İstanbul ve İzmir sular altında kalabilir-miş. Sizler de okumuş, izlemiş, duymuşsunuzdur… Küresel iklim değişikliğinin kutuplardaki (özellikle Kuzey Kutbunda) buzulları eritmesiyle deniz sularının bir metre kadar yükselebileceği açıklandı. Bir metre su, Hollanda’yı (zaten deniz seviyesinin altında ve gelgit nedeniyle yüksek bariyerlerle korunuyor) yok edebilir. İstanbul’un 2030 yılında Mersin gibi sıcak olacağı belirtilmişti, daha yedi yıl var ve Mersin’i de geçti…
Nem ve sıcağa dayanılmıyor.
Damlayan muslukları onarmak, diş fırçalarken suyun boşa akmasını önlemek tabii ki bir tedbir, ama benim, sizin çabanızla olacak şey değil.
Bir ağaç bile altından değerlidir!
Sularımızı korumak, kuraklığı giderecek önlemler almak gerekir. Bunun için, örneğin ağaçlandırma çalışmaları yapılmalı. Karayoluyla yolcu taşımacılığı sektörü için iyi olduğu kabul edilen Karadeniz Sahil Yolu’nun, kentleri kıyıdan koparttığı gibi koşullara uygun yapılmaması nedeniyle sürekli sel sularıyla dolması bir şeyler yapılması gerektiğinin en büyük göstergesi.
Karadeniz’de HES’ler, Akdeniz’de orman kesilip artık kimsenin kullanmadığı kömür havzaları açılması, dünyanın oksijen deposu olan Kazdağı’nda siyanürle altın aranması asıl sorun. Bakın, Japonya’da, nükleer reaktörün atıklarının okyanusa dökülmesi uluslararası sorunlara yol açtı. Almanya nükleer santrallerini kapattı, ama biz, fay hattı üzerine kuruyoruz.
Metan gazlarının küresel ısıtmaya katkısından söz ediliyor, onun için büyük çiftliklerin kapatılması, et tüketiminin azaltılması gerektiği belirtiliyor. Marmara Denizinde geçen yıllarda yaşanan müsilaj sorunu, çözümlenemedi; dört tarafı denizle çevrili ülkemizde balık kalmadı. Bir karış ötedeki, aynı denizin karşı kıyısındaki Yunanistan’da bulunan balık burada niye yok diye kimse sormuyor. Onlar avcılığı denetliyor, bizdeyse, Boğaz’da bile trol atan balıkçılar denizaltı balık yuvalarını dağıtıyor.
Trakya’da, Ergene zehir akıyor, her yıl haberleri yapılıyor ama bir çözüm yok. İstanbul’da, orman olan hazine alanına kaçak dikilen gökdeleni korumak için cam giydiriliyor, “inşaatı bitmiş, yıkılmasın” diye. Oysa emsal olup yenilerine yol açacak…
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Musluktan akan su kadar, hatta ondan daha da önemli yeşil alan kurmak ve korumak. Yarın çok geç olacak. Başka dünya yok! ■