında ise her 50 metrekareye 2, hatta 3 polis düşüyor. Ayrıca güvenlik görevlileri de var. Elimizden gelen her şeyi yaptığımız halde, bizim özel güvenlikçilerin bu kadar büyük yapılar içinde çok caydırıcı olamadıkları belli… Terörle mücadeleden dolayı maalesef otogarda güvenliği sağlayacak polis gücünü oraya koyamıyoruz. En büyük sorunlarımızdan bir tanesi budur. Yani orada polisin eli değmeden özel güvenlikçilerle yapılacak şeyler çok sınırlıdır. Ben meslektaşlarıma hak veriyorum ama biraz da empati yapmaları gerekir. Kendilerini biraz da bizim yerimize koysunlar.
AVTER’e bu tür sorunları çözmek için tecrübeli emekli yarbay bir arkadaşımızı işin başına getirdik. Bu, otogarın olduğu gibi Türkiye’nin de sorunudur.
Bu otogarda, günlük gidiş-dönüş 100 bin insan geçiyor her gün. Eğer devletin eli değmezse hırsızlık, gasp ve Suriyeli sorunu gibi sorunlara ne yapabiliriz? Kimse bunu tedbirsizlik olarak düşünmesin, tabii ki tedbirler alınsın. Asayiş sorunlarını, hep beraber, kökünden çözmemiz lazım. Taksicilerle zaman zaman konuşup onlarla anlaşabiliyoruz, ama el arabası ve hamal işi giderek mafyalaşıyor. Bu da Türkiye’ye yakışmıyor. Bu, bizim özel güvenlikçilerimiz ile başarabileceğimiz bir iş değil. Çeteleşmiş ve örgütleşmiş bir yapı var. Yaşananları otogarın değil, sektörün sorunu olarak görüyorum ben. Bizim sorumluluğumuz var ve biz elimizden geleni yapmak durumundayız. Arkadaşlarımız görecekler bundan sonra gerekli adımlar atılacaktır.
Sektörel dönüşüm ve vizyon
Çalıştayda benim birinci maddem; Odalar Birliğinde sektörel dönüşüm ve vizyondu. Sektörün diğer taşıma modlarına kaybettiği yolcu, artan otomobil kullanımı ve dağılan pazar kış aylarına girerken bizi daha da büyük sıkıntıya sokacaktır. Sektörün kendi geleceğini kendisi çizmesi lazım.
Ankara her şeyi özelleştirirken, yerel yönetimler her şeyi elimizden alıyorlar. Türkiye’nin her yerinden havaalanlarından şehirlere yolcu taşınacak. Bu da yetmiyormuş gibi havaalanı işletmecileri birer otogar işletmecileri gibi davranabilecekler ve birer otobüs şirketi kurabilecekler. D1 yetki belgesi alabilecekler. İşte Bursa Otogarı’nda BURULAŞ’ın aldığı belge.
Kamu, bizim pazarımızdan elini çekmelidir. Bu konuda sektör el ele vermelidir. Ayrımlarımız olabilir, ama bu, bizim ortak sorunumuzdur. Bu konuda birlik olmayı beceremezsek atı alan Üsküdar’ı geçecektir. Bursa gider, Sabiha Gökçen gider, yarın yeni havalimanı gider. Bu konuda meslektaşlarımızın duyarlı olması lazım, büyük firmaların temsilcileri bu konuya yeteri kadar ağırlık vermiyorlar. Ama maalesef, bu konuda en büyük kayıpları büyük firmalar verecektir. Bunun için bu sorun hepimizi ilgilendiriyor. TOF ve TOFED, firmalarımızdan da destek alarak dava açtık.
Sigorta sorunu…
Zorunlu sigortaların, poliçe fiyatlarını arttırarak çözülmeyeceğini çok net bir şekilde söylüyorum. Levent Birant’ın da katıldığı bir toplantıda, sigortacılara,“Gelin, kazaları azaltalım” dedim kendilerine, hepsi olumlu yaklaştı. Yaklaşık 60 kişi vardı; Hazine Müsteşarlığı, Ulaştırma, İçişleri Bakanlığı temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları. Yani sigorta ile ilgili herkes vardı, neler yapacağımızı konuştuk. Sektörümüze ağır maliyet getiren sigorta primlerinin azaltılması ve trafik kazalarının engellenmesi konusunda sigortaların riskinin çok daha büyük olduğunu, bu nedenle birlikte adım atmamızın yararlı olacağını söylediler. Gazetemiz Taşıma Dünyası aracılığıyla teşekkür ediyorum. Güzel ve kaliteli bir toplantıydı. Herkes yapması gerekeni öğrendi diye düşünüyorum.
Eylem planı…
Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanın, yani siyasi iradenin de müdahalesi ile atacağımız adımlar, mevzuat düzenlemeleri, akıllı sistemlerin etkin bir şekilde denetlemede kullanılması, ilköğretimden hatta anaokulu çağından itibaren trafik bilincinin ve trafik eğitiminin verilmesine kadar birçok şey konuştuk. Sigorta şirketlerimiz büyük bir farkındalık yaratacaktır; zaten bizimle temas kurmaya ihtiyaçları vardı. Bütün projelerimize destek vereceklerini ve trafik kazalarını önleme konusunda yardımcı olacaklarını söylediler. Mevzuat dahil, kamunun da içinde olduğu karar verici otoritenin de bulunduğu sürdürülebilir bir yapının oluşturulması gerektiği konusunda hemfikiriz. İyi bir yol açtık diye düşünüyorum… Bu anlayışlı yaklaşımından dolayı Sigortacılar Birliği Başkanı başta olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.
Bizim konumuz aslında, trafik kazalarıydı. En çok bizim sektörümüz etkileniyor trafik kazalarından. Maddi olarak sigortacılar etkileniyor, biz de manevi olarak etkileniyoruz. O nedenle trafik kazalarının önlenmesinde Sigortacılar Birliğinde, tüm bir araya geldik. Çok güzel şeyler yapacağımıza inanıyorum. 2018 yılı ilkbaharında da bir trafik şurasıyla beraber bu birlikteliği kalıcı hale getireceğimize inanıyorum.
Bayramınızı kutluyorum, yolunuz açık olsun. ■